maraz ali nin 4-5 kişiyi tek başına devirdiği, yeni sezonun ilk bölümüyle ekranlarda olan dizidir.
bi kaç sıyrık var o kadar. maraz ali nin bu rol için cüneyt arkın dan dersler aldığı kesin.
kısaca çok boktan dizi.
edit: iş bu entrynin eksiye boğulması göstermiştir ki türkiye'de neredeyse er alanda adam gibi iş yapmaya gerek yoktur. hemşeri muhabbetine giren kazanır. ama bu dizinin gerçekten boktan olduğu gerçeğini değiştirmez.
adanalı'nın maraz ali ve yanındaki suçluyu kovalama sahnesiyle yarmıştır.
--spoiler--
maraz ali benzincide benzin alırken arabaya soyguncu biner. hemen arabayı sürmesini söyler. arkadan polis kovalar tabi. suçlu maraz ali'ye daha hızlı gitmesini emreder, bunun üzerine maraz ali istanbul park'a girer hızlı gidebilmek için * . akabinde polisler de girer piste ve pistte amansız bir kovalama başlar.fakat polislerden hiçbiri ters yönden gidip veya oldukları yerde bekleyip önlerini kesmeyi akıl edemez.
--spoiler--
işte böyle bir dizidir adanalı.
her bölüm istisnasız tam köşeden maraz ali çıkar(burun arşa değmeye yakın vaziyette) çıkmasıyla
"fark varrrr!!"diye cezanın çığırması birolur.lan arkadaş koca sezon böyle geçti...
(#5385302)alternatifi national geographic* olarak gösterilen, karşıma çıktığında küfürleri yiyerek ne senaristinin ne de yönetmeninin kaldığı dizidir. dizi çekiyoruz diye bizleri sömürmeye, dizi zevkinden mahrum bırakmaya ne hakkınız var lan?
türk girişimcisinin dünyanın en popülist ve uyanık girşimcisi olduğunun ifadesi olan sakız markası.
adanalı sakızı nedir peki?
uyduruk bir sakız efenim. sakızı ağzınıza attığınız anda çiğnediğiniz şeyin sakız değil de karton olduğuna dair bahse girersiniz. bi de içinden adanalı karakterlerinin resimleri olan bi kağıt çıkıyor. sakızı çiğneye çiğneye resme baka baka bakkaldan çıkıp evinizin yolunu tutuyorsunuz.
daha çok 6-12 yaş aralığı hedeflenmiş.
adanalı sakızları genel müdürüyle yaptığımız görüşmelerde (şaka lan. var mıdır ki genel müdür?)
10 yaşın altı ve 70 yaşın üstü kişiler tarafından belki sevilebilecek* dizi bozuntusu...
ben hayatımda bukadar boktan bi dizi görmedim, izlemedim. eğer genç yaşta izleyen varsa ve eksi veren olursa da ona temizinden söver, zekasından şüphe duyar, kim olduğunu tespit ettirip sözlükten atılmasını talep ederim* ona göre.*
(bkz: bana nefretin entry'sini girebilirmisin)
adanadakilerden sonra yapılabilecek en güzel kebabı yapabilen kebapçıdır. kebabı akla düştüğü anda, ağıza düşmediğinde kriz geçirtebilecek derecede nefis. yanında da adanadan özel getirtilmiş şalgam suyuyla ağızlara layıktır. http://www.adanalikebap.com
portatif telefon kulübesi adlı icattan bizleri haberdar eden dizi.
-(telefon kulübesinden) bir süre ortadan kaybolacağım, aramayın beni. size bu numaradan ulaşırım. ne demek bu numaradan ulaşırım? yanında mı götüreceksin kamu malını? kamu malı olmayadabilir, emin olamadım şimdi, kafam çok karıştı. neyse konumuz o değil, konumuz telefon kulübesi ile cep telefonu arasındaki farklar.
hadi bunu da geçtim, adam bütün soygunlarında parmaklarıyla 6 şeritli yol çizdi, kanıt falan bulamadılar, kıçı kırık bir oda servisi şeysini tuttu, bir numreli zanlı oldu birden. ben çözemedim hekim bey'im. varın kararı siz verin. suç kimde?
önceki entarileri okudugunuzda da anlayacaginiz uzere günümüzde elinden bir cok dizi cikmis yapimci-senarist kisilerin ne kadar kolay para kazandigini, bizi nasil sömürdügünü aralarinda nadir parcalarin olmasina ragmen hala nasil dizi cekilir ogrenemedigimizin gün gibi ortada durdugunun ispatidir. Gercekten oyuncu olanlar bu dizilerde bile kolayca ayirt edebilmenize ragmen diziyi kurtaramiyor.
Youtube sayesinde izleme sansina eristigim dizidir.
Neredeyse sezon sonu gelmesine ragmen ilk kez izleyip Cezanin fark var sarkisini da maskot ettik sonra 4.bolume kadar gelebildim. Bizler hala duzgun senaryo yazmayi beceremiyoruz, belki de bu ozgun senaryolara sahip olamayisimizdan dolayi dunya sinemasina kendimizi ispat edemedik. her yil elinden bir dizi cikaran, standart prosedurlere sahipmis gibi ayni sakizi cigneyenlere prim vermenin sonu budur.
merak ediyorum, yillar sonra bu diziyi kim anicak? yahut tekrar izlemeye kalkicak? ayni tadi bulabilcek mi?
eski amerikan dizileri bile hala izlenmeye devam edilip dvdleri sezonlar halinde satilirken yerli dizilerimiz bunun ne kadarini yasayabilecek?
