africa

entry175 galeri1
    175.
  1. latince ve ingilizcede afrika'nın yazılışı.
    0 ...
  2. 174.
  3. Klibi teatral bir atmosferde geçen toto şarkısı.
    0 ...
  4. 165.
  5. 164.
  6. totoyu sevmemin yegane sebeplerindendir kendileri.
    totoyu hep sevmiştim zaten.
    toto sevilmez mi lan.
    0 ...
  7. 163.
  8. bbc'nin 2013 yılının ilk günlerinden itibaren yayınlamaya başladığı belgesel serisi. malum ortamlarda görmesek bizim de haberimiz olmayacak. baba gene yapmış yapacağını ve 6 bölümlük bir belgesel serisi ortaya çıkarmış. tavsiye olunur.
    0 ...
  9. 162.
  10. bir toto şarkısı. sözlerini anlamasanız bile ses tonu adamı hüzünlendirir.
    1 ...
  11. 161.
  12. 160.
  13. (bkz: #13156677) allahtan başka bir şey isteseydin keşke.
    0 ...
  14. 159.
  15. scrubs dizisi ile dinlemeye başladığım efsane toto parçası.

    http://www.youtube.com/watch?v=FTQbiNvZqaY
    0 ...
  16. 158.
  17. babamın ölmesinden çok korkuyorum sözlük. ama öyle böyle değil. tamam hala kıçımdan tutup itekliyor babam ayağım takıldığında ama inan ki kendimi güvende hissetme korkusundan değil babamın ölümünden korkmam. iyi kötü bir işim var baba da oldum hem 3,5 ay önce. yani artık bende babayım o da dede oldu tabi. bir görseniz nasıl deliriyor sevinçten torununu gördüğünde. ben dedemin öldüğünü hatırlıyorum. 4 yaşındaydım sene 85. o zaman ağlamıştı babam en son. bir de torunu doğduğunda. o kadar güçlü bir karakter ki kimin başı sıkışsa ona koşar. o her zaman dimdik. 21 mayıs 2011 günü torunu doğduktan sonra pencerenin arkasından torununu ona gösterdiklerinde o hastanede onca hemşirenin akrabaların önünde bir ağlayışı vardı sözlük herkes oğlumu bıraktı babama koştu. dedim bırakın ağlasın en son 26 sene önce dedem öldüğünde acıdan ağlamıştı bir kere de sevinçten ağlasın. ama ben dayanamam sözlük onsuz hayat donar. inan ki ben bir başıma olsaydım babamın peşinden giderdim ölünce. ama şimdi babama babamın beni yetiştirdiğinden daha iyi yetiştireceğime dair söz verdiğim bir oğlum var 3,5 aylık. oğlum benim kadar şanslı değil,çünkü benim babam daha güçlüydü. hem o yorulmaz ki. allah uzun ömür versin.
    5 ...
  18. 157.
  19. bir galatasaraylı olarak milli takıma kimin kaç oyuncu verdiğine bakmadan -ki bunu yapan galatasaraylı futbolcularda olsa farketmezdi- oynamak istemeyen hainin istediği yere siktir olup gidebileceğini düşünüyorum. kimse arkasından ağlamaz. bunu yapan kim olursa olsun farketmez. türk bayrağı galatasaray bayrağından büyüktür. sizin ayrı bir cumhuriyetiniz var onun için yorum yapamıyorum. sizin için fenerbahçe cumhuriyetinin bayrağı türk bayrağından büyük ve önemli olabilir. diyeceksiniz ki tepkimiz federasyona e o zaman milli takıma zarar verme amacınız nedir? gökhan gönül yada volkan oynamasa ve bizde bir şekilde maçlarımızı kaybetsek aydınlara kızdık milli takım sikimizde değil mi diyeceksiniz? şimdi nerenle gülersen gül.ben nokta koydum bitti .
    1 ...
  20. 156.
  21. (#12922629) milli takıma galatasarayla birlikte en çok futbolcu veren takımın fenerbahçe olduğundan haberi olmayan yazarımsıdır.

