şimdi diyorlar ki ölüm...
ölüm zor iş azizem.
çok zor.
hele ki senin gibi neşeli insanlar için.
ölüm diyorlar azizem.
ölüm yaradılmışın yaradana kavuşmasıdır diyor mevlana.
acı diyor o da.
üzülmemek lazım demeyeceğim sana. üzüleceksin. illa ki üzüleceksin.
annen, ki eminim senin yarı canındır, vefat etmiş. ve üzerinden tam 1 yıl geçmiş.
üzüleceksin.
ölenle ölünmez diyorlar ya. aynen öyle can.
biliyorum ben senin o gülüşünün çoğu zaman zoraki oluşunu..
biliyorum içindeki hüznü saklamak için tebessümlerin ardına saklanışını..
tekrardan ve tekrardan, allah rahmet eylesin, başın sağolsun cancım.
dostların burda, her zaman.
ben gümüşün bilgisini koydum içine,
artık beyaz maden var senin iskeletinde.
insanlık tarihi boyunca biriktirdiği tanıklığı
salgılıyor etine.
sen, her şeyi anlayacaksın.
konuşanları ve konuşmayanları duyacaksın
sen, artık gümüş gibi zavallı, gümüş kadar bilge..
bundan böyle, yüzünle orantısız bir keder var içinde!
tunç da koyabilirdim içine.
hiç bir şey eğip bükemezdi seni.
ama o vakit, anlayamazdın eğilip büküleni.
altın da vardı ağzımın içinde.
yerleştirebilirdim altın parçayı gövdene.
kıymetlisi olurdun şimdiki zamanın.
ama o vakit kıymetsizliği bilemezdin.
şimdiki zamanın alkışlarına kapılıp giderdin.
elmasa hayır demezdin belki.
ama o vakit, dokunduğun her şeyi keserdin.
kesilmeyi ve sızıyı bilemezdin.
demir de olabilirdi şimdi omurlarının arasında.
belki daha güçlü olabilirdin.
ama o vakit, demirden bir iskeletle,
ezilmişlerden bahsedemezdin.
acaba biraz çelik mi karıştırmalıydım omurganın alaşımına?
çeliğin fetih arsızı tarihiyle,
daha ele geçirici olabilirdin.
ama o vakit ele geçirilenlerin tarihinden,
bir kelime bile edemezdin.
madenlerin en zavallısını
en sevgilisini koydum içine.
hiç kimse olmayı becerebilesin diye.
çünkü gümüş kararıp hiç olur.
en parlak anındayken bile bilir
tozun toprağın halini.
ancak hiç bir şey konuşabilir her şeyin dilinden.
ancak hiç kimse isen konuşablirsin
herkesin kalbinden.
sen, konuşmak için geldin gümüş omurgalı!
diyeceklerinin yanında biraz palavra kalır
etin, ellerin, etrafında biriktirdiğin nesnelerin,
yapıp ettiklerin. çünkü diyeceklerin var senin.
hatta -kederli şey elbette- sen,
diyeceklerinden
ibaretsin!
gümüş omurgalı
sen, bu dünyadan bir tuhaflık gibi gelip,
geçeceksin.
-
şimdi, mevtai bu entryi görünce yine dalgasını geçecek benimle ulan yine birinin nick altına şiir yazmışsın deyü, ama kuru boş bir şeylerle geçiştirmek istemedim. bir de şimdi, değersiz entry ile değerli entryler farkedilsin di mi ama?
bu sözlükte tanıştığım, güzide muhabbeti güzel insanlardan birisi olduğunu bil.
bir gün ben de çekip gideceğim, olmayacağım belki.. bir bakacaksın ki yokum artık hiç kimsenin hayatında, o zaman hatırlarsın beni, kozalak vardı ve nick altıma şiir yazmıştı, kim bilir şimdi nerede diye.
içine gümüş koydum,
parladığında üstündeki yansımalara aldanma diye,
ve kirlendiğin de yansımayla da olsa kimseyi göremediğinde sevdiklerini hatırla diye.
ne kadar gül desek de gülmeyen, sürekli bir şeyleri dert edinmeyi çok iyi bilen ve bizi üzen yazardır.
