adalet

entry560 galeri77 video4
    106.
  1. 110.
  2. adalet yerini bulacaktır diyen insan bişi yappmassa çok bekleyeceği şeydir, ada beklemiyeceği şeydir. Adaleti istiyorsan onun için çabalaman gerekir. Göğsünü gere gere cesurca adaletsizliğin, haksızlığın karşısında dim dk durman gerekir ki adalet yerini bulsun. Ve mülkün temelidir!
    2 ...
  3. 109.
  4. Yalnızca keranedeki karı ismi.
    1 ...
  5. 108.
  6. özgürlük ile eşitliği bir skalanın iki ucu olarak düşünebiliriz. ikisinin de %100 olması mümkün değil hiç bir zaman. birinden %60 koyarsan diğeri %40 da kalır. eşitlik için özgürlüğü kısıtlamak gerekir, özgürlük için ise eşitlikten ödün vermek.
    benim asıl merak ettiğim adaletin, eşitlik ve özgürlükten kaça kaç karıştırılınca gerçekten adalet olduğu.
    1 ...
  7. 107.
  8. 106.
  9. kimi zaman el altından ya da kendi elinizle sağlanandır.
    1 ...
  10. 105.
  11. dünya barışının anahtarı, insanların yeryüzünde sınandığı hem de çok ciddi şekilde sınandığı en önemli husustur.
    1 ...
  12. 104.
  13. Adalet nedir? Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir? Dikeni sulamak. Adalet bir nimeti yerine koymaktır... her su çeken tohumu sulamak değildir.

    Zulüm nedir? Bir şeyi yerinde kullanmamak, yeri olmayan yerde kullanmaktır.
    *
    1 ...
  14. 103.
  15. türkçede geçen bir kelime ne yazıkki kimse anlamını bilmiyor
    bir bayan ismi sanıyoruz onu
    teraziyle aralarında bir bağlantı olduğunu biliyoruz
    ve teraziyle paranın balantısından yola çıkarak parayle bir bağlantısı olduğunu da anlamışız
    satın alıyoruz değiştiriyoruz o da bir ticaret metası bizim için
    borsası değeri, itibarı var
    bir imajı var
    bir marka o
    ya da markadan markaya farklı yorumlana bilme özelliğine sahip
    hem balıklar düşünemedikleri için av olmayı hak etmiyor mu
    biz neden meta sandığımız şey için ödediğimiz parayı sorguluyoruz
    belki de sorun sadece hesapda anlaşamamamız
    garson fazla getirince kızıyor az getirince bunu ona hatırlatmıyoruz
    çünkü bir bir bayan ismi istemiyoruz
    biz parlatılması için bize getirilen altınlardan çalan kuyumcularız
    ne altın ned karşımızdaki anlaşılmadığımız takdirde umurumuzda değil
    yalan söyler hile yapar bazen birinin bizi cezalandıracağı korkusuyla ahlaklı numarası yaparız
    yada bazen sevgi itibar rüşvetiyle
    yada sadece ben öyleyim
    bir bardak adalet içeyim mi
    nasılsa kimse adaletin ne olduğu konusunda fikir sahibi değil
    o halde ben içebilirim değil mi
    ayrıca benden hepinize bir bardak adalet
    siz de için, nasılsa su gibi birşey sanıyorsunuz
    gökten yağdığına inandığınıza göre.
    1 ...
  16. 102.
  17. en azından bu dünyada olmayan kavram.
    1 ...
  18. 101.
  19. defalarca izah etmeme rağmen, her odaya girişinde bana neden namaza gitmediğimi soran ve tüm kafa ütülemelerine, rağmen yaşına hürmeten saygı gösterdiğim ahmet abi'nin temizlik görevlisi statüsünde olması adalettir. ama bu kafadaki bir insanın bakan koltuğuna oturup beni ve ülkeyi yönetmesi adaletsizliktir. başkalarının hayatına, yaşama şekline, inanç biçimine karışma hakkını kendinde gören; demokrasiden, insan haklarından, din ve vicdan özgürlüğünden nasibini almamış insanlar bu makamlara getirilmemelidir, bu adaletsizliktir işte.
    1 ...
  20. 108.
  21. kararlarımızla sağlayamayacağımız kadar ağır bir yük ve derin kavramdır.
    1 ...
  22. 107.
  23. hükümetin kucağına oturtup dans ettirdiği olgu.
    1 ...
  24. 106.
  25. 105.
  26. 104.
  27. eşitlikle aynı olarak bilinen fakat bikaç ortak yönü hariç eşitliğe benzemeyen kavramdır.
    1 ...
  28. 103.
  29. konu insan ihtiyaçları oldukça hiç bir şekilde söz konusu edilemeyecek uğraşı alanı.