ilk bolumdne itibaren sadece hatalara takildim. ilk bolumde adanali, ustu acik bir spor otomobili yolda durduruyor, iki metre otede trafik lambasi kirmizi gosteriyor. Buraya kadar birsey yok hatta adanali otomobili kullanan gence espri bile yapiyor lakin genis acidan kamera olaya baktiginda yanlarindan vizir vizir araclar geciyor. hani hocam nerde kirmizi isik?
adanli yunanli sevgilisinden dogan kizini almaya gittiginde solundan yumruk yiyor, buzu sag yanagina koyuyor.
ilk bolumde yakisikli karizmatik (!) kahramanimiz bir anda uyanip kahvalti bile etmedne kendini spora adiyor. uyaninca hic sapsal gorunmuyor. gecenin o ickili seks iceren yorgunlugunu ne zaman attin haci diye soylenmiyor degilim.
adam gorsel olarak iyi ama oyunculuk ve mimikler acisindan yetersizligini birak, amac sadece hatunlara iste yeni prensiniz der gibi.
komedi, polisiye, dram arasinda gidip gelen diziye yer yer "ahanda toplumumuzdaki carpikliklar, adamlar neler goturuyor haberiniz yok: der gibi serpistirilmis kareler iceriyor. senaristin onceki denemelerinden aldigi popilist yaklasim onu nerelere getirdigi belli.
izlemeye devam ediyoruz diyemeyecegim. sirf abukluklari yazmak icin de bir dizi izlenmez.
etrafta söylediğiniz her şeyi garipseyip ne anlama geldiğini soran bir sürü manyağın türemesine yol açmış dizidir. az daha paranoyak olsam toplumun tek hizaya sokulması için devlet tarafından yayınlanan dizidir diyeceğim lan!
içeriği nedir, konusu ne anlatır zerre bilmiyorum ama ne zaman bu diziye denk gelsem ekranda devamlı taş gibi hatunlar oluyor. daha fazla seyredeceğim sanırım bundan sonra.
iyi bir pilot bölümle başlamış; tutunca birbirinden alakasız onlarca bölümle devam etmiş dizi. ne polisiyesi, bildiğin sit-com. ver gülme efektini, dizideki kasıntı kalkar. tayfun güneyer 80 dakikaya kadar sit-com yazabilen biri. işin içine dramayı sokmuş 113 dakkaya kadar gömçürüyo, müziktir falan. burdan da şunu anlıyorum adam kendi yarattığı dizinin yapısından kendi sıkılmış olacak ki diziyi absürd komediye döndürmüş. nerede dayı, yılan hikayesi; nerede polisiye mi sit-com mu olduğu belli olmayan, vakit doldurmak için çekildiği her halinden belli olduğu adanalı; nerede ilk iş pırıltısı taşıyan şans kapıyı kırınca, nerede laf olsun diye çekilmiş keloğlan! kısacası gerçekten isteyerek yapınca çekiliyor tayfun güneyer'in işleri ama ben adanalı'ya ancak iki bölüm katlanabildim, ben o üç saatte alt fon müziğinde yürüyen yarma bi herefi izliyceğime; lost,heroes,tscc' tan birer bölüm izlerim; tabi ki daha iyi! ayrıca o nine tiplemesininde olmaması gerken dizi; bu ne lan?! polisiye dememişmiydik? erkeğe ağda yapma geyiği bile var, ohoho!
istanbul böyle kapışma görmedi dediler milleti ekrana kilitlediler.
herkez yeni bir kurtlar vadisi geliyor dedi.
ancak olayın aslı 2-3 bölüm sonra ortaya çıktı.olan ise oktay kaynarca'nın karizmasına oldu. (bkz: süleyman çakır) ve (bkz: adanalı) (bkz: nerden nereye)
bugün şöyle bir baktığım bölümde eğer yanlış anlamadıysam, eski küskü bir fabrikanın içinde bi bok arıyorlardı. başka bir adamda bunlara fabrikada tuzaklar filan kuruyordu. lakin bir tuzak vardı ki gözüm bir yerden kemirdi. böyle bir kapı var, hemen yanında da atı ldurumda duran bir forklift var. başroldeki karakterle bu forkliftin önünden geçerken, araç bunların üzerine doğru bir anda hareketleniyor, bunlar atlaya zıpalaya kaçıyor tabi. nerden tanıdık geldi diye düşünürken buldum lan. max payne 2 de var böyle bir sahne. senaristler, bir yandan max payne oyanyıp bir yandan adanalıyı yazıyor demekki. lan bari, arada iki pain killer çakıp kendilerini bulsunlar. ha bu arada bıyıklı polis, bütün bölüm boyunca iki elinde iki silah kolları açık bir şekilde dolaştı durdu. dolaşmasına bi sözüm yok ama, genelde kafanı çevirdiğin yere nişan alır vaziyette yürürsün. kollar sağa, kafa sola bakınca anlamsız bir yapaylık çıkıyor tabi. azıcık doğal olun yahu. gidin özel time filan sorun, çatışma yürüyüşü nasıl olur filan diye. onuda yapamıyorsanız siplinter cell diye bir oyun var, onu oynayın. *
adanalılar üstünde acayip etkileri olan bir dizi. şöyle ki; çalıştığım iş yerinde evrak getirip götürme işlerine bakan adanalı bir çocuk var. bu dizi tv de dönmeye başlayınca bizim oğlanın da hareketlerinde bir takım değişiklikler peydah oldu. ne bileyim külhan beyi tripleri kodum mu oturturum ayakları falan. indiricem kalkan taraflarını kıyamıyorum. sözlüğü okuyorsa hareketlerine çeki düzen versin lütfen.