sadece isim yapmıştır. dünyanın en güzel kadını kim? tabii ki adriana lima. güzel falanda değildir. normal güzellikte bir türk kızı bu kadından daha iyidir. hiç arzulamam. zapzayıf birşey zaten kemikleri elinde kalır. verse sikerim tamam ama dünyanın en güzel 100 kadını arasına bile giremez bu abla.
ha,bana göre de dünyanın en seksi kadınlarından biri değil,bar refaeli,kate upton gibi hatta iskandinavlardan çıkar bana göre en çekici kadınlar,ama gelip de 'normal güzellikte bir türk kızıyla' da aynı kefeye koyacak halimiz yok,çarpılırız maazallah.
resmini ne zaman görsem güzellik ve çekicilikten önce sanki bir travestiymiş gibi bir his uyandıryor bende. ama bu kadar hastasını olduğunu gördükçe sorunun bende olduğunu düşündüren hatun.
ne vakit sözlükte adına açılmış başlığına tıklasam resimlerine bakıp çıktığım rüya hatun, ayrıca bu derece kusursuz bir varlıkta eleştirecek şeyler nasıl bulurlar anlamıyorum efendim.
bu kadının farklı görüldüğünde erkekte uyandırdığı histe yatıyor. şöyle açıklayalım:
diğer mankenlerden ya da diğer bir sürü taş gibi kadının uyandırdığından farklı bir his: ulaşılabilirlik hissi.
ciddiyim. hepimiz biliyoruz adriana'ya ulaşamayacağımızı vs, ama kadını görünce "lan ne güzel kadın ya, uyy yirim" ya hissi uyanıyor. dikkat edin "ohş yerim" değil.
yani bu his öyle abazanlıktan oluşan bir şey değil, kontrol edilemeyen bir his. kadının memelerine odaklamadan ortaya çıkan sonra aniden geçen bir his.
metro'da gördün bir elemanı yüreyin hop hop etti mi sevgili türk kadını, hah aynı bok. kadın sadece "seksi" ya da, daha amiyane bir tabirle, "taş gibi" değil.
kadının vücudu, yüz güzelliği vs diğerlerinden über üstün değil. hatta "bu daha güzel lan" diye bir kaç farklı kadın örneklebilir. ama o örnekler de ne kadar "daha" güzel olabilir, o ayrı.
yani bu kadının farkı; diğerlerinden fiziksel ve görünüş babında bir eksiğinin bulunmamasının yanı sıra, er kişide "evimin kadını, çocuklarımın anası olsun" isteğini samimi bir şekilde uyandırabilmesi ve bu hissin gerçekten olabileceği hissiyatını vermesidir. görme anı boyunca "belki..." diye bir umudu ciddi ciddi hissettirebilmesidir. ve unutmadan; kadın bunu sadece görünüşüyle, gülüşüyle falan sağlıyor.
diğer "çoh gözel lağğğnn" dediğimiz kadınlarda bu hissiyatı alınamıyor. hangi arkadaşıma sorsam "lan evet" diye onaylıyor. diğer ünlü ve güzel kadınlar daha ulaşılmaz geldiğinden olsa gerek, onlara karşı duyulan şey daha bir one night standimsi.
kaldı ki adriana lima erkeklerde uyandırdığı bu hissi doğrularcasına gitti, dümdüz bir elemanla evlendi, çocuğu da kodu.
biz de "vay amk, demek ki zorlasak..." diye başlayıp ".. öeh ne diyorum lan ben!" ile sonlanan düşüncelere gark olduk.
adriana'nın akranları olan diğer modellere baktığımızda ise uyandırdıkları o "ulaşılamazlık" hissini doğrulayan bir "bok gibi paralı, öküz gibi ünlü sevgili koca bulma eğlimi" görüyoruz.
aha işte bu kadını erkeklerde daha özel kılan temel unsurlar bunlar sevgili anadolu kadını.
gerçi evlendikten ve çocuk yaptıktan sonra "biraz çirkinleşti mi ki lan" diye düşünceler peydah olmaya başladı. bunu da kadının artık daha az "ulaşılabilirlik" hissiyatı uyandırmasına bağlıyorum. e kadın evli amk.
güzelliğiyle tanınan başka bir kadın için bu kadar uzun bir entry'i siksen girmem. bunu da bir kenara not et sevgili türk kadını.
