yapıldığı takdirde insanı özgürleştiren, ancak söylenildiği gibi kolayca pratiğe dökülemeyen eylem.
içselleştirmek için, sonunu bilmediğiniz bir süreçten geçmeniz gerekir ki gerçekten de insan ihtiyarladığını hisseder; ta ki kendi tarafından affedilmenin verdiği tazelenmeyi yaşayana kadar.
eğer affetmek bizim için iyiyse, asil bir duyguysa neden daha çok yapmıyoruz? bize engel olan iki neden var. 1.si sorumluluk: acı çektiğimiz sürece suçlayacak birisini ararız. eğer o piçi bağışlayacak olursanız o kadar acıyla tek başınıza nasıl başa çıkacaksınız? 2.si de kimlik. beni tüketen bu öfke bu kızgınlık bu şiddet olmadan, ben kim olurum ki?
çoğu zaman boşvermek yada unutmak ile karıştırılan durum.
ancak affetmek büyük risk almaktır, kendinden birşeyler vermek, kendinden vazgeçmektir.
sizin için değerli bir insanın ciddi bir hata yapıp sizin gözünüzdeki değerini oldukça düşürmesi birçok konuda güveninizi sarsmasını müteakiben. hiçbirşey olmamış gibi değil herşeyin farkında olarak karşınızdakine bir şans daha verip onu eski yerine koymaktır affetmek. zordur gerçekten zordur.
kabiliyettir. simarikliligin farkina varilmasi beklenilen durumdur. cok zaman varilmaz, post-modern durusla yelken acilir dileyenden oteye. titanikten geriye kalanlar gibi hisseden kendini bilmezlerin kozudur, genelde de simarirlar * selamlar (diyesi gelir insanin * )
diye bişey yoktur. yapabilirsen unutursun sadece. benim gibi fil hafızalılar unutmaz da, sadece gitgide etrafa yabancılaşır, çevresinden uzaklaşır, yalnızlaşır.
Af, hak ettiği halde bir şeyi almamak sahibine bağışlamak demektiri.Allahü teala affedicidir.af edenleri sever.Kur'an-ı Kerim de mealen buyruluyor ki;(Affet, marufu emret ve cahillerden yüz çevir![Araf 199]
affetmek hakkında bütün yazılanları okudum da. aslında kızamıyorum kimseye. çünkü ben de eskiden böyleydim. eşşektim yani. affetmeyi bir tür zayıflık, bir tür özgüven eksikliği olarak görürdüm. ama aslında o zamanlar zayıf ve özgüveni eksik bir insan olduğumu anlamamışım. belki farkında değilsiniz ama hepimiz öleceğiz. belki yarın belki 50 yıl sonra. bilemiyoruz. anlayacağın bu hayatta hiçbir şey kalıcı değil. bu nedenle bir hatayı da affedemeyecek kadar önemsemek salaklıktır. insanlar sürekli değişir. hatalar yapar, hatalarından ders alır. birisi sana pişmanlığını ifade etmişse, özür diliyorsa sen de affetmiyorsan asıl zayıf ve özgüvensiz olan sensin aslında. o gururunuz ve kibiriniz siz öldükten sonra kalacak mı zannediyorsunuz? ama işte sanırım herkesin bir dönemi geçirmesi gerekiyor anlaması için.
efenim bu eylem hakkinda su an adini cikaramadigim gavur bir bunyenin soyledigi bir laf mevcuttur... tabi o kendi dilinde demistir muhtemelen de turkcesi soyle bir seydir;
"sizi kiran insanin affedilmeyi hak edip etmedigi mesele degildir. affetmek sizin kendinize verdiginiz bir mukafattir.. zira yapmaniz gereken seyler vardir ve onlarla ilgilenmelisinizdir."
yine bir baska gavur bunye olan psikiyatrist ya da deli doktoru diye tabir edilen thomas szasz der ki;
"aptallar ne unutur ne affeder; saf insanlar hem unutur hem affeder; akilli insanlar ise affeder ama asla unutmaz."
simdi dusundum de sozluk bu laflari azcik kassam ben de bulurdum yani.. tek avantajlari benden once dogmus olmalari bunlarin... misal affetmekle ilgili muthis bir ozlu soz su an bi tane geldi bile aklima;
super bir sey... hakli ve temiz olmanin muthis hazzini hissetmek icin, suclu ve kirli olanin nasil ezildigini yukaridan bir yerden daha iyi izlemek icin icat edilmis harika eylem.. ama fazla da abartmamak lazim, yoksa boku cikabilir... dozu iyi ayarlanmali.