karmaşık bir kavramdır. insanların affetmek konusunda çok katı olduğunu gördükçe insanın siniri bozulur. lan bok mu var da bu kadar uzatıyorsunuz? affedilmeyecek çok az şey vardır, o kadar ki şimdi aklıma bile gelmiyor bir tanesi. hayat hiçbirinizi siklemeden devam ederken tribin kime insanoğlueşek!
senin dilinin ucuna getrmeye korkupta yutkundugun sözleri bi cırpıda söylerler sonrada sinirlerinin arkasına saklanırlar ... senn de affetmeni beklerler ama affetmeyi ne mantıgım ne de kalbim istemiyor ...
varolmayan bir şeydir affetmek,biri sizin için genel olarak önemliyse hatasını kabullenmeye karar verirsiniz buna affetmek derler.ardından o hata tekrarlanmazsa unutursunuz tekrarlanırsa kişiyi huzurla hayatınızdan çıkarırsınız.
oysa gerçek affetmek bilinçli birşey değildir,bilinçli olarak yapmazsınız zaten geçip gitmiş olur.
kininden vazgeçmektir. aslında kendi kötülüğünü affetmektir belki.
şöyle der mevlana mesnevi'sinde ;
Ey insan, başkalarından gördüğün zulümler, kötülükler, senin kendi kötü huyunun onlardan aksetmesidir, görünmesidir. Senin varlığın, iki yüzlülüğün, zalimliğin, gafletin onlara aksetmiştir. O sensin, sen kendini yaralıyorsun; lânet ipliğini, kendine, kendin dokuyorsun. (Cilt I, beyitler 1318-1320)
Affetmek Allahın hem sıfatı, hem de bizlere emri. Zaten islamiyet, Allahın isim ve sıfatlarından doğan güzel ahlakı yaşamamızı ön görüyor. Dinimizin her emri ve her yasağı Allahın bir veya birden fazla ismine dayanıyor.
Allah Afüvdür. Affeder, affetmeyi sever ve kullarına affetmeyi emreder. Yani af gibi bir güzel ahlakı kullarında da görmek ister. Nitekim Kuran, bir ayetinde, Affetsin. Aldırış etmesin. Allahın sizi bağışlamasını istemez misiniz? bir diğer ayetinde de, Onlar (Allahtan hakkıyla korkanlar), bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever buyurarak affı önemli bir ahlaki kural olarak ve takvanın önemli bir ayağı olarak emrediyor.
ister Affettim diyelim, ister Hakkımı helal ettim diyelim; bu aftır. Yani bu ifade, bizim, o kişi ve o mesele ile ilgili olarak mahşere dönük hakkımızdan vazgeçtiğimizi, artık o meseleden dolayı o kişinin yakasına yapışmayacağımızı bildirir. Bizim affımızdan sonra dilerse Cenab-ı Allah da o kişiyi affeder. Fakat bizimle ilgili bir haktan dolayı, biz onu affetmeden Cenab-ı Hak affetmiyor. Nihayet, bizim hakkımızı mahşerde ondan alıp bize teslim ediyor.
(ALLAH rızası için affedeni, ALLAHü teala yükseltir.) [Müslim]
(Affedin ki affedilesiniz!) [i. Ahmed]
Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup-sağlarsa) artık onun ecri Allaha aittir (Şura Suresi, 40)
Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Teğabün Suresi, 14)
Kuranda Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir. (Şura Suresi, 43) ayetiyle de affetmenin üstün bir ahlak özelliği olduğu haber verilmektedir. Dolayısıyla müminler affedici, merhametli, hoşgörülü davrananlar ve Kuranda bildirildiği gibi onlar, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. (Al-i imran Suresi, 134)
herkesin görüşüne saygım var ama, bazen karşındaki kişinin yaptıklarının bedelini anlaması için affetmemek gerekiyor. evet, o kişiyle konuşun, tekrar başlayın ama şunu diyinde, bunu yaptığın için seni asla affetmeyeceğim, asla unutmayacağım, diyin. çekinmeyin. her şeyin bir bedeli vardır, ve intikam almak yerine, bu yöntemi uygulayın. vicdan azabı çekmesini ve kendini affettirmek için bir şeyler bulmasını izleyin. belki işte o zaman affedersiniz. gerçekten pişman olduğunu anladığı an.
ben mi? ben hayatımda yalnızca bir kaç kişiyi affetmeyeceğim. hemde hiiiç. ve onlara ettiğim bedduaları da almıyorum. intikamda almıyorum. affetmiyorumda. ha beni sanki çok sikleyecekler. biliyorum takmayacaklar bile, ama affetmek bir yana, karşıma bile çıkmasınlar, katil olabilirim.