ufkumu açan akra fm'de çıkan çok bilgili ve yararlı pedagog. Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi isimli kitabını da şiddetle tavsiye ediyorum. birçok konuyla ilgili önyargılarınızı kıracaktır.
katıldığım bir seminer sonrasında, yaşlıca bir amca yanıma geldi.
68 yaşında öğretmen emeklisiyim. en küçük oğlum 45 yaşında. beni buraya davet ettiğinde, ona "ben yaşlı başlı bir adamım, çocuk eğitimi ile bundan sonra ne eşim olur. bırak evde kalayım."dedim. o ısrar etti: "çocukların yok ama çocukluğun var, inat etme gel hadi!"bu söz bana dokundu. hiç düşünmemiştim benim çocukluğum da mı vardı diye şimdi senin programını dinleyince içime bir şey battı. kendimi düşündüm baktım ben hiç
sonra boğazında bir şey düğümlendi, konuşamadı sanki elinin tersi ile bir şey iter gibi yapıp sırtını döndü gitti.
içim acıdı
ardından bakakaldım kamburu çıkmış, sırtında koca bir çocukluğun öyküsünü taşır gibi kalabalığın arasına karıştı gitti
sonra 6 yaşındaki kızlarının sorunları için bir aile geldi yanıma.
anne çok dertli: hocam, kızımızla başımız dertte. okuluna bir türlü uyum sağlayamadı. öğretmeni bir taraftan her gün mesaj gönderiyor, "kızınız bugün de ödevini yapmadı" diyor. kızım inat ediyor, "hayır yapmayacağım" odasını bir görseniz, darmadağın bana karşı geliyor, babasına karşı geliyor bir alışveriş merkezine gitsek, yanımızda durmuyor, sağa sola kaçıyor artık bu durum eşimle çatışmalara dönüşmeye başladı
kızınızla çatışmalarınız eşinizle neden probleme dönüşüyor ki? diye sordum.
-hocam, ben ödevini yapsın diye zorluyorum, eşim "bırak, yapmazsa yapmasın, o daha çocuk."diyor ben "odanı topla" diye baskı yapıyorum, eşim "çocuğa baskı yapma yeter ki, bırak ben toplayayım." diye yüz veriyor
döndüm, beyefendiye baktım
kadıncağıza sordum: siz nasıl çocuktunuz?
-hocam, biz çocukluğumuzu mu yaşadık sanki benim rahmetli annem, çok titizdi biraz sert bir kadındı, ben daha küçük yaşta ütü yapmayı biliyordum. bizimkisi ütülenmiş kıyafetlerini dolaba koymasını bile bilmiyor
ne acı bir tablo kızının çocuksu duygularını yaşamasına fırsat vermeyen ve onun bir an önce yetişkin olması için ha bire çekiştiren bir anne
başka bir zaman, 16 yaşındaki oğlunun sinirli haline yardım almak için bir aile geldi yanıma
uzun uzun konuştuk, dertleştik
baba, hocam, çok çabuk büyüdü ne zaman büyüdü fark edemedik iş, güç, telaş derken bu yaşa geldi hatamızı biliyoruz ihmal ettik küçükken etrafımızda gezinip dururdu, bir şeyler anlatmak için ha bire çabalardı oyun oynamak isterdi, geçiştirirdim, sıkılırdım şimdi o bizden sıkılıyor oğlumu yeniden istiyorum. diye kirpiklerini sildi
içim acıdı, ama ülkemizdeki ebeveynlik manzarası bu
çocukluk öyküleri hiç yazılmadan yetişkinlik yıllarını yaşama telaşına düşüyoruz, üzgünüm
ne de az tanıklarımız var çocukluklarımızın, çocuksu duygularımızın
bir anne babadır halbuki çocuğunun en yakın tanığı ama hızlı geçen yılların pişmanlıkları ile dolu ebeveynlik hatıraları
bir ebeveyn çocuğuna ödev yaptırabildiği kadar değil, onun duygularına tanıklık yapabildiği kadar ebeveyndir yaşanmamış çocukluk yıllarıdır ebeveyni duyarsızlaştıran ve kendi çocuğuna da çocukluk yıllarını yaşatmayan gerçek
iyi ebeveyn çocuğuna yaptırım uygulayabilen değil, onun çocukluk yıllarını yaşarken tanık olan ebeveyndir.
bırakın çocukları, çocukça yaşasınlar, ileride zaten hayat onlara yetişkin hüznünü tattıracak, aceleniz ne?
"Aslında hiçbir şey bilmiyormuşum" dedirten insanlardandır kendisi. onu dinlerken zaman su misali akıp gidiyor hüznüme hüzün katıyor belki ama huzur veren ses tonuyla uykuya dalmak bazı boşlukları doldurmasa da iyi geliyor bana