    entrylerini okuma zahmetine katlanamayacağım. bir de beşiktaşlı falansa ama neremle gülerim bilmiyorum.
    0 ...
  22. 155.
  23. (#12241156)

    savunduğu şeyin yanlış olduğunu bilen ama dünya görüşüne itikadi bir bağlılıkla bağlandığı için 'karaya kara' diyemeyip yanlışı meşrulaştırmaya çalışan yazar. özellikle "zamana göre değerlendirelim", "zamanın ruhu", "o zamanlar böyleydi" vs. tipi ifadeler bunun sonucu. olayları zamanın koşullarına göre değerlendirmek tarih biliminin ana prensiplerindendir ama tüm menfi hadiseleri de dönemin koşullarına bağlamak kolaycılık ve hakikatlerden kaçmaktır.

    "cumhuriyet yeni kuruldu etraf bölücü dolu, nasıl çok partili hayata geçelim?" mantığı sağlıklı bir mantık değil. demokrasiyi rafa kaldırmak için pusuda bekleyen kirli zihinlerin işine gelen bir mantık. karşılaştırdığım 1908 osmanlısı, 1923 türkiyesinden daha mı iyi durumdaydı? azınlıkların doğrudan ayrılma talebinde bulunduğu bunun için isyan ettiği bir devirde çok partili sistem uygulanmıştır. pek tabii bu sistem 1923 sonrası da uygulanabilirdi ancak uygulanmadı. koltuklarını, makamlarını, imtiyazlarını kaybetmek istemeyen bir grup türkiye'nin çok partili hayata geçişini engelledi. türkiye'nin çok partili sisteme geçmesinin önünde "bölücüler-yıkıcılar" engeli yoktu bizzat rejimin kurucularının oluşturduğu bir engel vardı. terakkiperver cumhuriyet fırkası alakasının olmadığı şeyh sait isyanıyla, serbest cumhuriyet fırkası alakasının olmadığı menemen olayıyla "bağdaştırılarak" ve bu partilerin bu isyanlara destek çıktığı izlenimi uyandırılarak partiler kapatıldı, çok partili sistem önlendi. olayın izahı budur. başka kulplar aramaya lüzum yok. tarihi kendi ideolojiniz ekseninde eğip bükmeyin allasen.

    ülkede ajanın, bölücünün olması; nüfusun az olması; seçimlerde şeffaflığın yüzde yüz sağlanamayacak olması; ülkenin savaşlardan yorgun düşmesi vs. seçim yapılmasının önünde engel midir ve gerçekten çok partili sisteme bunun için mi geçemedik? yukarıda bunun cevabını büyük ölçüde verdim. bu durumların hiçbiri çok partili seçim için engel teşkil etmez. zira osmanlı'da çok partili seçim olurken her şey güllük gülistanlık mıydı? isyanlarla uğraşan, 93 harbinin eziciliği henüz taze olan, trablusgarp'ta, balkanlar'da mücadele verilen bir dönemde osmanlı bunu başarmıştır. nüfusu azken, etraf ajan-bölücü doluyken bunu yapmıştır. pek âlâ türkiye de yapabilirdi, bu bir. ikincisi; dönemin kudretlileri, birden çok partinin katıldığı seçimlerin yapılmasını "istememişlerdir" yani zat-ı alilerinin saydığı türlü nedenler değildir sebep.

    bir de şöyle bir durum var ki; ülkede o dönem seçim olmuyor değildi. chp'nin belirlediği kişiler pusulaya yazılıyor ve halkın önüne çıkıyordu. halk bunlar arasından birilerini seçiyordu sonra seçilenler de milletvekili olacak kişileri seçiyordu. hani "sandık güvenliğinden-şeffaflıktan" ötürü çok partili sisteme karşı çıkmanın anlamı yok zaten seçimler oluyordu.

