AD «adınız nedir?» Kişileri birbirinden ayırmağa yarayan sözcükler. bir kimseyi ya da bir şeyi belirtmeye yarayan sözcük. Dilbilgisi bakımından nesneleri belirten adlara cins ad, kişileri ve dünyada tek olan nesneleri belirten adlara özel ad denir. Herkesin bir aile adı (yani soyadı), bir de doğduğu zaman ana-babanın verdiği bir veya birkaç özadı vardır.
Adlar ve soyadları
Eki 05, 2011 No Comments by admin
AD «adınız nedir?» Kişileri birbirinden ayırmağa yarayan sözcükler. bir kimseyi ya da bir şeyi belirtmeye yarayan sözcük. Dilbilgisi bakımından nesneleri belirten adlara cins ad, kişileri ve dünyada tek olan nesneleri belirten adlara özel ad denir. Herkesin bir aile adı (yani soyadı), bir de doğduğu zaman ana-babanın verdiği bir veya birkaç özadı vardır.
Eskiden, tarihte ad bırakmış ve toplumları etkilemiş önemli kişilerin çoğunun tek adı vardı: ibrahim (peygamber); Eflatun (filozof); Attilâ (hükümdar); Nedim (şair) gibi. Romada her yurttaşın üç adı vardı: biri özadı, öbürü soyadı, üçüncüsü de lakabı; en çok bu lakap kullanılırdı.
Sözgelimi ünlü *Ciceronun adı Marcus Tulliusdu ve lakabı olan Cicero «nohut» demekti. Bizde, lakaplar eskiden genellikle kişilerin doğum yerine göre söylenirdi (Karahsari: Karahisarda doğmuş gibi).
Kuşaktan kuşağa geçen soyadı babadan oğula kalır. Kız çocuklar ancak evleninceye kadar baba soyadını kullanır, evlenince kocalarının soyadını alır. Eskiden, soyadı kullanmak zorunluğu yoktu. Aile adı, oğul anla-mına gelen «zade» sözcüğüyle birlikte söylenirdi: Karaosmanzade Yakup Kadri gibi. 1935te Soyadı Kanunu çıktı, bu kanunla «zadelik» kaldırıldı. Soyadı ve özaddan başka, bizde bir de göbek adı vardır. Genellikle bebek doğunca, göbeğini kesen ebe tarafından konulan bu ad ilk islâm büyüklerinden alınır: Osman, Haşan, Ayşe, Fatma, Havva v.b.
Her ülkede, ad vermeyle ilgili bazı halk töreleri vardır. Eski Türkler bebeğe önce geçici bir ad korlardı ve asıl adını, büyüyüp bir yiğitlik yaptığı gün kararlaştırırlardı. Anadoluda, üst üste kız doğuran bir kadın, hamileyken karnındaki çocuğa Yeter, Döndü, Döne gibi adlar koyunca çocuğun erkeğe döneceğine inanırdı. Durdu, Dursun, Dural, Yaşar, Ölmezbey gibi adlar kendinden evvelki kardeşleri ölen çocuklara konurdu. Satı gibi kız, Satılmış gibi erkek adları ise, çocuğu olmayan ailelerin doğmadan, bir evliyaya adadıkları veya sattıkları çocukların adıydı. Ad koyma konusunda bütün ülkelerde töre aynı değildir. Rusyada öz- adı baba adı izler ve bu da erkeklerde -viç ile, kadınlarda -vna ile tamamlanır: böylece, Lev Nikolayeviç Tolstoy, Nikola Tolstoyun oğlu Lev anlamına gelir. Ispanyollar ise çoğunlukla, ana adını da baba adına eklerler: yazar José Ortega y Gasset (baba Ortega, ana Gasset) gibi. Pek çok irlanda adı, Mac (oğlu) veya O (toru¬nu) ile başlar. Araplar ise, adlarına, baba veya oğullarının adım eklerler: Muhammet bin Abdullah (Abdullahın oğlu), Ebu Talib (Talibin babası) gibi.
Masa, kalem, dağ, deniz, vb. birer cins addır. Buna karşılık Ali, Mehmet, Özer ya da Uludağ, Karadeniz, Ankara, vb. kişi ve yer adları özel addır. Kişilerin bir öz adı, bir de ailesini belirten soyadı vardır. Eskiden Türkiyede soyadı
kullanmak zorunluğu yoktu. 1935′te Soyadı Kanunu çıktı ve herkes kendine bir soyadı aldı. Soyadı ve öz addan başka bazılarınca bir de göbek adı kullanılır. Bu ad çoğunlukla ilk islam büyüklerinden alınır: Ömer, Hasan, Fatma, vb.
Adlar arasında bir de takma ad ve lakap yer alır. Takma ad kişinin sonradan kendine seçtiği addır. Bunu genellikle ozan ve yazarlar kullanır. Örneğin ünlü yazarlardan Aziz Nesinin, gerçek adı Mehmet Nusret, ünlü ozan Fuzulinin asıl adı Mehmettir. Lakap ise kişilere çevresinin taktığı sıfatımsı addır: Mikro Mustafa, Kara Ali, Çolak Molla gibi.