    diyelim ki, dünya üstündeki herkese günde 2 ekmek dağıtılıyor. ilk bakışta muhakkak bu adaletli bir düzen gibi görünmekte. fakat, iki ekmekle doyana da doymayana da iki ekmek verildiği durumda üstten inme bir adaletin geçersizliği anlaşılıyor. velev ki herkese doyduğu kadar ekmek verilirse de bu sefer, ücret eşitsizliği ortaya çıkmakta. başka bir yönden bakalım, herkese beş ekmek alabileceği para dağıtılsın her gün. bu da adaletli görünüyor ve herkesin doyacağı garantileniyor. fakat burada da ortaya bir ekmekle doyanın üç ekmekle doyana göre daha fazla arzusuna göre hareket edeceği görülmekte.

    bu örneği biraz açalım: örnekte ekmek, insan ihtiyaçlarının tümünü temsil ediyor. örneğim ikinci kısmındaki " arzusuna göre hareket etmek " sözü bu noktadan hareketle anlaşılabilir.

    bir de üst yönetimin, devletin, otoritenin olmadığı yerde neler olabilir konuşalım. ekmek dağıtılmadığı ve kişisel gönüllülüğe dayalı iş bölümsel üretim olduğu için üretim ücretinden bahsedilemez. herkes kendi bireysel tercihine göre üretime katılır ekmeğini yapar veyahut toplayıcı bir yaşam sürer, en kötü ihtimalle açlıktan ölür ve bu yine kendi tercihleri doğrultusunda gerçekleşir. yani otoritesiz toplumda bireysellik ön plana çıktığında bir çeşit adaletten söz edilebilir. çünkü her şey gönüllülük ve tercihlere göre biçimlenir, böyle bir durumda bireyin kazanımı ancak ve ancak tercihi ve isteği kadardır.

    genel adaletten, yani hani şu yasalara bağlı olanlardan bahsedelim. misal diyelim ki cinayetin cezası yasaya göre öldürülmek. öldürmenin cezası öldürmekse ve öldüren öldürülecekse, öldüreni öldürenin durumu ne olacaktır? alıkoymanın, adam kaçırmanın cezası hapis ise, alıkoyan ve adam kaçıranı hapse atıp onu alıkoyup, kaçıranın cezası ne olacaktır? eğer adam öldürmenin cezası öldürülmekse, öldürenin öldürdüğünün kardeşi, öldüreni öldürürse yasayı mı uygulamış olur yoksa o da bir suçlu mudur?

    bu soruların bir cevabı olmamakla birlikte bunların hepsini insanların başına insanlar tarafından getirilmiştir. kısasa kısas adaleti sağlamadığı gibi, başka hiç bir ceza da adaleti sağlayamayacaktır. yasalar tümden saçma ve bir kesimin idealleri için varolur ve yaşamını sürdürür. suçun adaletini sağlamak kimsenin haddi değildir, çünkü suç için cezalandırmak yeni bir suç oluşturur. bu paradoks içinde insan varolmaya ve güvenli bir ortam özleminde yaşamaya devam eder. bunun yanında suçlara geri dönecek olursak hiç bir suç, hiç bir suçun aynı değildir. herakleitosvari bir tavırla nehir benzetmesi burası içinde geçerlidir. hiç bir suç hiç bir suça emsal oluşturamaz ve hiç bir suç hiç bir suç ile aynı kapsamda değerlendirilemez. maddeler durumları ifade edemez, bireysellik, irade ve düşünce yasa kitaplarınca yadsınır. tüm suçlar otonom makinelerce işleniyormuş gibi ortak maddelerden yargıya varılır. bu da tek başına adaletten bahsedilemeyeceğini destekler niteliktedir.

    bir de işin yetki boyutu var. devlet adlı bir yetki dağıtma kurumu insanlara yetkiler verir. bunun en büyük boyutu yönetmektir. oysa yönetme diye bir şeyin var olması insana hakarettir. hiç kimsenin böyle bir şeye hakkı yoktur ve böyle bir güç hiç bir şey tarafından hiç kimseye verilemez.

