önceki entrym'de de yazdığım gibi, adliyenin içine, yer altından tünel kazarak basılır.
1- kendi evlerinin içindeen adliyenin içine açılan bir tünel kazılır.
2- tünelden adliyenin içine açılan kısıma açılır kapanır bir kapak tasarlanır ve bu kapak, adliyenin içinden bakıldığında, kapak olduğu anlaşılmayacak kadar iyi kamufle edilmiştir.
adliyenin içinden bakılınca kapak gibi görünmez, yer ile bütünmüş gibi görünür.
3- tünelden girdikleri için, turnikeden ve dedektörden geçmezler ve silah ile adliyeye giriş yaparlar.
4- savcıyı da, adliyenin içine açılan tünelden kaçırıp evlerine götürürler.
bu da benim hayal ürünüm. ki, bu alengirli bir yöntem, belki çok daha pratik şekillerde de adliye basanlar vardır.
not: bence tünelin ucunu direkt savcının odasına açmış olabilirler, o şekilde daha kolay kaçırmışlardır.
çağlayan adliyesine üzeriniz aranmadan girmek istiyorsanız, sahte bir avukat kimliği yaptırmanız yeterlidir. her gün binlerce karta bakmaktan beyni sulanmış görevliler sizin sahte kartınıza da öylesine bakarlar ve adliyeye rahatça girersiniz.
izmir merkez adliyesindeki gibi, çipli kartı okutarak turnikeden geçme sistemi neden çağlayan adliyesinde kurulmamıştır, anlamak mümkün değil.
türkiye genelinde elektriğin kesik olduğu bir günde, çok da kolay basılır.
belki, bu, önceden planlanmış bir baskındı ve elektrik kesintisi bile bu baskının bir parçasıydı.
"turnikeler, dedektörler varken silahları nasıl soktular?" sorusunun cevabı da işte burada:
elektrikler kesildiğinde güvenlik kameraları, turnikeler ve dedektörler devre dışı olduğu an, bir anlık boşukta girmiş olabilirler.
jenaratörler devreye girip dedektörler, güvenlik kameraları çalışıncaya kadarki o boşlukta da ne olduysa olmuştur.
bu da böyle bir komplo teorisi.