Türkiye'nin neredeyse her yerinde eylem vardı fakat hiç bir haber bülteninde yahut yaşadığım şehirde "camları kırdılar" "dükkanlara saldırdılar" gibi başlıklar söz konusu olmadı. Niyet ortalığı karıştırmak olsaydı evet camlar yerlere indirilirdi zor değildi, dükkanlar yağmalanırdı ama niyet belliydi, polise dahi son ana kadar saldırmayan bir kitle vardı, polis halka su sıkana kadar hiç bir yer karışmamıştı. Şimdi karşıma 3-5 kendini bilmez geçip "ahaha" diye gülebiliyor ise unutmasın ki bizim sayemizde. Herkes gibi bizde koyun olsaydık şimdiye kara çarşafları giyinmiş Tayibistanda yaşıyor olurduk.
27 mayısla birlikte her asker gördüğünde omuzlara alan bir halkın menderes'in asılmasını ipleyeceğini düşünmek bu milleti tanımamaktır.
elbette bu milletin yarısına yakını daha 3 yıl önce menderes'e oy atmıştır.
ancak bu millet bir lideri çok severken bile ittifakla askerini daha çok sever.
bugün bile bir askeri müdahale olsa evet dermisiniz diye soran anketlerde akp seçmenlerinin bile hatırı sayılır kısmının evet desteklerim cevabını verdiğini görürüz.
akp,chp ve mhp seçmeni arasında askeri müdahaleye en az destek veren de chp seçmeniydi. çok güldürmüştü bu sonuç. hatta bdp seçmeni içinde askeri müdahaleye evet diyenler %4'dü. düşünün vaziyeti.
demek ki eğitim seviyesi yükseldikçe bir askeri müdahale istenmiyor ama milletin eğitim ortalaması gereği bugün bile halkın çoğunluğunun asker'e sempatiyle baktığı gerçeği açıktır.
1960 yılında da ilk defa yaşanan bir askeri müdahale olmasına rağmen destek çok yoğundu.
sonuç olarak menderes yolsuzluklara batmış,işbirlikçi ve faşist bir başbakandı ama askeri müdahaleyi yapanlar sorunun bozuk düzen olduğunu anlayamadılar. zira menderesi yok edince faşizm de yolsuzluk da işbirlikçilik de azalmadı. bilakis menderes'e rahmet okutacak kadar arttı.
ardında olması gereken halk kitlelerinin desteğini, bozuk kişiliği ve düşük ahlakı nedeniyle kaybetmişti.
özellikle son yıllarındaki, her meşrepteki insan için skandal kabul edilen davranışları (bir şehrin polis müdürünün karısını onun evinde onu kapısına dikerek becermesi gibi),
ülkeyi gereceği açıkça belli olan söylemleri (siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz),
devlet kaynaklarını açıkça belli kişilere peşkeş çekerek halk çoğunluğunu hayal kırıklığına uğratması bunlara örnek olarak sayılabilir.
ama her halukarda uyduruk mahkemede uyduruk suçlamalarla mahkum edilip asılması bu ülke hukukçularının en büyük ayıplarındandır.