Televizyonlarda hep gulec yuzuyle gorduk onu. Ama hayat hikayesi o kadar da neseli degilmis okudum gecenlerde. Oglunu kaybetmis. Belki de ondan cocuklara bu kadar yakindi. Kuzucuklariydik biz onun. Nur icinde yatsin.
babasının ölümünden sonra çok yoksulluk çektiklerini, komşulardan ekmek istemekten utandıgı için köfte yapacağım bahaesiyle bayat ekmek istediğini anlatmıs anılarında,nur içinde yat hafize ana.
nasıl o kadar güzel gülebiliyordun sen hafize ana.
Bugün 85. Doğumgünü olan, güzel Gülüşlü, herkesin Adile teyzesi merhum sanatçı.
Anılarında paylastığı kadarıyla tiyatroya başladığı ilk günlerde boyunun kısa ve bacaklarının çarpık olduğu gerekçesiyle dönemin sanatçısı şevkiye may tarafından başarısız olacağı iddia edilmiş ve tiyatroyu bırakması tavsiye edilmiştir. Ama gel gör ki şevkiye may'ı hatırlayan sınırlı sayıda insan varken Adile teyze bir döneme damga vurmuş ve hafızalarımıza kazınmıştır.
Çok genç yaşta kaybettiği oğlu ahmet'in ölüm haberini aldıktan sonra izmir'de sahneye çıkıp oyununu oynamış ve akabinde ağlaya ağlaya istanbul'a; oğlunun cenazesine gitmiştir. Bu sebepledir ki uykudan önce programında çocuk isimleri saydığı o meşhur masallarında ilk olarak hep ahmet ismini zikretmiştir. Ayrıca oğlunu 16 haziran'da kaybettiğinden Dolayı bir daha asla doğumgünü kutlamamıştır.
Fiziki olarak kendini asla beğenmemiş ve durumu bir röportajında şöyle açıklamıştır: " son zamanlarda denize giremez oldum. Dehşetli utanıyorum. Giydiklerimi yakıştırmam kendime. Biri güzel olmuşsun dese, bu kez alay edildiğini sanıp yalnız kalınca ağlarım. Biliyorum bunların hepsi kompleks. Ama bir türlü önüne geçemiyorum. Yüreğimin içindeki aşağılık duygusunu bir türlü yenemiyorum."
1987 yılında rahatsızlanır ve bağırsak kanseri teşhisi konur. Tedavi süresince yanında hep sezen aksu vardır. 11 aralık günü, 57 yaşında hayata veda eder.
Ahmet ilkokul 2. sınıfa geldiğinde rahatsızlandı. Kalbinin doğuştan delik olduğu ortaya çıktı. Uzun yıllar okula gidemedi. ilkokul bitirme sınavlarını dışarıdan verdi. Ortaokul bitirme sınavlarına hazırlandığı dönemde kalp ameliyatına girdi. 1966 yılının 16 Haziran günü yapılan operasyon çok başarılı geçti derken, Ahmet fenalaşarak komaya girdi. Bir daha da uyanamadı.
Adile Naşit o gün, Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosuyla izmirde turnedeydi. Bu haberi aldıktan sonra bağrına taş basıp sahneye çıktı. Salondaki izleyicileri kahkahayla güldürürken, kendisinin içi cayır cayır yanıyordu. Üstelik oğlunu kaybettiği gün, kendisinin doğum günüydü
sefalet içinde yaşamış adile anamız. karşı komşusundan köfte için bayat ekmek istemeye gidermiş. halbuki o ekmeği köfte yapmak için değil yemek için istermiş.
şimdilerde görüyorum ki en kıytırık dizi oyuncuları en lüks şekilde yaşarken 60'ların 70'lerin tiyatrocuları ne acınası hallerde yetişmiş de sinemamıza katkıları olmuş. üstelik adile anamızın evladını kaybetmesi de cabası.