coğunluğun deyimiyle sakarya, eski halini bilenlerin deyimiyle adapazarı hatta daha ketum olanların deyimiyle ada.
çok güzel bir şehirdir. tabi güzellik, orayla ilgili hatıranız ve insan ilişkilerinizle çok ilgilidir.
mesela sapanca dan gölün kıyısından tren geçmesi ve onu izlemek benim için paris, londra new york güzelliklerine değişilmez.
içine mavi naylon serilip dışarı hafifce sarkıtılmış sepetten alınan bir simidi yemek dünyanın en güzel yemeğini yemektir.
sabah çıktığınızda üşüyüp öğlen üzeri atletle gezesinizin gelmesi, güneşin cayır cayır yaktığı bir anda yol kenarından akan küçük derenin yanındaki söğüt gölgesine sığınmak ve ferahlamak resmen zevkin doruklarıdır.
hele ki bir de izmit- yanık arası çalışan thames minibüs e binmek. of off. gene yaşadığımşehirden soğudum.
Babamın memleketi, benim de oluyor galiba. Bana sıcak gelmişti , yakın Kafkasyadır.Merkezler kafkas milletleri dolu olsa da köyler nogay, kırımlı da barındırır. 1855 Osmanlı - Rus savaşı ve sonrasındaki 93 harbi ile, izmit Sancağına iskan edilen göçmenler aslında bu sehirdedir.
Çilli Beyaz memeleri, bahar gelmiş kafkas dağları gibi olan En güzel Çerkez kızlarının yaşadığı yer. çok acayip adamın aklını başından alan boşnak güzelleri de vardır az da olsa.
Içinden öyle biri çıkmış ki lahananin hayatına pamuk etkisi yapıyor. Ha bire sevgi zerk ediyor hayat damarlarından. Adapazarı, huzurlu omzun, mest edici kokunun, gece yarısı gulumsemenin ve güzel olan diğer herşeyin memleketi...
güzelim memleketimdir. şemsiyeli parkıyla , çark mesiresiyle , kent parkıyla , orman parkıyla eş dost gidilebilecek pek güzel yerlere sahiptir. insanları muhafazakar olabilir. ama her şey insanın kendi kalbinde beyninde biter. adapazarı kadına can erkeğe canandır sözlük.
adapazarılı bir arkadaşıma adapazarının en çok neyi meşhurdur diye sormuştum günün birinde. 17 ağustos gecesi öldüğü binlerce insanı ve geriye kalan yıkıntılarıyla meşhurdur dedi.
yani adapazarı ölen binlerce insanın acısıyla ve yıkıntılarıyla meşhur bir şehrimizdir.
öğrencilik hayatımın 2 senesini çürüttüğüm, her yolu deneyip yine de barınamadığım şehir. insanları çok gariptir, özellikle öğrenciyi potansiyel emük kaynağı olarak gören esnafları, ev sahipleri ile meşhurdur.
bilmediğiniz yeri sora sora bulamayacağınız bir yer. genelleme yapıyormuş gibi görünebilirim, aslında sadece sitem ediyorum.
esnafa, taksiciye, karşıdan gelen amcaya pek bilinmeyen bir yol sorarsanız hepsi sizi farklı istikametlere yönlendirir. sağa sola yürürsünüz sürekli. yolda yol sorduğum yirminci kişi, ben de yabancıyım burada ama sakın esnaflara filan sorma yol çok yürürsün beni te nereye yolladılar, demişti, ben de te nerelerden geliyordum. tabi bu şanslıysanız. şanslı diyorum çünkü yol sorduğunuz kişi suratınıza bakmadan hayır, cık, ı-ıh diye cevap da verebilir. insanlar manasız bakışlarla sizi süzebilir. uzun süredir birinin suratının ortasına yumruk attığımı düşünmüyordum dışarı çıktığımda. öyle bir yükleme yaptılar ki sağolsunlar. evet tekrar belirteyim genelleme yapma amaçlı bir yazı değildi bu.
bazı gavatlarin dedigi gıbi (bkz: kavas demiş olabilirim) çarşaflı falan yoktur, ezan vaazları sadece cuma namazlarında dışarıda ki cemaate dinletmek için hoparlörden verilir. yıllardır sakarya' da yaşamasam inanırdim bazı gavatların dediği laflara. (bkz: kavas demiş olabilirim) üstelik çarşaf takan kadınlar da insandır, yaratık gözüyle bakan insanlığını kaybetmiştir zaten.
99 depreminden sonraki beş yıl ile şimdi arasında neredeyse doğru avrupa ülkeleri ile ortadoğu ülkeleri kadar fark olan şehir... neydi o 2002-2005 yılları...
tam merkezine çark caddesinin sonuna 15 katlı plaza ve avm yapılan ilçe. normalde 4 kattan fazla ev yapmak yasak deprem bölgesi ve yumuşak zemin olduğu için fakat bu proje onaylanmış vardır bir bildikleri bizede dükkan almak yakışır. http://gundem.bugun.com.t...-14-katli-p-haberi/813190