klasikleşmiş, kanımca sibel alaş'ın en iyi parçası.. girişinde şu sözler bulunur;
sevipte söyleyemediğim şarkılar var,
bir dizesini asla hatırlayamadığım şiirler,
keşke, keşke o ben olsaydım dediğim
hikaye kadınları,
düşlerim var
uyandığımda yanlızca başını hatırladıgım
ve asla sonuna kadar görmeyi beceremediğim,
bir adam var düşümde, tam dokunacakken uyandırıldığım
bir adam.
sonumuzun ne olacağını hiç öğrenemediğim
düşümde bir adam var. benimmi bilemediğim
bir adam var diyorum, düşünüp düşümden ayrı kaldıgım..
adam şapkasına rastladı sokakta
kimbilir kimin şapkası
adam ne yapıp yapıp hatırladı
bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
bir kadın kimbilir kimin karısı
adam ne yapıp yapıp hatırladı.
yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
adam bulut gibiydi, hatırladı
adamın ayaklarının altında
yıldızların yıldız olduğu vardı
adam yıldızlara basa basa yürüdü
çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.
Kalkar oturduğu yerden yavaşça
ihtişamlı kocaman kalıbıyla
Zar zor geçer kapıdan
Aydınlık bir bahçeye atar adımını,
Papatyalarla dolu bir bahçe gözlerinin önünde,
Lakin sevemez o papatyaları, okşayamaz.
Erkek adam okşar mı hiç çiçekleri?
Okşar okşar da kalbiyle okşar.
Uzunca koca üç adımda çıkar bahçeden,
Bu defa karşısına bir çocuk çıkar.
Çocuk kafasını kaldırıp adama bakınca,
içinden çocuğu öpmek gelir.
Ancak öpemez, hiç olur mu?
O, erkek adam...
90'ların en güzel kliplerinden biridir. sibek alaş ile bütünleşmiştir.
bir şarkı bir klibe ancak bu kadar yakışır der insan. kısa bir film gibi.
düşlerim var
uyandığımda yanlızca başını hatırladıgım
ve asla sonuna kadar görmeyi beceremediğim,
bir adam var düşümde, tam dokunacakken uyandırıldığım
bir adam.
sonumuzun ne olacağını hiç öğrenemediğim
düşümde bir adam var. benim mi bilemediğim
bir adam var diyorum, düşünüp düşümden ayrı kaldıgım
ve girişteki sözler yeterdir bir aşkın hüznünü anlatmaya.
bir adam olsun da bırak uzakta olsun. zaten hep öyle değil mi bir adam var sonumuzun ne olacağının belli olmadığı. bir adam var dokunamadığım. bir adam var. adam gibi adam.
bana bakıp bakıp acıma, yanılıyorsun
gayrı senin bildiğin adam değilim.
islanıyorsam bulvarlarda bir başıma
bu benim kendi itliğim..
zaten istesen de sevemezsin beni
senden sonra anlamını da yitirdi gözlerim.
şimdi dünya güzeli gelse yanıma usulca
tutup aşk dese hoşt derim..
ama beni seviyordun diyeceksin, olabilir
mesela ben baklavayı da severdim.
bakardım züğürtlük bu ya kısmet olmazdı
ondan geçer, salyalarımı yerdim..
geçenlerde noldu biliyor musun şey;
hani palmiyeler vardı, yaslanıp seni beklediğim
hani diplerinde yemin bile etmiştik
sadakatımız üstüne
sıkışmışım insan hali diplerine işedim..
bizim tekçi rifat’a verdim mektuplarını
takas yollu dört tek şarabını içtim.
bir karım vardır -tanımazsın- topal zeyno
aynı gece onunla dalgamı geçtim..
resimlerinin de hesabı görüldü ogün
şaraba kül atacaktım, cıgaram yoktu.
derken onlar geldi aklıma, bir güzel yaktım
yanarken bile gözlerin gülüyordu..
yoo, vicdan azabı çekiyorum deme
değmez buna onların hiçbiri.
sen şimdi geleceğe bak boylu-boyunca
çıkar aklından o eski çapraz günleri..
sana beddua ettiğimi de nerden çıkardın
duam geçmez ki benim, bedduam geçsin.
hem sana yüzük alacak param mı vardı.
tabii başkasını seveceksin..
aşk maşk aslı yok, görüyorsun ya
iyisi mi hadi dön doğru geldiğin yere.
kocana sım-sıkı sarıl, gerisini boşver
aklın ermez senin böyle işlere..
bana bakıp bakıp acıma, yanılıyorsun
gayri senin bildiğin adam değilim.
islanıyorsam bulvarlarda bir başıma
bu benim kendi itliğim..
"sevipte söyleyemediğim şarkılar var,
bir dizesini asla hatırlayamadığım şiirler, keşke, keşke o ben olsaydım dediğim hikaye kadınları,
düşlerim var
uyandığımda yanlızca başını hatırladıgım
ve asla sonuna kadar görmeyi beceremediğim,
bir adam var düşümde, tam dokunacakken uyandırıldığım
bir adam.
sonumuzun ne olacağını hiç öğrenemediğim
düşümde bir adam var. benimmi bilemediğim
bir adam var diyorum, düşünüp düşümden ayrı kaldıgım.."