hayalet orkidelerin öğütülmüş, toz halleri le kafa bulan kızılderililerden öğrendiği sırların bir kısmını anlattığı yazar hatun kişi, ilk fırsatta kaçıp entelektüel bataklığından, orkide bataklığına sığınır, laroche ile..
izlediğimiz film charlie nin, izlediğimiz filmi yazış öyküsüdür..
ilginç olan o alter ego denilen şeyi bir ikiz kardeş olarak kullanmasıdır..
kendisini lime lime ederken, hızla ve zorlanmadan başaran diğerini izler epeyce..
bir romanın film senaryosuna uyarlanma sürecini oldukça mizahi bir dille anlatan, orkide takıntılı ilginç bir amerikan filmi. başrollerden birinde olan nicholas cage filmde ikiz senarist kardeşlerin ikisini birden oynamaktadır.
abi simdi charlie kaufman gercek bir senarist, hani canli kanli. orkitler hakkinda bir orkit hirgizi isimli bir kitaptan uyarlama bir senaryo yazmak istiyor, ama yazamiyor, daha sonra da yazamamasinin hikayesini muthis seksi bir sekilde ortaya koyuyor.
abi hani filmde ben seks, uyusturucu, silah, araba kovalamacali filmler istemiyorum diyor ya karakter olan charlie kaufman, sonra hayati tam bunlarin icinde hareket etmeye basliyor ya. allahim, bu nasil bir mesaj, sana geliyorum yarebbim.
writer's block konulu 2002 yapımı film. nicholas cage öyle süper oynamış ki ikiz olayını; karakterleri kaybettiğinizde birkaç saniye içinde hangisi hangisi çok net anlayabiliyorsunuz. genelde fiziksel ayrıt edici küçük detaylar kullanılır ama nicholas başgan hiç ihtiyaç bırakmamış onlara.
senaryo'nun ilk kısmıyla ikinci kısmı arasındaki fark bariz olduğundan farklı tepkiler var. kimisi ilk yarıyı çok bayıcı bulurken kimisi ikinci yarının bozduğunu düşünür. şahsen ben iki kısımdan da ayrı ayrı çok tat aldım. barton fink'den sonra bu türde yapılmış az sayıdaki iyi filmden biri bence. senarist charlie kaufman'ın senaryoyu yazarken yardım aldığı hayali ikiz kardeşi donald kaufman da oscara charlie ile beraber aday olarak, oscara aday olan ilk hayali karakter olmuş. yalnız filmdeki ikiz karakter gerçek. hayali değil. bir şizofren geyiği yok ortada. milletin kafasını karıştırmayalım.
dressed to kill'e hoş bir selam yollanmış ayrıca güzel olmuş.
başlar başlamaz sizi içine çeken kaliteli bir film. nicholas cage'in oyunculuğu ,film seçimleri vs genelde eleştirilebilir belki ama bu filmde değil. senaryo içinde orkide temalı bir senaryo arayışındaki bir senarist. * ikizlerin tamamen zıt olmaları ve filmin sonunda tek kalanın daha bir "bütün" karakter oluvermesi iyiydi. filmin başında "ikizi yok aslında , adam şizofrenmiş" klişesi sanabilirsiniz ama öyle değil . hatta ;
Charlie Kaufman'ın filmlerini seven biri olarak bu filmi pek başarılı bulmadım.Öncelikle filmin ne anlatmak istediğini tam olarak belli değil gibi filmin amacının da ne olduğu pek belli değil filmin konusu Charlie Kaufman'ın bir kitabı filme senaryolaştırmaya çalışırken ki zorlukları açıkçası Charlie Kaufman bu filmle ne anlatmak istemiş bence belli değil.Charlie Kaufman'ın izlediğim filmlerinde başrol karakterler genellikle aynı (Confessions of a Dangerous Mind filmi hariç) bu filmde olduğu gibi "utangaç,çekimser ve yalnız" adam sanki her filminin başrolünde kendini kullanıyor bu filmde ismini de vermiş karaktere zaten.Film ağır bir film ama Charlie Kaufman'ın filmlerini sevenler zaten alışıktır bu ağır tempolara fakat filmde duygu eksikliği de var ne biliyim ben Sil Baştan veya Synecdoche, New York'u izlerken duygulanmış etkilenmiştim ama bu film beni ne heyecanlandırdı ne duygulandırdı çok donuk bir şekilde izledim ayrıca izlerken filmin hikayesi de beni pek içine almadı.Sürükleyici değil,dram mı desem beni duygulandırmadı etkilemedi ama her Charlie Kaufman filmi gibi farklı ve ilginç bir film biraz karışık tabiki ayrıca yine hayata dair bazı tespitler gayet güzel.Filmin en zayıf yönlerinden biri de sadece sonundaki müzik hariç hiç güzel bir müzik olmayışı bu yüzden de film biraz ruhsuz kalmış olabilir.Son olarak ben filmi pek beğenmedim farklı fakat ruhsuz bir film Charlie Kaufman sevenlere tavsiye edebilirim zaten herkese hitap eden de bir film değil.
spike jonze'nin gözüyle charlie kaufman'ın kendi kaleminden yine kaufman'ın gazeteci susan orlean'ın bitki toplayıcısı ve üreticisi john laroche'la yaptığı ropörtajlar sonucu yazdığı the orchid thief kitabını senaryoya uyarlarken yaşadığı delirme halini izlediğimiz film. yaşanan darlanmalarla beraber film garip başka bir realiteye açılıyor, tatlı ve biraz da ürkütücü yerlere bağlanıyor, en sonunda allahım sana geliyorum diyorsunuz.