bir babanın çocuğunu* imam hatip lisesi ve türevi liselere zorla göndermesi, sistemin kölesi yaptıktan sonra sözde ''özgür'' bırakması. 17 yaşındaki bir çocuğun 2 yıldır puşi taktığı için içeride olması, okulundan uzaklaşması. birileri 700 liraya 12 saat çalışırken, kimilerinin gününü gün etmesi.
sözlükteki küfürbaz ve sapıkların çaylaklık yüzü görmemesi, ama bazılarımızın iki seferdir 3 tane silik entrysi biriktiğinde hemen çaylak olması durumu.*
1 eksinin -3, bir şu(u-ü)kelanın 1 karma getirmesi. bu dengesizliği sağlamak için, azıcık ıyy bulduğum entrye 1 eksi-2 şuku ya da az daha iğrenç olmasına bağlı kalarak 1 eksi-1 şuku vermek zorunda kalmam.
bir başka tanımla birden fazla şukularken beklemek zorunda kalmazken birden fazla eksilerken beklemek zorunda kalmak.
Devlet büyüklerinin dün kü söyledikleri ile bugün kü konuşmaları arasında 180 derece dönüş olduğu cümlelerdir. Bu kadar mı politika yapılır. Pes diyorum!
gaziantep'te spor akademisine giriş için yapılan maraton koşusunda, genç bir kız yarışı kazanamadığından ötürü hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. sinir krizi geçiriyordu ve "yarışı kazanamadım dimi?" diye çevresindekilere sorular soruyordu. bir iş bulabilmek için muhteşem bir çaba göstermişti, fakat olmadı. kameralar karşılığında akıttığı her damla göz yaşı yüreğimi burktu.
bilal'in dövizliye verdiği paranın bilal için çerez parası olduğu bir ülkede o para için her türlü fedakarlıkları yapabilecek insanların var olması ve kimisinin elinin tersiyle ittiği işlere, üstelik asgari ücret karşılığı çalışacak insanların olmasıdır adaletsizlik. ülkede günden güne artan zengin fakir uçurumudur.
--spoiler--
türk-iş, asgari ücretin 527 tl olduğu türkiyede, ocak ayı itibariyle dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 2 bin 395, açlık sınırının 735 tl olduğunu belirledi.
insanın belki de en çok gücüne giden olaylardan biridir. insan yaradılışından dolayı eşitlik ister. nolursa olsun düzenin sağlanması, egemenliğin güçlü sınıflara verilmemesi için gerekli olan bir kavramdır. *
hani bir kuyruktasındır. ister ekmek kuyruğu, ister otobüs kuyruğu ne dersen artık adına(biz otobüs kuyruğu diyelim). bin kişi vardır seninle sırada bekleyen. herkes farklı yerlerden, ama amaç aynı. yavaş yavaş beklemenin verdiği bacak ağrılarına, zamanın heba olmasına içinden söylenirken, bir bakmışın arkandaki adam da senin gibi mırıldanmaya başlıyor. kelimeler aynı, cümleler aynı...
hareket memuru ise sürekli sıranın bozulmaması, araya kaynama yapılmaması üzerine anons üstüne anons yapıyor...
sen bin kişiyle sıranı beklerken, malum yakınmaları yaparken, sıranın gelmemesinin otobüsün azlığından olduğunu düşünürken, senden saatleeeeerr sonra gelen adam otobüsün içine yerleşmiş, şoförle muhabbete dalmış oturuyor.
haydaaaa....
bin kişi bekliyor arkada halbuki...
işte bu adaletsizliktir. bu ki dünyanın kendisidir(geç anlaşılmış olsa bile)