Hayatın gerçekleri gösteren bir filmdir. Ben çok beğenmiştim. Özellikle Ahmet Mümtaz Taylan'ın oyunculuğu harikaydı. Klasik bir Türk filmi gibi belki de. Sinemalarda kısa süreli kalmıştır. Belki de beklenen ilgiyi görmemiştir, kimbilir.
filmi izlemedim bilmem. tuna kiremitçi'den de pek hazzetmem. lakin şarkı itibariyle sahiden güzeldir.
'tahmin edemedim sonunu' kısmı ise enteresan bir şekilde 'bilemedim ben onuuuu' diye ağlayan sevimli ufaklığı hatırlatır.
insanı serin sulardan kızgın kumlara sürükleyen bir şarkıdır. zulada ufak rakı yarım kavun bulundurulmalı duyulduğunda ışık görmüş tavşan gibi kalınmamalıdır...
--spoiler--
hani sabahın köründe aybüge ılgazın yanına gelir ve "sabaha kadar gözüme uyku girmedi.düşündüm galiba düğünü erteleyeceğim" der ya sonra da ekler "sen ne düşünüyorsun"
ılgazsa buna hiç gerek yok der ısrarla.işte orda aybüke çekip gider, ılgazsa duvara yaslanıp kalır. kameraysa yavaaaşca yükselir işte tam orda bitti benim için film. daha iyi son olamazdı.
--spoiler--
film'de ki isim seçimleri berbattı. aybüge ne lan! böyle bir isim bir başrol oyuncusuna neden verilir ki? bide buna film'de aşık olan var onun adı da ılgaz'dı sanırsam.
arkadaslarla o an karar verip girdiğim ve hicbiseyi olmayan filmdir.lan senaryoyu aksiyonu aşkı gectim hadi onlardan yok bari isim koysaydın filme zahmet edip.tek faydası filmin kimin yapıp ne ettiğini arastırmadan filme gitmemeyi öğretmesidir bana.
film, izledikten sonra "ben niye film çekmiyorum" diye kendimi sorgulamama neden olmuştur. ne dandik senaryolara bu paralar gömülüyor. bu yapımcılar hiç mi okumuyorlar allasen bu senaryoları. yeminle ben daha iyisini yaparım. yazarım, yönetirim de icabında.
bedava biletim sayesinde afm sinemaların rahatlığında izlediğim ama hiçbir şekilde bir şey anlamadığım filmdir.iyiki bedava biletim sayesinde gittim dediğim filmdir aynı zamanda...
tuna kiremitçi gibi yazar müsveddelerinin her bokta bilgi sahibi olmasıda baya iğrenç bir film olmasında etkili olmuş...
1-aydilge neden eskişehirde filmde buna bir açıklık getirilmiyor
2-sürekli plonje çekim açısı kullanılması rahatsız edici
3-elmanın yakın arkadaşı bir gece dışarı çıkıyor yolda omuz atanlarla ilk önce kavga edileceği umulurken bir bakıyorsunuz adamlar kanka olmuş
4-aydilge hayalini seyirciye söylemeden sevgilsi ona bir ev yaptırıyor ormanın derinliklerinde.
böyle saçma sapan bir film işte.
bırakın sadece yönetmenler film çeksin sinema bir yere gelsin dediğim filmdir.yakında ahmet altan,cezmi ersöz,küçük iskender de film çekerse şaşırmamak lazım.
filmi değil ama soundtrack ı güzel olan yapım. şu aralar radyolarda demet sağıroğlu ndan dinlediğimiz müziği melik kibar ın sessiz veda sı olan eser.
içimde garip bir his var
yüreğimde olur olmaz duygular
farzedelim küçücük bir oyun bu
oynayalım bu oyunu .
tahmin edemedim sonunu.
adını artık sen koy!
ilk selam mı yoksa,
yoksa son veda mı?
başı belli sonu değil.
sanki bir telaşla başladık bu oyuna
anlatılır gibi değil.
ilk selam mı yoksa,
yoksa son veda mı?
başı belli sonu değil.
sanki bir telaşla koyulduk bir yola
anlatılır gibi değil.
bulamadım cevabını;
duyamadım.
kulaklarımda sesin var,
yüreğimde serptiğin tomurcuklar.
sonuna kadar kuralsızca gitmek
her şeyi gözardı etmek
selam mı son veda mıdır
nedir bunu bilmem gerek
içimde garip bir his var
yüreğimde olur olmaz duygular
farzedelim küçücük bir oyun bu
oynayalım bu oyunu .
tahmin edemedim sonunu.
iğrenç ötesi film. saçmalıkta sınır tanımamış. bi hikaye var. herkesin tanıdık olduğu basit bi hikaye var aslında ama hikayeyi anlatabilme kısmında çok büyük başarısızlık var ki çok aşina olduğumuz bir hikaye. "tuna kiremitçi yazıp yönettiği için sözde entelleri ilgisini çekicek tabi. birde melis birkan var. ohh deymeyin keyfine. aslında beren saati oynatmalıydı o zaman tam olurdu. bi ikide yatak sahnesi lazımdı onlar es geçilmiş. gerçi beren saat kabul etmedi belkide. o olsaydı yatak sahnesi görmek zaten kaçınılmazdı. bu filmden çıkan birinin "ehh işte hiç film yoksa izle yoksa zorlama" demesi bile mucize. ben "aklınız varsa gitmeyin" diyorum mesela. tuna kiremitçi aklında güzel bi hikaye kurmuştur mutlaka buna inanıyorum en azından inanmak istemekteyim fakat hikayenin çok büyük bi kısmını aklında unutmuş biz perdede göremedik hiçbirşey.
ben evleniorum kanka alsana mail ilen resim, hop ben kıza deli gibi aşık oldum, sağdıç oldum, abim söledi aşık olduğumu, ben evliliği ertelicem diyo gelin, yok erteleme. hadi güle güle almanya ya gidiyoruz, way can dostum vayyy.
şu melis birkan denen kadına birşey yiyip içerken şok haber verilmesin çok rica ediyorum ya, bak kardeşim parası neyse vereyim ama yapmayın ayıp lan. o dolma boğazda kalacak, o meyve suyu hırtlağına kaçacak diye geriliyorum ekranın başında. kadın zaten yapmacığın allahı, bir de şaşırmaya çalıştıkça çirkinleşiyor gözümde halbuse bebek gibi kız.
bir de tunacığım gözümüzden kaçtı sanma bir tane güzel söz buldun diye doldur nereyi boş bulduysan. "git kendini çok sevdirmeden" kitabının arka kapağında ya da önyüzünde geçen cümleyi cümleyi tutmuş filmin sloganı yapmış. e anladık tamam. "sevmesini de gitmesini de bilenlere." he aferim iyi düşünmüsşsün.
olmamış bir filmdir, "Dostum siz şemsiye yapınız, sadece şemsiye yapınız, daima şemsiye yapınız" misali "tunacım sen sadece yazarlık yap, sadece yazarlık yap,daima yazarlık yap" ama film yapma emi.
ama yiğidi öldür hakkını yeme, ahmet mümtaz taylanın oyunculuğu muhteşemdi, takdire şayandı, filmde dişe dokunur tek şahsiyetti, melis birkan da güzellikten kurtarır, cemal toktaşta ağır abi olarak hoştu ama elimde olsa döverdim, konusundan bahsetmeye gerek yok zira bi bok yoktu.
konu ve senaryo bakımından sıfır, ahmet mümtaz taylan bakımından on numara filmdir. filmde güldüğüm, üzüldüğüm, etkilendiğim ne kadar sahne veya replik varsa hepsi ahmet mümtaz taylan'ın oynadığı karakterle ilgiliydi. helal olsun. çok iyi iş çıkarmış.
o değil de, filmin konusu yok lan. ıssız adam ile kıyaslanıyor ama, ıssız adam'da iyi-kötü bir konu vardı en azından. bu filmde ekrana mal mal baktığınla kalıyorsun, çıkışta da "ee noldu yani?" demekten de kendini alamıyorsun ister istemez. olmamış efendim olmamış. böyle sıradanlık bizi bozar. biz ekşın isteriz. bihter isteriz.
tuna kiremitçi imzası taşıması baştan önyargı oluşturan film. ergen modundan çıkamamış iki isimden biri -bir diğeri mehmet çoşkundeniz- olarak gelir bana. o sebeple gidip sinemada bu filmi izlemek aklımın ucundan dahi geçmezdi. testereye niyet ettik bahtımıza adını sen koy çıktı. hazır izlemişken yorum yapmadan geçmeyelim.
konu sıradan. zaten aksini bekleyemezdiniz çünkü imza tuna kiremitçi ne kadar yaratıcı olabilir ki? ama bu demek değil ki film berbat olmuş. hayır efendim olmamış. vasat diyebiliriz, izlenebilir bir vasat. izlenebilir kılan ise cemal toktaş ve ahmet mümtaz taylan olmuş. şahsımı filmdeki aşktan öte abi-kardeş diyaloğu etkiledi desem yeridir. aralara serpiştirilen komedi diyaloglar ise filmi bayık bir aşk filmi olmaktan çıkarmış. melis birkan ise daha pişmesi gereken, oyunculuğu yapay kalan biri bence ama ıssız adam'dan daha iyi bir performans sergilemiş.
son olarak; cemal toktaş'ın canlandırdığı karaktere bayıldım. sessiz, sakin, az konuşan, kendi halinde, mantığı aşkın önüne taşıyan bir karakteri canlandırmış çok da başarılı olmuş. her eve lazım böyle bir erkek.*
arkadaşımın başına gelen bi olaydır.. eskişehirdeki çekimleri esnasında, dahada belirtmek gerekirse bi tren istasyonu çekimi esnasında, bizim afacan setin tam ortasına giriş yapar kapıdan, tabi hiç bi uyarı levhası falan olmadığı için dikkat dizi çekimi olan kavşak falan diye, daan diye dalmış kameranın tam orasına.* o kapıdan istasyonun iç kısmına girince kestiiik diye bi ses duymuş, tabi duymasıyla assigtir noluyo lan tepkisi kaçınılmaz. neyse herkes kameranın arkasından gel gel bu tarafa gel, bu yanıya gel diye kaş, göz, el, kol işaretleri falan yapmışlar, bu gitmiş tabi yönetmenin olduğu tarafa, ya özür dilerim afedersiniz gibi yıkama yağlama cümlelerinden sonra tabi adını sormuş filmin:
+ aabi hangi film?
-adını sen koy
+ben mi? hmm şeyy, valla bilmemki, ne desem?
-yok öyle değil, filmin adı "adını sen koy".
+haaauu, kem küm, neyse kolay gelsin ozaman. **
seni sevmiyorum demenin birinin gözlerine bakarken ne kadar zor olduğunu o an anladım dönülmeyecek olan bir yola girmenin. "Artık gittiğim her yer, gördüğüm herşey söyleyeceğim her kelime senindir canım; "Senindir şu kalbimde ne var ne yoksa. Biz kavuşsak da böyle, kavuşmasak da." mektuptaki sözler insanın aklından çıkmıyor..
aşk romanlarının güçlü kalemi tuna kiremitçi'nin yazıp yönettiği film. aynı zamanda da uzun metrajlı ilk filmi. filmin yıldızı ahmet mümtaz taylan. inanılmaz oyunculuk, inanılmaz mimikler.. aslında dümdüz bir film ama tuna kiremitçi aşk hikayelerini güzel işleyen bir adam. bu filmde de bu yeteneğini konuşturmuş. kırık bir aşk hikayesi, mutsuz son.. sinema da olmasa bile, evde izlenebilir.. rockus dışında soundtrackleri'de iyiydi filmin. ayrıca da melis birkan sevimliydi biraz.. batmadı oyunculuğu. ılgaz'a da ayrıca hasta olduk, he he! şu diyalogu da yazmazsam olmaz..
aybige- hani dedin ya, herkes seni sevsin istiyorsun diye.. evet, galiba haklısın.. babamdan eksik kalan sevgi boşluğunu böyle doldurmaya çalışıyorum.. biri beni sevmeyecek diye ödüm kopuyor..
ılgaz- herkese kendini sevdiremezsin..
aybige- haklısın, salaklık benimki de..
ılgaz- değil.. ama sevdiremezsin..