günün içine sıçan şahsiyettir. hele de yetişmeniz gereken bir yerse gittiğiniz "kafama sıçıyım nerden adres sordum" dedirten kişidir. bide bu modellerin bildiği halde tarif edemeyenleri vardır. efendim diyalog aşağı yukarı aynıdır:
- usta selamun aleyküm, inönü mahallesine nasıl giderim ?
-- ?!? hmmmm
-- ooovvv çok ters gelmişsin sen çıkamazsın oraya ya
- e şurdan bir yerden dönsek ? ne tarafta kaldı orası ?
-- yok yok burdan gidemezsiniz çok ters (arkasını döner, yürümeye meyillidir)
- e iyi hacı o zaman biz burda yatalım biri bizi gelip bulur nasılsa !!
bir de yolculuğa ortak olanları vardır elbette ..
- usta inönü mahallesine nasıl giderim ?
--git öte az, bende oraya gidiyorum, kay kay
- vay amk
(yolculuk boyunca kafa z.ker, genellikle yarı yolda kendi istediği bir yerde iner, sizi p.ç gibi ortada bırakırlar, yine de malum yere gidemezsiniz)
(bkz: o hikayedeki mal benim) *
severek yaptığım eylemdir adres soranlara yanlış yer tarif etmek. *
tamam çok yanlış bir şey yapıyorum ama o kadar keyifli ki bu günaha girmek anlatamam. ya da anlatırım. bi deneyeyim;
bir keresinde haddinden güzel iki genç kız yanıma yaklaştı ve sordu;
- cinema best ne tarafta acaba, biz bulamadık ta?
hemen tarif edeyim kızlar dedim ve işaret parmağımı hazırlayarak yerimden kalktım.
- şimdi bu yoldan dimdik gidiyorsunuz ve önünüze insanların akın akın geçtiği bir cadde çıkıyor. o caddeden yukarıya doğru gidiyorsunuz. yol ayrımına gelince solunuzda kalan daha az kalabalık sokaktan devam edin 50 metre filan gittikten sonra ilk gördüğünüz aradan sapıyorsunuz.
evet herşey gayet normal gibi görünse de dikkatli okuyanlar sinemanın ne kadar ara bir sokakta olduğunu anlamışlardır.
bir sinema neden bu kadar gizlenir ki?
tabi ki; "iki süper film birden gösteren ve girişte peçete dağıtılan bir sinema" olduğu için. *
kızları gönderdikten sonra olduğum yerden hiç ayrılmadım. o kızlar buraya gelip bana çemkirmeliler ve bende onlara "sadece küçük bir şaka bu" demeliyim.
bekledim ve kızlar geldi.
suratlarında gülümser bi ifade vardı ancak az da olsa sinirliydiler.
"ne terbiyesiz adammışsın sen" dedi bi tanesi. ve hemen "küçük bi şakaydı sadece kızlar, özür dilerim çok kızdırdıysam" dedim.
"kaçırdık ama senin yüzünden filmi" dedi sarışın olan. esmer olan beni savunur bir ses tonunda şöyle dedi; "olsun ya heri potır izleyip napcaktık zaten! çocukmuyuz biz!"
"kendimi affettirmem için size bir çay ısmarlayabilirim" diye zarf attım hemen, beni savunur ses tonuyla konuşan esmerin gözlerine bakarak. *
kızlar gözgöze geldi ve kabul ettiler.
esmer olan "eski kız arkadaşlarım" mertebesine yükselmiş bir bayan artık.
sarışınla hala görüşüyorum. çok güzel yemek yapıyor valla. *
"adres soran kişiye yanlış yer tarif eden insan, vol.2"
günlerden pazardı ve yine her şey çok sıkıcıydı.
öğleden sonra saat 3 gibi dışarı çıktım. yapacak hiçbir şeyim yoktu ve canım aşırı sıkılıyordu.
kaldırımda yürürken bikaç arkadaşımı aradım ve nerede olduklarını sordum.
tam konuşmamı bitirirken yanımda, benimle aynı hızda devam eden bir araba farkettim.
içinde bir aile vardı. aile gibi duruyorlardı ya da.
telefonu kapayıp ve cebime attım.
ardından "bakar mısın?" diye ince bir bayan sesi duydum.
durup arabaya döndüm.
arabada durdu tabi.
benim gibi "bakar mısın" deyip, baktırdıktan sonra "hihihihohohohhuaa" diyerek kaçan insanlardan değillerdi.