    otoriter tek parti zihniyetini meşru göstermek içün tek bir haklı gerekçe bulunamaz. chp 1923-1946 arasında ülkeyi anayasal monarşi ile yönetmiş ve gerisinde iran'daki şah devri gibi seküler bir dikta düzeni bırakmıştır. bu dikta döneminde yapılan en önemli şeylerden biri de "yeni bir tarih" yazımıdır. chp'nin ideolojisi doğrultusunda yeni bir türk, osmanlı ve istiklal savaşı tarihi yazılmıştır. uydurulan türk ve osmanlı tarihine hiç girmeden konumuzla ilgili olan "resmi istiklal savaşı tarihi"ne değinmek istiyorum.

    yeniden yazılan istiklal savaşı'nda dönemin chp kadrolarının her şeyi başlattığı, sürdürdüğü ve neticelendirdiği fikri empoze edilmiştir. mustafa kemal'in milli mücadeleyi başlattığı fikri de bunun eseridir. oysa mustafa kemal onurlu bir askerin yapacağı şeyi yapıp zaten başlatılan istiklal savaşı'na dahil olmuştur. ama tek partinin yazdırdığı tarih bu hakikatle yetinmez. o tarih anlayışına göre "mustafa kemal çok zor koşullarda, kötü bir gemiyle samsun'a çıkıp mücadeleyi başlatmıştır". oysa bandırma gemisi anlatılan gibi değildir, zor koşullarda samsun'a çıkılmamıştır hatta ingilizler mustafa kemal'ın resmi görev için samsun'a gittiğini öğrenmişler ve herhangi bir sorun çıkartmamışlardır, ayrıca mustafa kemal samsuna çıktığında istiklal savaşı zaten başlamıştır.

    ben mustafa kemal istiklal savaşı'nda hiç yoktu, hiçbir kongrede emeği geçmedi demiyorum. yalnız insanların olduğundan büyük gösterilmesine karşıyım. istiklal savaşı'nın başarısını yalnız kazım karabekir'e de yüklemiyorum. zira tarihi vesikalar ortada. ben belgeler ışığında yorum yaparım.

    yoksa, marjinal olmak, konjonktüre uymak türünden gayelere sahip değilim.
    0 ...
  24. 154.
  25. 153.
  26. (#12197241)

    uzmanlık alanı nedir yahut tarih hakkında ne kadar okumuş yazmış biridir bilmem ama lise seviyesinde hatta 8.sınıf inkılap tarihi kitapları seviyesinde tarih bildiği kurduğu her cümleden net şekilde anlaşılıyor. bundan olacak; her cümlesine "sik", "hasiktir" gibi lafları eklemleyerek tarihi konulardaki cehaletini telafi etmeye çalışıyor. yaradanın dahi ilk emri "oku". okuyunuz bir zahmet. cinsel uzvunuzu entrylerinizin ana malzemesi yapmak gibi türlü fantezileriniz olabilir ama buna ayırdığınız zamanın yarısını hayırlı işlere ayırsanız şu an ne siz cehaletinizi sergileyecektiniz ne de ben yanlışlığı düzeltmek için çaba harcayacaktım.

    bahse gelelim; niye 1908 osmanlısının, 1923 türkiyesinden ileri olduğunu söylediğimi biraz düşünse, kendi adına büyük bir adım atmış olur -şayet düşünme yetisi varsa-. türkiye ne vakit çok partili sisteme geçti? 1946. peki osmanlı? ii.meşrutiyet ile yani 1908. buradan çıkan sonuç; türkiye cumhuriyetini kuranlar çok partili bir sistem devraldılar bunu tek partili sisteme çevirdiler. cumhuriyetin özüne uymayan iki dereceli seçim sistemini aynen korudular, ii.meşrutiyetin padişahın yetkilerini kısıtlamasının aksine kurulan cumhuriyet, cumhurbaşkanı makamındaki kişiyi devasa yetkilerle donattı. 1923-1946 arası dönem "kadınlara seçme-seçilme hakkı verilmesi" durumu hariç 1908-1914* arası dönemden daha kötüdür. zira dediğim gibi tek parti istibdatı vardır. 1908 seçimleri iki partili yapılmıştır. türkiye, osmanlı bakiyesi olmasına rağmen ancak 1946'da çok partili seçim yapabilmiştir.