muhabbeti çokoş. ben öyle kolay kolay herkesle biramı paylaşmam ona göre. * beni anlayan ender insanlardan sadece bir tanesi. ah bir de şu arabaların korna seslerini duysa güzel olacak * bir o yana bir bu yana çekiştirdim çarpmasın deyu. seviyoruz seni bebeyim.
ilk tanıştığımız zaman kanım ısınmıştı. böyle biraz helecanlı, güler yüzlü(idi). *
fakat ne olduysa sonralarda olmaya başladı karşımda artık eski adsoyad yoktu. eskisi kadar gülmüyor, neşelenmiyor ve buna paralel olarak uludağ sözlük geyik ekibini çileden çıkartıyordu.
hiçbir acı kalıcı değildir. nasıl bir ateş sürekli yanmıyor ise, o ateşi tekrar canlandırmak için körük gerekiyor ise.
yaşadığı şeyler onu aslında daha fazla olgunlaştırdı daha fazla duygusallaştırdı. ve şimdi en ufak bir şey de gözleri doluyor biliyorum. ağır bir tedavi süreci geçirdi bebeyim benim. ama onun ihtiyacı olan şeyler ilaç olmadı hiçbir zaman. biraz tebessüm, bir parça mutluluk ve bir parça aşk. aşkı da tadında yaşayamadı, yaşadı da yaşatmadılar. dert ettiğin şeylerin elbette çözümü var canım benim. yapman gereken şey sadece biraz sabretmek, biraz uğraşmak ve eskisinden daha çok gülmek. niye gülmek diyorum çünkü insan gülünce bütün dertlerini unutuveriyor.
hayatın sana getireceği yeni şeyler olacak. yeni bir aşk, yeni bir hayat, yeni bir okul, yeni bir üniversite hayatı vesaire. sabır kurtuluşun anahtarıdır derler ama yalandır.
tek yapman gereken şey biraz daha fazla gayret etmek ve gülmek.
--spoiler--
başka biri olacaksın istemesen de
tenine başka bir ten dokunduğunda
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
başka bir nefesle karıştğında nefesin
başka biri olacaksın istemesen de
gece uykunda ya da gün ortasında
irkileceksin apansız bir duyguyla
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
başka biri olacaksın istemesen de
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
tüketecek ömürlerini birer birer
değişecek yeri bir dolabın,pencerede bir çiçeğin
başka biri olacaksın istemesen de
dudaklarında benden sonraki bir çizgi
tanımadığım bir ton gülüşünde
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
zirvelerde çektiği fotoğraflarla kabusum olan yazar. çekme arkadaşım maymun gibi çıkıyoruz işte çekme. nick altı yazmam için 2 votka bi tekila ısmarlayacağını söylemişti işte yazdım. selam olsun.
evladım nerde it kopuk var sen orda. evden nazlılarda ders çalışıcaz diye çıkıyosun artık ne çalışacaksanız ondan sonra da gidip hırsızın uğursuzun fotoğrafını çekiyorsun. bak birine sevdalanırsın canını yakarlar kızım. zaten babanla aranda kalmaktan mahvoldum. yapma evladım, güzel gözlüm.
kayıplarda olan yazardır. ünivertste sınavına hazırlanmaya başlamış ve bu yüzden kelli evindeki net kesilmiştir. amma velakin yeniden en kısa zamanda sahalara dönecektir. özleyen msj atsın uleyn.
hakkında hiç bir bilgim olmadığı - erkek olduğunu zannetmek hariç - aynı nesilden yazar.
dikkatimi çeken şey ise, hakkında hiç bilgim olmadığı bir yazarın nasıl oluyor da (bunca yıllık sözlük yazarıyız) buralarda çoktandır olmadığını bilebiliyorum onu çözemedim. bir entry sonunda nickini görmekle beraber ''nerelerdeydi bu be'' demiş ve nick altı'nı okurken bulmuş bulmaktayım kendimi. şimdi de bu yazıyı yazdım ona. ilginç.
sözlükte yazdığı yazıyı facebookta paylaşmayı öğretip, bir de üstüne üstlük "noldu yapabildin mi?" diye sormamın ardından yapabildiğini öğrenip "sevindim" dememin üzerine, "o zaman okusağanaaaaaaaaaaaaaaaaa" diye çemkirip, ürkütmüş kişilik. halbuki hiç de öyle bir görünüşü yok ama içinde canavar var bu kızın canavar. ***