azeri kemança virtüözü daha doğrusu büyülü kemançasıyla ruhlara nice hayatlar vermiş özel insan. hacı hanmemmedov kemança konçertosunu bu büyü sonucu yazmıştır.
--spoiler--
Kemançadaki ustalığıyla bestecilere ilham veren Adalet Vezirov, bu halk müziği enstrümanı için birçok konçerto yazılmasını sağlamıştı. Türkiye'ye sık sık gelen, Tekfen Filarmoni Orkestrası'nda keman çalan, hatta bir süre istanbul'da yaşayan Azeri müzikçi, 2001 Haziranı'nda istanbul Festivali'nde Hacı Hanmehmedov'un ona ithaf ettiği kemança konçertosunu seslendirdi. Tekfen Filarmoni Orkestrası'yla verdiği konser öncesinde buluşmuş, enstrümanı üzerine konuşmuşuk. Vezirov, bu konserden iki yıl sonra, genç yaşta hayatını kaybetti.
Karadeniz kıyısında horon teptiğimiz, Klasik Türk Müziğinde hüzünlü sesiyle içlendiğimiz kemençeye hiç benzemeyen iran kökenli bir çalgı kemança. Aralarındaki tek benzerlik, diz üstünde ve yayla çalınmaları. Geçmişi yaklaşık 500 yıl geriye uzanıyor. Azerbaycan'da o toprakların sesini, rengini almış; iran'dakinden çok farklı bir tınıya bürünmüş. Gövdesini dinlendirilmiş 'yahşi' ceviz ağacından oyuyor Azeriler. Sapını erik ağacından, mandallarını armuttan kesiyorlar. Yay iyi tınlaması için mutlaka ardıçtan yapılıyor; kılları malumunuz: At kuyruğu. Cevizden gövdenin arkasına mandalina büyüklüğünde bir delik, ön yüzüne ise kapak açıyorlar. Sonra ön yüzünü mersinbalığının derisiyle kaplıyorlar. Telleri geçen yüzyılın başına kadar üç taneydi. Artık dört telli. iranlılarınki gibi ipek değil; gitar teli kullanıyor Azeriler. Bu kadar zahmetin sonucunda ortaya çıkan, kemandan yarım oktav daha düşük ses kapasitesine sahip, ustasının elinde keman, hatta çello gibi tınlayabilen bir çalgı. Çalması kemandan çok daha zor. Telleri yuvarlak sap etrafında yer aldığı için aynı hizada değil. Yayın tümüne temas etmesi ancak çalgının ekseni etrafında seri hareketlerle ileri geri döndürülmesiyle mümkün. Azeri komşularımız Klasik Türk Müziği'ne benzetebileceğimiz ''mugam''ları çalıp söylüyorlar kemança ve tar eşliğinde. Günümüzde bu çalgının pirlerinden biri olan Adalet Vezirov 'un anlattıklarına bakılırsa Azeri kemançacılar konservatuvarlarda zorlu bir eğitimden geçiyor. Bir yandan geleneksel makamları öğrenirken diğer yandan klasik keman repertuvarının belli başlı tüm eserlerini, yani Bach, Vivaldi, Mozart 'ları kemança uyarlamalarıyla seslendirip ufuklarını açıyorlar.
1999'da Tekfen Karadeniz Solistleri'yle istanbul'da seslendirilen Hanmehmedov'un konçertosu büyük ilgi gördü. Birkaç kez TRT'nin farklı kanallarında yayımlandı. Bu sayede Vezirov, artık Türkiye'de gümrük polisleri tarafından bile tanınıyor. ''Pasaport polisi damgayı basarken 'iyi sanatçıya helal olsun' dedi. ismimden, simamdan tanımış, ne kadar gurur duydum bilemezsiniz.'' Konçerto, gördüğü büyük ilgi üzerine bu yıl istanbul Festivali'nin repertuvarına alındı. Vezirov, Karadeniz Solistleri'yle çalmaktan özellikle mutlu olduğunu anlatıyor: ''Yaklaşık 20 ülkenin incileri seçilip bu orkestra oluşturulmuş. Yapılan müziğin düzeyi çok yüksek. Ayrıca aralarındaki diyalog, ülkeler arasındaki anlayışı, kardeşliği yayabilir. Bu yüzden çok önemsiyorum orkestrayı.''
Vezirov'a adanmış iki kemança konçertosu daha var: Prömiyerini 2000'de,istanbul'daki Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Karadeniz Solistleri'yle yaptığı 1987 tarihli Zakir Bagırov bestesi ve yeni tamamlanan Tevfik Bakihanov 'un çalışması. Bunun yanında klasik müzik formunda yazılıp ona ithaf edilen eserlerin sayısı da beşi buluyor. Vezirov, kemançanın klasik müzikteki varlığı konusunda umutlu: ''inşallah bu eserler Türkiye'de seslendirildikten sonra tüm dünyada duyulacak. Kaynaksızlık yüzünden beste yapan gençler, klasik konçertolara yönelecek.''
--spoiler-- ***