2005 yapımı danimarka güzelliği...
filmin başrollerinde Ulrich Thomsen ve casino royal den aşina olduğumuz Mads Mikkelsen var. film, komik olmasından önce nefis bir dram. öyle körü körüne insanın böğrüne saplanan leş bir dram değil. olması gerektiği gibi tadında, damakta güzel bir tad bırakan dram.
bunun yanında absürd komik yanı ile de imdb puanını fazlasıyla hakkettiğini söyleyebiliriz. http://www.imdb.com/title/tt0418455/
--spoiler--
Dr. Kolberg: Adam, this makes no sense at all. I am a man of science, I believe in numbers and charts. Goddamnit, I wanna go some place, where people die when they are sick, and don't sit in the yard eating cowboy toast when they have been shot through the head.
--spoiler--
damakta hoş bir tat bırakan, aydınlık kuzey avrupa filmlerinden. yönetmeni Danimarkalı anders thomas jensen dir. bir diğer başarılı kuzey avrupa filmi için; (bkz: den brysomme mannen)
klasik komedi tarzında bir filmden ziyade ilginç karakterler içeren absürd bir film. öyle aman aman bir güldürme olayı söz konusu değil, eğlenceli ve ani sahneleriyle yer yer tebessüm ettiriyor. dikkat, merak ve nereye bağlayacaklar sorusuyla kendini izletirken; bir şekilde normal gözle bakılmayan hatta bela sayılabilecek karakterlerin değişimlerini gözler önüne seriyor. farklı ve güzel bir 90 dakika geçirmek isteyenlere tavsiye edilir.
Mevcut inançlar bir insanı yeniden yaratabilir mi? Yoksa hayatını baştan yaratabilmek için insanoğlu mu inançlar yaratır? Adam's Apples, inanç meselesinin insan hayatındaki yeri üzerine; farklı hayatlara ve fikirlere sahip bireylere aynı havayı solutabilen, fazlasıyla orijinal bir hikaye.
konusu: Şartlı tahliye olan neo-nazi Adam, toplum hizmeti yapmak üzere küçük bir kasabadaki kiliseye gönderilir. Anormal Adam'ın, normal toplumsal hayata uyum sağlaması için kilisede elmalı pasta yapması uygun bulunur. Alkolik eski bir tenisçi, siyasi mülteci bir Arap, özürlü bebek bekleyen bir kadın ve hepsinin yol göstericisi olan rahip Ivan'ın normal görünen hayatlarındaki; inanç, iyi-kötü savaşı ve varoluş çabaları içinde en normal olan birey Adam olacaktır.
Film bireyleri farklı inanç sistemleriyle sembolize etse de, derdini sembolik bir dilden uzak ve felsefenin derin sularına girmekten kaçınarak anlatmayı başarmıştır. Din, bilim, ideolojiler ve tüm bunların tepeden inme eylemleri üzerine söylemleri olan, absürt olaylara gebe başarılı bir kara mizah örneğidir.
doktor: Ravashi sendromunu duydun mu hiç? Ravashi Hintli bir futbolcuydu. 1957'de gokart yarışında iki bacağını birden kaybetti. Kazanın şokuyla, bacaklarının kalan kısmına basarak evine koştu. Beyni bacakları olmadığı gerçeğini reddediyordu. iki ay boyunca idmana gitti. Futbol oynamaya devam etti.
adam: Bacakları yokken?
doktor: Zaten takım kötüydü. Beşinci ligde falandılar.
orijinal adı adams æbler olan 2005 danimarka yapımı bol ödüllü film. ırkıçı, neo-nazi bir mahkumun bir kiliseye sosyal hizmet için gönderilmesi ile meydana gelen komik olayları anlatıyor. sulu esprilerden arındırılmış, ince işlenmiş senaryolar arayan bünyeler için birebir. filmi yazan ve yöneten anders thomas jensen, wilbur wants to kill himself gibi bağımsız sinemanın nadide örneklerinden birini de yazmış ve ayrıca 2008'de kısa film dalında oscar da almıştır.
Oldukça garip ve absürt bir film.Açıkçası izlemeden önce filmin bu derece garipliklerle ve absürt bir film olacağını beklemiyordum,beklentilerimin dışında çıkan bir film oldu Adams æbler.Film bir neo-nazinin hem kendi ile hem de bir rahip ile olan hem psikolojik hem de fiziksel mücadelesini anlatıyor,fakat bu hikayede hem tuhaf olaylar yaşanıyor hem absürt olaylar hem de mucizevi olaylar yaşanıyor.Açıkçası sıradışı karakterler ve sıradışı olaylar olmasına rağmen ben hikayenin anlatılış tarzını beğenmedim bence bu hikaye ile daha iyi bir iş çıkabilirmiş yani anlatım oldukça yavan ve yalın olmuş,filmin olay örgüsü ise sıradan değil tahmin edilemez bir olay örgüsü.Filmdeki detaylardan herkes kendine göre bir anlam çıkarabilir veya bu filme insanın nefsi ile olan mücadelesi veya insanın her zaman iyi bir insan olabileceği ile ilgili bir film de denilebilir,yani filmden birçok anlam çıkarılabilir.Ben sahnelerin fon müziklerini beğenmedim(arabada çalan müziği beğendiğimi söylemeliyim).Filmin bence en büyük sorunu etkileyici olamaması,bunun sebebi de sanırım hikayenin iyi işlenememesi olabilir çünkü elde sıradışı bir hikaye ve sıradışı karakterler var fakat oldukça sıkıcı ve yalın işlenmiş ve bana göre de bir film sadece senaryonun kalitesiyle ölçülmemeli.Filmin sonunda Adam karakterinin yüz seksen derece dönmesini ise ben beğenmedim.Son olarak tuhaf ve sıradışı bir iskandinav filmi Adams æbler,eğer absürt filmleri seviyorsanız tavsiye edebilirim.
istanbul film festivali arşivlerinde seyran ederken karşıma çıkan danimarka yapımı, kara mizah kategorisine koyabileceğimiz kült film. aynı zamanda avrupa'nın ehemmiyetli festivallerinden olan varşova film festivali'nde ödül almış.
