öğrencilik hayatımın 2 senesini çürüttüğüm, her yolu deneyip yine de barınamadığım şehir. insanları çok gariptir, özellikle öğrenciyi potansiyel emük kaynağı olarak gören esnafları, ev sahipleri ile meşhurdur.
adapazarılı bir arkadaşıma adapazarının en çok neyi meşhurdur diye sormuştum günün birinde. 17 ağustos gecesi öldüğü binlerce insanı ve geriye kalan yıkıntılarıyla meşhurdur dedi.
yani adapazarı ölen binlerce insanın acısıyla ve yıkıntılarıyla meşhur bir şehrimizdir.
güzelim memleketimdir. şemsiyeli parkıyla , çark mesiresiyle , kent parkıyla , orman parkıyla eş dost gidilebilecek pek güzel yerlere sahiptir. insanları muhafazakar olabilir. ama her şey insanın kendi kalbinde beyninde biter. adapazarı kadına can erkeğe canandır sözlük.
Içinden öyle biri çıkmış ki lahananin hayatına pamuk etkisi yapıyor. Ha bire sevgi zerk ediyor hayat damarlarından. Adapazarı, huzurlu omzun, mest edici kokunun, gece yarısı gulumsemenin ve güzel olan diğer herşeyin memleketi...
Çilli Beyaz memeleri, bahar gelmiş kafkas dağları gibi olan En güzel Çerkez kızlarının yaşadığı yer. çok acayip adamın aklını başından alan boşnak güzelleri de vardır az da olsa.
Babamın memleketi, benim de oluyor galiba. Bana sıcak gelmişti , yakın Kafkasyadır.Merkezler kafkas milletleri dolu olsa da köyler nogay, kırımlı da barındırır. 1855 Osmanlı - Rus savaşı ve sonrasındaki 93 harbi ile, izmit Sancağına iskan edilen göçmenler aslında bu sehirdedir.
coğunluğun deyimiyle sakarya, eski halini bilenlerin deyimiyle adapazarı hatta daha ketum olanların deyimiyle ada.
çok güzel bir şehirdir. tabi güzellik, orayla ilgili hatıranız ve insan ilişkilerinizle çok ilgilidir.
mesela sapanca dan gölün kıyısından tren geçmesi ve onu izlemek benim için paris, londra new york güzelliklerine değişilmez.
içine mavi naylon serilip dışarı hafifce sarkıtılmış sepetten alınan bir simidi yemek dünyanın en güzel yemeğini yemektir.
sabah çıktığınızda üşüyüp öğlen üzeri atletle gezesinizin gelmesi, güneşin cayır cayır yaktığı bir anda yol kenarından akan küçük derenin yanındaki söğüt gölgesine sığınmak ve ferahlamak resmen zevkin doruklarıdır.
hele ki bir de izmit- yanık arası çalışan thames minibüs e binmek. of off. gene yaşadığımşehirden soğudum.