istanbul'da yüzevler, bedri usta gibi sosyetik kebapçılarda kısmen adana usulüne yakın yapıldığı söylenebilir. ama en mantıklısı tabi ki adana'da yemektir.
ulan geçen evde yemek yok." gideyimde bizim mahalle lokantasına bayram ustaya 1.5 sardırıyım " dedim. gittim. adana söyledim. pide yaptırmaya gelen biri. "kardeş cebecide çok güzel mekan var git orda ye harika yapıyorlar" dedi. adanayı iptal ettirip dolmuşa binip yola koyuldum. mekana giderken dolmuşta kaptan ile muhabbet kurdum. " ankaradaki etler saman gibi polatlıya git 77 km hemen şurası harika manyak adana yapıyolar." dedi. ulan zamanda var. gezip görmüşte oluruz mantıklı geldi. ulusa yürüyüp polatlı otobüsene 20 lira verdim. otobüste yanımdaki yolcu ile muhabbet kurdum. " sen varya salaksın. adana yemek için polatlıyamı gidilir ? adanaya gitsene be adam" dedi. ulan baktım ciddi ciddi mallık etmişim. hemen araçtan inip yolda yarım saat bekledim. aştiye giden bir otobüse 30 lira verdim. 11 saatin sonunda adanaya ulaştım. 1.5 adanayı bi güzel mideye indirdim. şimdi urfa yemek için urfaya gidiyorum.
günün beni en çok duygulandıran başlığı olduğunu söyleyebilirim, son derece nostaljik bir çağrışımı oldu üzerimde. ben de henüz genç ve güzel bir erkekken iskender yemek için iskenderiye kentine gitmiştim. uçaktan iner inmez gördüğüm ilk restorana da bu amaçla daldım. ancak kırk yaşlarında deneyimli bir garsonun beni nazikçe uyarmasıyla bir hata yaptığımı anlamam uzun sürmedi. Fakat bu hatadan asla pişmanlık duymayıp orada olmanın tadını çıkardım, herkese de tavsiye ederim.
Adana'da ete düşün, kebaba düşün ama kuzu etinde biraz durun derim. 2 gün boyunca her geğirdiğinizde derinlerden gelen bir kuzu sarıyor içinizi.
tamam iğrencim şimdi s*ktirip gidiyorum.