Ülkemizin düşmanlarının, ülkenin en temel değerlerine döşedikleri ve başarılı oldukları; ilk, en büyük ve en yıkıcı başarı hikayeleri.
Önce Adalet'i ortadan kaldırdılar, sonrası kolaydı; askeri darbe, rejim değişikliği, sivil darbe, dini değerleri yok etme, kültürel çöküntü, kutuplaştırma, nefret, kin, korku iklimi, liyakatsizlikler, hırsızlıklar, rezervler, ekonomik kriz, beyin göçü, mavi vatan ....
Siz gerçekten kaybettiklerinizin farkında mısınız?
Peki neyi bekliyorsunuz?
Bakın yıllar önce nasıl da tahmin etmişim olacakları.... (#26053277)
Üsküdar’da motosikletli kuryeye çarparak ölümüne neden olan ve alkollü olduğu iddia edilen sürücü, 30 bin lira güvence bedeli ödemesi şeklinde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelinin serbest kalmasına tepki gösteren kuryenin eşi, adalet istediklerini söyledi.
herkese eşit şekilde tanınan hak ve gösterilen muamele midir?
bu şekilde inanan varsa, bu tiyatronun masum bir piyonudur..
adalet, devletlerin halkı için uydurduğu, kitlesel olarak dile getirilip inandırılan, zamana yayılmış sineye çekme afyonudur.
stabil düzeyde yaşam sürdüren bir birey için adaleti devlet tesis etmiştir. gözüne çarpan veya sağdan soldan, sosyal medyadan duyduğu eksikleri dillendirip, "burada şu olsaydı daha iyi olurdu" ya da "bunun hakkı bu olmalı" gibi tespitlerle "zedelenmiş Adalet'i tekrar sağlama düşünceleri vardır.
ancak,
canı ciddi anlamda yanan aynı birey bu sefer haykırarak "adalet" ister. mahkemede "Türk adaletine güveniyorum" der.. bu sefer aranılan, daha fazla beklenilmeyen bir adalet isteği doğar. çünkü ömür kısa, yaşam hızlı. ve kapağı açılmamış ama içinde "geç gelen adalet, adalet değildir" yazan sandık başucumuzda..
odalar dolu dosyaların olması, ülkenin hukuk altyapısının davaları hızlı çözümleyememesi mazeret değildir.
eksikliktir.
aylarca hatta yıllarca görülen davanın sonucu adalet midir? öyle kanıksanmıştır ki, yıllar sonra sona eren mahkeme sonucunda "hak yerini buldu" adalet tecelli etti" gibi cümleler duyarız söyleriz. sebebi basit; örümcek ağına dönen adalet ve hukuk sistemini kabullenişimizdir.
halbuki inanın, günümüz teknolojisi, kamera ve internet yaygınlığı adaletin daha erken dağıtılmasına muazzam yardımcıdır.
kaldı ki Osmanlı dönemindeki hukuk sistemi tüm teknoloji ve imkanlardan uzak olmasına rağmen şer'i hukuk ile Müslümanlara, kamu hukuku dışında da kalan davalarda Müslüman olmayanlar kendi dini kurumlarında en hızlı şekilde yargılanırlardı.
hatta ve hatta Avrupa devletleri, Osmanlıdaki hukuk ve yargı sistemini benimseyip, günümüze kadar revize ederek taşımışlardır.
peki sizce, bizce, hepimizce soruyorum. twitır mahkemesi diye birşey oluştu. hepimiz biliyoruz. polis gözaltı yapar, savcı sorgulayıp geri bırakır, twıtırda trend topik olup, konu ayyuka çıkarsa savcı tekrar yakalama kararı verip, tutuklayıp cezaevine gönderir. bu durumu defalarca yaşamadık mı? yaşadık.
bizler adaleti, ve hızlıca sonuca ulaşılmış adaleti twıtırda sosyal medya da mı aramak zorundayız?
Hayattaki karar verme aşamalarımın temelini oluşturan kalın çizgidir.
Mutlaka iki taraflı tartar ve hakkının hakkını ona teslim ederim. Vicdanimla uğraşmamak adına; aşkla/dostlukla işi asla karıştırmadan, keskin prensiplerle iç muhakememi hızlandırıp rahatlatırım.
ülkemizde olmayan sistemdir. iki tarafı da suçluyorum çünkü siz mahvettiniz her şeyi. her gelen kendi adamlarını mı koyar? ne biçim sistem bu! ne biçim adalet?