- kulak restoranı arıyoruz ne tarafta acaba?
kulak restoran hayranı olduğum birkaç restorandan biriydi ve komşu ilçelerden birinin çıkışındaydı. ortamı, yemekleri, servisi, çalışanları harika olan alkollü bir mekandı. "içme bu kadar" dememize rağmen alkolden vazgeçmiyordu.
ayrıca tam hatırlamıyorum ama 3 yada 4 garsonunun adı ahmet olan restorandır. ahmet isimli kuzenimin, "hiçbir iş olmazsa burda çalışırım" demesinin sebebi de buydu.
arabanın içindekileri süzdükten sonra restoranda görmek istemediğim tipler olduklarına karar verdim.
nasıl tipler mi?
masa masa konsomatris gibi gezip, arkadaşlarını selamlayan tipler...
parasıyla değil mi kardeşim düşüncesinde yükses sesle muhabbet yapan insanlar...
restoranın parkına inmeyip, masa aralarında koşuşan piçler.
arabanın içindekileri süzünce direkt bu insanlar geldi aklıma.
arabalarına baktım tekrar, istanbul plakalı, en az 2007 model pahalı bir arabaydı. bunların benzin sıkıntısı olmaz diye geçirdim içimden.
"ablacım siz çok ters gelmişsiniz." diyerek cevap verdim, üzüldüğümü hissettiren bir samimiyetle.
"kulak x ilçesinin çıkışında. merkezdeyiz şuan." dedim
"hadi yaa" dedi direksiyondaki abi.
"dur abicim ben size en kısa yoldan tarif edeyim, en fazla yarım saate ordasınız" dedim.
sırıtan bir ifadeyle gözlerime baktı.
"abicim şu ilerden u yapıp yolu takip ederek sahile in. otobana çık. istanbul tarafına doğru yardır. x ilçesine girdiğin tabelayı gördükten sonra biraz yavaşla ve ilçenin içine gir. orda kime sorsan gösterirler sana."
"çok sağolasın birader" dedi ve hemen ilerden u dönüşü yaptı.
arkalarından bakmaya devam ettim ve kimseye sormadan sahile indiler.
amacıma ulaşmıştım artık.
çok mutluydum.
onları gidecekleri yerin tam tersi istikamete göndermenin vermiş olduğu mutlulukla arkadaşlarımın yanına gitmek üzere yürümeye başladım.
istedikleri yere gitmediklerini anlayınca ne dicekler acaba diye düşündüm.
bikaç saniye düşündükten sonra daha fazlasını düşünmemeye karar verdim.
taksinin x lira istediği yolda, onlar kaç lira yakar diye düşündüm.
ve hala kulağa gitmek istiyorlarsa diye ikiyle çarptım fiyatı.
yine çok eğlenmiştim.
edit: "direksiyondaki abi" yazar çıktı. veretti eksiyi.
tecrübe ile sabittir ki kayseri'de başınıza gelme ihtimali yüksektir. zira daha kötüsü amcamın başına gelmiş; kayseriye ilk defa giden amcam yolda gezen bir aileye adres sorar. onlar da hiç düşünmeden biz de oraya gidiyoruz, arabaya binip tarif edelim der ve ta kayserinin öteki ucuna giderler. aile biz burda inelim, sizin gideceğiniz yer biraz ileride der. zavallı amcam onları indirdikten sonra arar tarar ama bulamaz gideceği yeri. yolda tekrar birini durdurup sorduğunda adam: "burda ne işiniz var? sizin gideceğiniz yer şehrin öteki ucunda" diyerek ailenin bindiği yeri tarif eder.
Genellikle üniversiteye yeni başlayan gençlere, üniversitenin abileri, ablaları tarafından bilerek ve bundan zevk alarak yapmış oldukları bir eğlence sebebidir.
Benim lan bu. Bilen bilir antalya'daki dedeman otel vardı, sonradan satıldı akra barut hotel oldu ismi. Otelin adının değiştiği ilk günler turistin biri dedeman oteli sordu, bilmiyorum dedim. Pişman değilim. Aransın dursun ibne.
Bir başka turisti de havaalanı otobüsüne karşı yönden bindirmiştim. Galiba bu turistleri ben kaçırıyorum lan.
Adam sana güvenip sorar. Bilmesen bile ikileme düşersin. Yanlışta olsa birşeyler söylemek istersin. Bu psikolojinin tarifi yok aga. Bir 2 km sonra sağa dön vakası yaşadım ki depoda benzin kalmadı amk. Adres sorduğunuz kişi kem küm yapıyorsa tamam abicim deyip yolunuza devam edin.