Tanrı suça teşvikle suçlanabilirdi, çünkü ağacın nerede olduğunu adem ile havva'ya o göstermişti. bu konuda hiçbir şey söylememiş olsaydı, bu dünyada insanlar kuşaklar boyu mutluluk içinde yaşayacaklar, yasak meyveye el uzatmak kimsenin aklına gelmeyecekti, benzer ağaçlarla dolu bir ormanda bulunduğunda kimse onun özel değerini bilmeyecekti. (bkz: veronika ölmek istiyor)
kendileri şeytana kanacak kadar saftırlar. allahın gücünü bildikleri halde şeytanın sonsuz yaşam diye tanıttığı, allahın yasakladığı elmayı yiyen canlıdırlar. zaten en çok bu kısma takılıyorum. allah, havva ve ademe yanlış yapmazlarsa ise sonsuz yaşamı bahşedecektir. ee bre, niye yersiniz o elmayı?
Temelini erkeğin doğayla olan savaşı gerçeğinden alan mit.
Erkek akıl her zaman doğadan korkagelmiştir; çünkü doğa ölüm demektir. Erkek doğaya kafa tuttuğu, ondan üstün olduğunu ispatladığı sürece hayatta kalabileceğini ve ölümsüzlüğe ulaşabileceğini düşünür. Doğanın toplumdaki izdüşümü kadındır; çünkü gerçek yaratıcı ve yok edici kadındır. Aslında tanrı kadındır. Kadın içinde yeni bir insan yaratır, ya da istemezse öldürür onu. Doğayla ilgili tapınılanlar hep kadın tanrıçalardır ve iri kalçalı ve iri memelidirler. Doğayı, bereketi, doğuşu, tarımı ve üretimin gücünü temsil ederler.
Tarım toplumunun oluşumuyla birlikte erkek mülkiyeti ortaya çıkardı. Mülkiyet miras demektir ve üremeyi, dolayısıyla kadın cinselliğini baskı altına almayı gerektirir. Kadın cinselliğinin baskı altına alınmasıyla birlikte, kadın ehlileştirildi, evcilleştirildi. Eve tıkıldı. Erkek, kadın üstünde bir iktidar, kontrol mekanizması kurmaya çalışır her zaman; bu onu evcilleştirmek içindir. Bunu yapamazsa sahip olduklarını kaybedeceğini düşünür, aynı zamanda kadın da onun için mülkiyetin ta kendisidir çünkü. O bir araçtır, onun sayesinde "soy"unu devam ettirebilir.
Erkeğin gözünden:
Kadın --> doğa --> ölüm --> ölüm korkusu ve misojini
Kadın --> Cinsellik --> Üreme --> Mülkiyet ve Miras
Erkek doğaya karşı savaş verdi her zaman. Bütün icatlar hep doğaya kafa tutar: Uçak, gemi, ateşli silahlar, otomobil, elektronik...Bunların hiçbiri olmasaydı insanlık yok mu olacaktı? Yoo...
işin en can alıcı kısmı ise şudur: Erkek hiçbir zaman bir kadının içinden çıktığı gerçeğini gururuna yediremez! Bu yüzden bu miti uydurmuştur! Bu da şunu demek için: " Bizi siz doğuruyorsunuz ama, sizi de biz yarattık." işin acı tarafı gerçekte bütün erkekler bunun bir saçmalık olduğunu bilir, içgüdüsel olarak. Çünkü içinde canlı büyüten bir canlı nasıl olur da doğurduğu canlıdan yaratılmış olabilir???...
en zoru ve en önemlisi kadınları bu yalana inandırabilmektir. Erkek böyle bir yalanı, bireysel olarak kimseye inandıramaz. kitleleri hipnotize edebilmek için bunu örgütlü ve kurumsal olarak gerçekleştirmek zorunda olduğunu bilir.
Kadınların bu yalana inanmasını ve içselleştirmesini sağlamak için bu mit dinsel inançların içine bir güzel yedirilir ve böylece kurumsallaştırılarak kadınlara doğuştan eksik oldukları düşüncesi bilinçdışına işlenir.
Kadının, gözlerini açmasıyla birlikte büyüdüğü ailesi ona bu düşüncenin tohumlarını eker ve koskoca bir yalan yüzyıllarca kendini yeniden üretmeye devam eder.
ilk aşk hikayesi'nin kahramanları. cennet'ten kovulup dünya'ya düşmek attan inip eşeğe binmek gibi gelmiştir herhalde.
hz adem tüm zürriyeti için ağlamış ve tövbe etmiştir.
yasak meyveyi yemiş ilk insanlar, kendi soylarının lanetlenmesine vesile olmuşlardır.
meyvenin içinde şeytan'a ait duygular vardır, aslında elma şeytanın cennet bahçesindeki işaretidir, kendi imzasıdır. ve içinde kibir, açgözlülük, öfke, kıskançlık, tembellik, şehvet, oburluk.
yılana kanıp havva bu elmayı yiyince bazı şeylerin farkına vardır ve adem'i de ikna eder bu elmayı yemekte, sonrasında birbirlerini kıskanmaya başlarlar, kibirleri aralarını bozar, nasılsa cennet bahçesi her şeyi kendilerine sağladığı için hak etmeye çalışmazlar, ve sürekli daha fazlasını isterler. sonunda şeytan gibi bir sonla karşılaşırlar.