    özetle durum bu. ayrıca bu yazdıklarımı hiçbir milli eğitim tarih kitabı yazmaz. zat-ı şahaneleri beni "lise tarih kitapları" seviyesinde tarih bilmekle itham etmiş ancak ironik bir durum var ortada. çünkü milli eğitim müfredatı ekseninde konuşan kendisi. hangi milli eğitim tarih kitabı 1908'i 1923'ten ileri gösterir allahaşkına? resmi tarih bunun tam zıddını söyler. resmi tarih tam olarak kendisinin savunduğu şeyleri söylüyor.

    bir de istiklal savaşını kim başlattı mevzu var. onu da izah edelim; mustafa kemal nutuk'un başında der ki "19 mayıs 1919'da samsun'a çıkarak kurtuluş mücadelesini başlattım". bu iddiaya bizzat kazım karabekir paşa itiraz eder ve 19 nisan 1919'da trabzona çıkarak istiklal savaşını kendisinin başlattığını söyler. ve doğru olan da karabekir paşa'nın dediğidir. mustafa kemal samsun'a çıktığında zaten maddeten ve manen istiklal savaşı için hazır/örgütlenmiş bir topluluk vardı. mesela erzurum kongresi mustafa kemal gelmeden evvel organize edilmiş mustafa kemal'in sonradan dahil olduğu bir kongredir. anadolu'daki muhafaza-ı hukuk ve müdafa-i hukuk cemiyetleri mustafa kemal'den önce vardı.

    bu hakikatleri kabullenmeyeceksiniz muhtemelen. ne de olsa her bir tuğlasını resmi tarihin döşediği tuhaf bir zihniyet var karşımızda.
    1 ...
  27. 152.
  28. çok yakında baba olacak, kendime çok yakın hissettiğim ve derinlere birlikte inebildiğimiz yegane insan. kuzey'e selam.
    0 ...
  29. 151.
  30. tam bir galatasaray aşığıdır...
    0 ...
  31. 150.
  32. çok sevdiğim 2. nesil yazar. kocaman kocaman öpüyorum burdan.
    1 ...
  33. 149.
  34. olağanüstü bir toto şarkısı. insanı dinledikçe gaza getirir.
    0 ...
  35. 148.
  36. yok artık denilecek kadar güzel bir toto parçası,

    ..It's gonna take a lot to drag me away from you,
    There's nothing that a hundred men or more could ever do,
    I bless the rains down in Africa,
    Gonna take some time to do the things we never had..

    yok artık toto ya, ne diyim.
    1 ...
  37. 147.
  38. tamtamlarla başlayan hoş melodisiyle dikkat çeken, toto' nun çıkış şarkısı.
    0 ...
  39. 146.
  40. 145.
  41. edirne sınırlarında bulunan ve müziği fena sayılmayacak bir cafenin ismidir. ayrıca 2. nesil power ranger gücüne ulaşmış ve 7 haziran 2008 cumartesi saat 00:16 itibariyle 2017 entry, 209 başlık sahibi yazarın ismidir.
    0 ...
  42. 144.
  43. 11 numara..
    şort giyebilirmiyim?
    okeye dördüncü...
    ortak..
    sen akbil kullanıyorsun
    notre dome& teyze (e biz kendimizi öldürelim)
    starbucks...
    causa sui...
    0 ...
  44. 143.
  45. birinin yine denize düşeceği, birinin yine 1000 ytl lik fotoğraf makinesini kayalıklara düşüreceği, birisinin yine sanki birisinin denize düşeceği tahmin edermişçesine fazladan kıyafet taşıyacağı, en uzaktan gelenin -florya- yine en son döneceği, yine şanslı bir midyecinin tepsideki bütün midyelerini satacağı zirveyi düzenleyecek olan yazardır. yoğun istek üzerine kısa vadede moda kayalıklarında buluşmak üzere. 1 yıldan fazla olmuş lan.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük