mütefekkir salih mirzabeyoğlu'nun ilk baskısı 1997 yılında çıkan ''adımlar'' adlı eseridir.
bu eserde 1984’den 1996’ya kadar kendisiyle yapılmış röportajlara yer veriyor.
bu röportajlardan en çok dikkat çekeni “bütün yönleriyle kürt meselesi”…
bunun dışında çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan 12 röportaj…
takdim:
bu eser, günün şartlarına uygun ve günün hakkını verici "tamamlıklar" haline birbirine eklenen çizgimizin tutarlılığına bir kere daha şahitlik edici bir tarihçe hükmündedir.
bu eser, çeşitli gazeteler ve dergilerde yayınlanan, yayınlanmayan veya mücbir sebeblerle yayınlanamayan mülâkatlardan ve yazılı olarak verilmiş soru ve cevablardan oluşuyor; bu hâliyle bir albüm olması gerekirdi...
oysa öyle değil; "günün hakkını vererek yarını hedeflemek" şiarımız gereği, ne olmak ve ne yapmak istediğini bilen bir fikir ve aksiyon bünyesinin ifşâı hâlinde, içyüz bütünlüğü ve dışyüz sergisini gösteren bir tarihçe ve kitaplık bir oluşum belirtiyor. göreceksiniz!..
pek çok şey ezbere bilindiği için, esasına vakıf olunmadan ezbere cinsinden konuşuluyor...
bu yüzden de, imam-ı gazali hazretlerinin söylediği,
“insan bilmediği şeyin düşmanıdır!”
hikmeti çerçevesinde bir nevi hakikat ve hikmet düşmanlığı tecelli ediyor...
hani bazı ahmakların gaflet derecesini gösteren bir söz vardır: : "dünya'ya bir kere geldik!"... hazcılığın dövizi bir söz!..
oysa adam, dünya'ya bir kere gelmekten dolayı "zaman israfı" içinde olunmaması gerektiğini anlamaz!..
küçük politik esnaflıkların dışında, dünya bütün küçük ve ruhi desteksiz hayalleri eritici bir büyük hesaplaşmanın kaosuna, büyük değişimlere gebe bir yere geldi!..
bir adamın zıtlarını muhasebeye çekemeyişinin mazur görülebilecek tarafı vardır; gücü yetmiyordur, aklı ermiyordur vesaire...
ama bu halin müdafaacısı olmak, muhasebe edebilene düşmanlık, tek kelimeyle hainliktir!..
merhamet avcılığı değil, hakkını söke söke almanın manâ ve madde şartlarına erme davası!...bu şuur oldu mu, gerisi talime girer!...
dikkat edin: talim...
bu işin kâr hanesi de bu olur!...
bizim, insanları rahatsız edici bir tarafımız var:
sahte dengeleri, çerezlik doyumları ucuz tesellilerini yıkıyoruz...
çoğu, bizim haklı olduğumuzu bile bile kaçıyor; kaçışını mazur göstermek için de, muhalif olmak için mazeret tedariki gibi hallere düşüyor...
küçük politik esnaflıkların dışında, dünya bütün küçük ve ruhi desteksiz hayalleri eritici bir büyük hesaplaşmanın kaosuna, büyük değişimlere gebe bir yere geldi!..
şimdi bir mesele:
adam ortaya çıkıyor, ''tasarruf yapalım, kemer sıkalım, çok iyidir'' filan...imkânım olduktan sonra niçin kemer sıkayım?..
imkânım yoksa, niçin senin gibi kemer sıkma ihtiyacında olmayanlardan olmayayım ve bunu istemeyeyim?..
senin de bir ömrün var, benim de...
benimki kemer sıkma ile geçecek ve sen zevk ve sefa içindeki idareci, üstelik sırtımdan muvaffak olmuş bir tip çizeceksin!..