havva, kendisi uyarılmasına rağmen yasağı çiğneyip elmayı yediği ve şeytan'ın hislerne ve duygularına sahip olduğu için cennetten atılır, sadece atılmakla kalmaz cezalandırılır, cezası kendi soyunu devam ettirirken büyük acılar çekecek olmasıdır, o acıları çeksin ki kendi evladına karşı da bu hisleri beslemesin diyedir.
adem, havva'ya uyup yasak elmadan yediği için cennet bahçesinden atılır, cezası kendi yaşamını devam ettirebilmek ve soyunu iyi yaşatabilmek için ağır çalışmaktır, havva'yı korumakla yükümlüdür.
toprak tarafından da lanetlendiği için toprak istediği besini o'na hemen vermez önce ekmesi ve hak etmesi gerekir.
yılan; şeytan'a yandaş olup adem ve havva'yı yoldan çıkardığı için cennet bahçesinden atılmıştır, cezası ömrü boyunca toprakta karnı üzerinde sürünmektir, elleri yoktur ve çatal dili yüzünden konuşamaz ki hiçbir canlıyı yoldan çıkaramasın. insanoğlu ile düşman bellenmiştir, insanlar yılan gördüğü yerde kafasını ezeceklerdir.
ne bir ağaç vardı ne de uzanan bir el yasak denen elmaya. ne zehir vardı elmada ne de elma vardı aslında!
elmaydı değil mi arkadaşlar adem babamızın almış olduğu yasaklı meyve *
yasak meyveyi yemiş ilk insanlar, kendi soylarının lanetlenmesine vesile olmuşlardır.
meyvenin içinde şeytan'a ait duygular vardır, aslında elma şeytanın cennet bahçesindeki işaretidir, kendi imzasıdır. ve içinde kibir, açgözlülük, öfke, kıskançlık, tembellik, şehvet, oburluk.
yılana kanıp havva bu elmayı yiyince bazı şeylerin farkına vardır ve adem'i de ikna eder bu elmayı yemekte, sonrasında birbirlerini kıskanmaya başlarlar, kibirleri aralarını bozar, nasılsa cennet bahçesi her şeyi kendilerine sağladığı için hak etmeye çalışmazlar, ve sürekli daha fazlasını isterler. sonunda şeytan gibi bir sonla karşılaşırlar.
havva, kendisi uyarılmasına rağmen yasağı çiğneyip elmayı yediği ve şeytan'ın hislerne ve duygularına sahip olduğu için cennetten atılır, sadece atılmakla kalmaz cezalandırılır, cezası kendi soyunu devam ettirirken büyük acılar çekecek olmasıdır, o acıları çeksin ki kendi evladına karşı da bu hisleri beslemesin diyedir.
adem, havva'ya uyup yasak elmadan yediği için cennet bahçesinden atılır, cezası kendi yaşamını devam ettirebilmek ve soyunu iyi yaşatabilmek için ağır çalışmaktır, havva'yı korumakla yükümlüdür.
toprak tarafından da lanetlendiği için toprak istediği besini o'na hemen vermez önce ekmesi ve hak etmesi gerekir.
yılan; şeytan'a yandaş olup adem ve havva'yı yoldan çıkardığı için cennet bahçesinden atılmıştır, cezası ömrü boyunca toprakta karnı üzerinde sürünmektir, elleri yoktur ve çatal dili yüzünden konuşamaz ki hiçbir canlıyı yoldan çıkaramasın. insanoğlu ile düşman bellenmiştir, insanlar yılan gördüğü yerde kafasını ezeceklerdir.
ilk karı-koca.
ilk aşk-ı memnu.(yasak aşk)
ilk yaprak dökümü. (hani ayrı düşüyolar ya)
ilk kurtlar vadisi.(adem suç işliyor ya hani allah tan kaçıyor falan. tabi o zamanlar polis yok galiba sanırım)
ilk insanlar.
ayrıca hava atmak gibi olmasın benim büyük büyük babaannem ile büyük büyük dedeö olur kendileri. (göğüs kabart fucking)
- aa onlar benimde ninemle dedem.
- benimde
- benimde
- aa benimde...
buradan çıkarılacak sonuç: hepimiz kardeşiz ve hepimiz dizi izliyoruz.
8ekiz diye birilerinin güzel şarkısı. animasyon klibi de hoştur.
bir elmayla başladı hayat
ve doğru cevaplar
hep yanlış binlerce soru
şeytana uyan bu tanrının kulu
topraktan doğmuştur ilk insanoğlu
yasak bir aşktı bu
dünyada başladı
şu fani dünyada toprakla kapandı
yıllar sonra gördüğü bu ten, bu koku
cennetin bahçesinden kopan bi korku
topraktaki kutsal suyla aşk doğdu
yaşam ağacı başlattı bu aşk oyununu
hiç doğmayan bir aşk dünyada başladı
hiç ölmeyen bir aşk kalplere ulaştı...