adem ile havva nın çocukları ve ensest ilişki

    8.
  1. günah islamda dogmatik bir kavram değildir. yani hiçbir şey özünde günah değildir. domuz eti yemek haramdır ama açlıkten ölme tehlikesi varsa helal olur. cinsellik nikah akdi olmayan birisiyle zina , sadece bir sözden ibaret olan nikahla helaldir. hz.adem ve hz.havva'nın çocuklarının bir populasyon oluşana kadar evlenmeleri helalken kardeşle evlilik zorunluluğu kalmayan bir populasyonda harama dönüşmesi de anlaşılır bir şeydir.
    10 ...
  2. 7.
  3. ilk homo sapiens sapiens türü 2 kişi değil, bir koloni olduğu için zaten geçersiz bir önermedir.

    edit: lan eksi veren yavşaklar, açın iki tane bilim kitabı okuyun.
    12 ...
  4. 4.
  5. 9.
  6. Adem ile havvanın her seferinde ikiz çocukları olmuştur ve her seferinde ikiz çocuklar birbirleriyle değil onlardan küçük kardeşleri yada büyükleriyle evlendirilerek insanoğlunun Ademoğlundan geldiği kanıtı ile açıklanabilecek durum.
    3 ...
  7. 31.
  8. Adem ile Havva mitolojik karakterlerdir. Zaten cennetten kovulmaları yasak elma vb gibi konular da pek mantıklı gelmemektedir. ilk insan diye birşey yoktur.
    3 ...
  9. 22.
  10. insanlar Hz. Âdem’le Hz. Havva’dan doğarak çoğalmışlardır. Havva anamız hep ikiz doğum yapıyordu. Bunlardan birisi erkek, diğeri de kızdı. Hz. Âdem, aynı anda doğan ikizleri, bir önce veya bir sonra doğan ikizlerle evlendiriyordu. Habil’le beraber doğan kız çırkın, Kabil’le birlikte doğan kız ise güzeldi. Bu durumda Hz. Âdem, Habil’in, Kabil’le beraber doğan kızla, Kabil’in de Habil’le beraber doğan kızla evlenmesini istedi. Fakat Kabil buna razı olmadı, kendisiyle doğan güzel kızı Habil’e vermek istemeyerek kendisi almak istedi.

    Hz. Âdem buna müsaade etmedi ve meseleyi Allah’a havale etti. Cenab-ı Haktan gelen emir üzerine her ikisinin de Allah’a birer kurban takdim etmelerini, hangisinin kurbanı kabul edilirse Kabil’in bacısının ona ait olacağını söyledi. Bunun üzerine Kabil bir demet buğday, Habil de bir koyunu kurban olarak takdim etti. Gökten inen bir ateş Habil’in kurbanını aldı, Kabil’inki olduğu yerde kaldı. Bu durumda Habil haklı çıkmış ve kızı almaya hak kazanmıştı Fakat Kabil iyice çileden çıkmıştı. Bu hâdise Kur’ân’da şöyle anlatılır:

    “Onlara Âdem’in iki oğluna dair haberi hak ile oku. Onlar birer kurban takdim ettiklerinde, birisinin kurbanı kabul olunmuş, diğeri kabul olunmamıştı. Kurbanı kabul olunmayan diğerine, ‘Ben seni öldüreceğim’ dedi. O da, ‘Allah ancak takva sahiplerinin kurbanını kabul eder’ diye cevap verdi.

    “Habil şöyle devam etti: ‘Eğer sen öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi kaldıracak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. Dilerim ki, sen benim günahımı yüklenesin de, Cehennem ateşinin ehlinden olasın. Bu da zalimlerin cezasıdır.