    yönetmek isteyenler ilk önce ilahi kuvvetler, sonrasında devlet diye bir şey uydurdu. ilk zamanlarda yönetme yetkisini ilahi güçlerden alıyorlarken insanlar uyanmaya başlayınca devlet diye bir şey öne sürdüler ve onu ilahileştirdiler. ilahileştirilen devletten yetkiler alıp onları insanların iradelerini, özgürlüklerini ve bireliklerini aşağılamak için kullandılar. tam da bu noktada kendi ölçütlerinin dışındakileri, aykırı sesleri, böyle bir saçmalığa isyan bayrağı açanları susturmak için yasayı öne sürdüler ve bu çerçevede insanları yasal adalete inandırdılar. herkesin yasalar önünde eşit olması liberalistlere göre elbet eşitlikti, liberterlere sorsan farklı bir şey söyleyeceklerdi fakat herkesin yasalar önünde eşit olması, herkesin eşit olması anlamına gelmez. mesela geniş imkanlar dahilinde yaşayan biri ekmeğe bir ücret öder ve satın alır. bir başkası ekmeği koşullar dolayısıyla çalar. ( buradaki ekmek de önceki paragraflarda betimlediğim temsil. )
    sonrasında ekmeği çalan yargılanır. oysa iki insan da bulunduğu koşullar dahilinde davranmış ve ihtiyacını karşılamıştır. eşitlikten bahsedeceksek ya ikisi de hapse atılmalı ya ikisi de serbest bırakılmalıdır.

    adalet namına yapılan ne varsa en büyük adaletsizlik örnekleridir. kimse kimse için fermanlar yayamaz, kimse kimse için kararlar alamaz ve yine kimse kimse için yasalar öne süremez. yasayı öne süren de kabullenen de insanlık adına suçludur ve cezaları yasaların kölesi olmaktan fazlası değildir.

    -------------------------- i. s. 1815; küçük bakunin ilk adımlarını atarken, akheramosis
    2 ...
  30. 102.
  31. şu an ülkemizde bulunmayan bir kavramdır.
    1 ...
  32. 101.
  33. Çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış. Ama, bu ülkede, hukuk ve hâkimler de varmış.
    Törelere göre, bir vatandaş öldüğünde, şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış.
    Uzun uzun da yankılanırmış.
    Asillerden birisi ölürse çan iki defa, kral ailesinden biri ölürse üç defa çalınırmış.
    Ya kral?..
    O öldüğünde, çan dört defa çalınırmış.
    Gel zaman git zaman..
    Şehirde bir olay olmuş. iş mahkemeye düşmüş..
    Sanık diye hâkim huzuruna çıkarılan kişinin masumiyetine herkes inanıyor, davaya formalite diye bakılıyormuş..
    Halk, beraat beklerken, sanık para cezasına mahkûm olmuş..
    Mahkeme bitmiş. Dinleyiciler dağılmış.
    Kafalarında bir kaygıyla!..
    Kısa bir süre sonra dev çanın sesi duyulmuş...
    Acaba kim öldü?..
    Çan bir daha çalmış.. Acaba hangi kont öldü?..
    Şehir, çan sesi ile bir daha inlemiş...
    Hımmmmm... Kral ailesinden biri gitti.
    Acaba kim?..
    Çan bir defa daha çalmış..
    Herkeste bir feryat.. "Eyvah!.. Kralımız öldü!.."
    Ancak, tarihte görülüp işitilmemiş bir şekilde çan beşinci defa da çalmış, yeri göğü inleterek.. Sesler kesilmiş şehirde, nutuklar tutulmuş..
    insanlar "Beşinci çan sesi"nin ne anlama geldiğini öğrenmek için çana koşmuşlar deliler gibi. Bir de bakmışlar ki çanı, haksız yere mahkûm edilen adam çalıyor.
    Sormuşlar. "-Ne demek beş defa çan çalmak?..
    Kraldan daha büyük, kim öldü?..."
    "Adalet" demiş adam.. "Adalet öldü!."
    kaynak hıncal uluç
    4 ...
  34. 100.
  35. sözlükte bile yoktur. çaylağa ayrı, yazara ayrı, moda ayrı. hepimiz insanız lan.
    3 ...
  36. 99.
  37. vergilendirmede uyulması gereken ilkelerden biridir.
    1 ...
  38. 98.
  39. adaletin simgesi olan heykelin terazisinin satılıp çalındığı bir ülkeden bahsediyor. bize uğrayamadı daha.
    3 ...
  40. 97.
  41. 96.
  42. eşitlik ile çoğunlukla karıştırılan şeydir. adalet, eşitlik demek değildir. adalet, herkese eşit uygulandığında adalet olur. klasik örneklerden birisi olan 6 aylık bebek ile 25 yaşındaki insana aynı oranda yiyecek verirseniz eşitlik ilkesine uyulur ama adil olmaz. 6 aylık bebek ile 25 yaşındaki insana aynı oranda yiyecek vermek adil değildir.
    1 ...
  43. 95.
  44. hak ve hukuka uygunluk, doğruluktur. adalet topaldır ağır ağır işler. biz de ise adalet sakattır işlemez.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük