adem: havva ne yapalım biliyon mu. korunarak ilişkiye girelim .mına koyim türetmiyelim insan oğlunu.
havva: aşkitom saçmalamaa.
adem: aşkitom mu? tamam lan bi düzine çocuk yapalım bi senle çekilmez bu dünya.
+bu çocuğu istemiyorum adem, bu kirli dünyaya çocuk getirmek istemiyorum. Hem işlerin de kesat son girdiğin dinozor ihalesini de kaybettin, tek girdiğin ihaleyi nasıl kaybedersin anlamıyorum.
-olmaz öyle şey o çocuk doğacak, hamallık yapar yine bakarım ben çocuğuma.
A : beni seviyor musun?
H : seviyorum.
A : hiç belli etmiyorsun ama...
H : yahu her an belli etmeme ne gerek var.
A : başka biri var değil mi?
H : ne diyorsun sen ya ? yok kimse.
A : yemin et... yemin et.
H : adem bak sinirleniyorum ama ha.
A : yemin edemiyorsun işte...kim bu havva? daha mı uzun boylu? adamın süper marketi mi var?
H : adem bi sussana allah aşkına ya.
( not :leyla ile mecnun dizisinden esinlenmiştir.)
adem: adem ile havva'ya değil de birer maymun türevi olduğuna inanan tipleri düşünebiliyor musun?
havva: evet. 19. yy masalları... la fontaine masallarından daha çok ilgi çekiyor günümüzde...
adem: pardon, isim neydi sizin?
havva: havva.
adem: benim de adem.
havva: ne tesadüf!
-(Havva): öf dedi. dünya da günden güne daraliyor. ilkin bir genisti ki, korktum, kostum ileri, uzakta sagli sollu duvarlari görür görmez dünyalar benim oldu. ama bu uzun duvarlar da bir çabuk birbirlerine dogru ilerliyor ki, en son odadayim iste; orada, kösede de kapan duruyor, gide gide kisilacagim kapana.
-(Adem) : sen de öyleyse yönünü degistir, dedi ve havva'yı yedi.