    “Sonra nefsi, kardeşini öldürmeyi ona kolay ve hoş gösterdi; o da kardeşini öldürüp hüsrana uğrayanlardan oldu. Sonra Allah, kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstermek için, ona, yeri eşeleyen bir kargayı gönderdi. Kabil, ‘Yazıklar olsun bana!’ dedi. ‘Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtemedim!’ Artık o yaptığına pişmanlık duyanlardan olmuştu.” (Mâide Sûresi, 27-31)

    Hz. Âdem’in çocuklarının birbirleriyle evlenmelerinin dindeki yerine gelince; Hz. Âdem’den Peygamber Efendimize gelinceye kadar bütün peygamberler hak dini tebliğ etmişlerdir. Dinin temeli olan îman esasları hep aynı kalmıştır. Fakat şeriat dediğimiz, ibadet ve dünyaya ait işlerde Hz. Âdem’den Peygamberimize kadar her devrin icaplarına, insanların ihtiyaçlarına göre bazı hükümler değişerek gelmiştir. Cenab-ı Hak her devrin insanının yaşayışını ve menfaatini gözeterek her ümmete ayrı bir şeriat göndermiştir. Mâide Sûresinin 48. âyetinde bu hususta, “Sizin her biriniz için Biz bir şeriat ve açık bir yol tayin ettik” buyurulur.

    Bediüzzaman da bu meseleyi şöyle izah eder: “Asırlara göre şeriatlar değişir. Belki bir asırda kavimlere göre ayrı ayrı şeriatlar, peygamberler gelebilir ve gelmiştir. Hâtemü’l-Enbiya’dan (a.s.m.) sonra şeriat-ı kübrası (büyük şeriatı) her asırda, her kavme kâfi geldiğinden muhtelif şeriatlara ihtiyaç kalmamıştır.” (Nursi, Sözler, s. 454)

    Meselâ, Yahudiler ancak havralarda, sinagoglarda, Hıristiyanlar sadece kiliselerde ibadet edebilirlerken, biz Müslümanlar her yerde namaz kılabiliyoruz. Yine sığır ve koyun gibi hayvanların iç yağları Hz. Musa’nın şeriatında haramken, bizim dinimizde helâldir.

    Hz. Âdem ise ilk insan ve ilk peygamberdir. Allah ona da bir din ve bir şeriat göndermiş ve öğretmişti. O da Allah’ın kendisine gösterdiği şekilde hareket ediyordu. Cenab-ı Hak, Hz. Âdem’in çocuklarının birbirleriyle evlenmesini de bir zaruretten dolayı helâl kılmıştı. Çünkü insan neslinin artması gerekiyordu. Başka insan da olmadığına göre, bir zaruret olarak kardeşlerin birbirleriyle evlenmesi gerekiyordu. Bu âdet bir süre devam etti, fakat insanlar çoğalınca böyle bir evliliğe ihtiyaç ve zaruret kalmadı ve bu tatbikat da kalkmış oldu.

    Allah, nasıl ki Hz Adem'in eğe kemiğinden Hz Havva'yı O'na eş olarak yarattıysa, değişik seferde doğan bu kardeşleri de birbirine yabancı suretinde yaratabilir. Daha sonra ise insan nesli çoğaldı ve Allah bundan sonra farklı ikizlerden de olsa kardeş evlenmesini yasakladı

    Bunun helal olması ise temelde Allah'ın emriyle alakalıdır Çünkü bir işin kötü olması Allah'ın yasaklamasından dolayı, iyi olması da emretmesinden yada serbest bırakmasından dolayıdır Yani Allah emreder güzel olur, Allah yasak eder kötü olu
    3 ...
  11. 24.
  12. Ademoğulları bir kavim olarak yaratılmıştır. Allah kendi koyduğu yasayı çiğnemez.
    3 ...
  13. 5.
  14. adem ile havva'nın ilk insan olduğu islam açısından kesin hüküm değildir, bu tez de hükümsüzdür.
    4 ...
  15. 15.
  16. 2.
  17. insanlar hz. âdem’le hz. havva’dan doğarak çoğalmışlardır. havva anamız hep ikiz doğum yapıyordu. bunlardan birisi erkek, diğeri de kızdı. hz. âdem, aynı anda doğan ikizleri, bir önce veya bir sonra doğan ikizlerle evlendiriyordu. "
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük