kininden vazgeçmektir. aslında kendi kötülüğünü affetmektir belki.
şöyle der mevlana mesnevi'sinde ;
Ey insan, başkalarından gördüğün zulümler, kötülükler, senin kendi kötü huyunun onlardan aksetmesidir, görünmesidir. Senin varlığın, iki yüzlülüğün, zalimliğin, gafletin onlara aksetmiştir. O sensin, sen kendini yaralıyorsun; lânet ipliğini, kendine, kendin dokuyorsun. (Cilt I, beyitler 1318-1320)
varolmayan bir şeydir affetmek,biri sizin için genel olarak önemliyse hatasını kabullenmeye karar verirsiniz buna affetmek derler.ardından o hata tekrarlanmazsa unutursunuz tekrarlanırsa kişiyi huzurla hayatınızdan çıkarırsınız.
oysa gerçek affetmek bilinçli birşey değildir,bilinçli olarak yapmazsınız zaten geçip gitmiş olur.
senin dilinin ucuna getrmeye korkupta yutkundugun sözleri bi cırpıda söylerler sonrada sinirlerinin arkasına saklanırlar ... senn de affetmeni beklerler ama affetmeyi ne mantıgım ne de kalbim istemiyor ...
karmaşık bir kavramdır. insanların affetmek konusunda çok katı olduğunu gördükçe insanın siniri bozulur. lan bok mu var da bu kadar uzatıyorsunuz? affedilmeyecek çok az şey vardır, o kadar ki şimdi aklıma bile gelmiyor bir tanesi. hayat hiçbirinizi siklemeden devam ederken tribin kime insanoğlueşek!
affetmek ,karşı taraftaki kim olursa olsun bir şans daha vermek ve her defasında bir öncesinden daha çok kırılmak,sanki şuçlu olan senmişsin gibi onun her defasında daha yüzlü gelmesi ama yine de senin hep affetmen bazen abla bazen dost olarak hep affetmek
bir bakıma "bir daha ki yanlışına kadar yüzüne vurmayacağım" demektir.
çünkü ne yazık ki insan olduğumuz için unutamıyoruz ancak erteleyebiliyoruz. bir sonraki yanlışında tekrar -istemeden de olsa- ortaya çıkarıp, yarım kalan hesabı ödetmeye çalışıyoruz.