adalet var mı

entry37 galeri0
    37.
  1. Eğer adalet varsa bu dünya da , bu dualar boşuna.
    0 ...
  2. 13.
  3. Mücadeleni yaparken adaleti temsil eden değer yargılarını hiçe saymıyorsan, Sabrın varsa ve doğruluktan ayrılmıyorsan, hakkın da var adaletin de lehine tecelli edeceği vaktin de. Adaletin sahibi var. O gereğini yapar kendi hikmeti ve hükmüne binaen. Sen ne kadar adilsin ona bak. insanların adaletsiz olması yada ellerine nimetler verilmiş olması seni yanıltmasın. Kim hakk ve adaletin sahibiyse en çok hakk ve adalette ondadır. Kimi kimin maliki olduğuyla sorgulayacaksın ki? Hemde suçlayarak? Bu görevini yerine getirmeyip suçu başkasına atmaktan başka bir işe yaramaz. Sen sahibine güvenmiyorsan, sana kim güvensin ki?
    0 ...
  4. 12.
  5. Adalet War. Yani adalet istiyorsan savaşacaksın. Son nefesine kadar. Hayaının son günü son anı son dakikasına kadar adalet için savaşacaksın. Eğer adalet istiyorsan. Adalet çıkar için olmaz. Adalet birilerini kayırmak için olmaz.
    0 ...
  6. 11.
  7. Bekliyorum uygulanacağı günü. Merakla ve sabırla.
    0 ...
  8. 24.
  9. ben etki tepki prensibi demeyi tercih ediyorum. kesinlikle var. sadece zaman konusu biraz sıkıntılı.
    0 ...
  10. 23.
  11. Yok sözlük. Insan elinin değdiği hiçbir yerde adalet yok.
    2 ...
  12. 22.
  13. (bkz: justice league) batman var superman var ve daha niceleri. sever misin bilemem.
    1 ...
  14. 21.
  15. Tabii ki vardır. Bizim ülke için konuşacak olursak hatta tüm dünyayı konuşacak olsak dahi “adalet” kavramını benimsediğimizi görürsün.

    Yersen!!
    4 ...
  16. 20.
  17. Bu dünyada yok, öbür dünyayı da göreceğiz.
    7 ...
  18. 18.
  19. Adalet mi? Adalet bu ülkede sadece bir kadın ismi.
    2 ...
  20. 17.
  21. adalet var ama her zaman oldugu gibi güclüler icin var
    çocuk iki dilim baklava çalar 5 yıl ceza verirler adam milyonları götürür ses cıkarmazlar.
    3 ...
  22. 16.
  23. Çoğu zaman dünyaya gelişlerimizde bile adalet yok.
    Kanunlara ve ölümlerimize sıra gelene kadar bir çok şey adaletsiz.
    2 ...
  24. 14.
  25. Çocukları öldürüyorlar. Adalet var mı diye sormak bile yersiz.
    Suriyeliler , doğu gutalılar , yemenliler , afrikalılar , pakistanlılar diye üzülmüyorlar bile insanlar bu çocuklara. O kadar küçümsüyorlar ki kendi ana babalarına bile acılarını yaşattırmıyorlar. Neyse , seyma subaşı napmış?
    1 ...
  26. 12.
  27. bir yakarış içeren başlık.
    cevabı verdim sayılır aslında.
    ''yakarış'' ile adalet saglanir mı? adaletin saglanmasi için yakarıstan fazlasına ihtiyaç vardir. en başta da ''haykırış''a.

    dünyada adaletsizlikler insanlar var olduğu sürece var olacak adaletsizlikler, haksizliklar, hak yenmeler; her dinin adaleti kutsal kabul etmesine rağmen oluyor.

    karşısında yapilan
    ali seriatinin ''adaleti ilahi adalet diyerek gökyüzüne çıkardılar ki yeryüzünde o aranmasin'' diye özetlediği seyi yapip allaha havale etmek ise o durum hz alinin necahul belaga da bahsettiği zavalliliga zahitlik maskesi gecirmektir.

    ya da yapılan adaleti hakki aramak yerine. haykirmak gerekirse eyleme dökmek hakkini istemek yerine, yakinmak ise sadece bu da zavalliliktir. bu durumda da malcom x in sanırım su sözü devreye giriyor
    ''Kimse sana özgürlüğünü vermez. Kimse sana eşitliği, adaleti ve başka hiçbir şeyi vermez. Eğer gerçekten adamsan, bunları gider kendin alırsın''

    peki burasi türkiye, burada haykirmak istemek aramak kar eder mi? pek değil.
    o halde hep sessiz mi kalmalı?
    hayır yine de haykırmalı, hakkimiz olani, adaleti istemeli ki alamazsak bile kasimizdakiler rahatsiz olsun. bilsinler ki karsilarinda zavallidan fazlasi var.
    bizim de allaha havale etmeye yüzümüz olsun.
    5 ...
  28. 11.
  29. 10.
  30. şimdi konuyu anlatmak istemiyorum ama polisler beni okulumdan almıştı. eş zamanlı olarak evi basmışlar. hard disklerimi falan kopyalamışlardı. telefonuma da el koymuşlardı. çok saçma bir adalet sistemi var. hatta yok. allah düşürmesin bunların eline.

    olay siber idi. detayları söylemem ama adaletsiz bir sistem olduğu kesin.
    2 ...
  31. 8.
  32. hiçbir zaman olmadı, olmayacak. boşuna aramayın.
    0 ...
  33. 7.
  34. Yazılı hiç bir hukuk sistemi yüzde yüz adil değildir. Cunku kanun koyucu statusundeki (buna demokrasi diyebilirsiniz, monarşi, diktatörlük v.s) o ülkenin üstünlerince yapılır. Siz mecliste hiç çiftçi,işçi, sıradan memur gördünüz mü? Sözde onların hakları ve adaletin tesisi için kanun çıkaranların hepsi gobeği yağlı zengin tabakasıdır. Ya da kadınları düşünün... Temsil oranları yüzde on civarı,aktif görev nerdeyse yok ama onlar için kanun çıkaranlar erkek... Daha yapım aşamasında eşitsizlik içeren yasaların ne kadar adil olduğu tartışılır. Mevcut sistemlerin tamama yakını muktedirlerin ya da guc sahiplerinin haklarını korumak üzerine kurgulanmıştır.
    2 ...
  35. 6.
  36. adalet diye bişey yok diye düşünüyorum. bunun nedeni ise çok basit. çünkü birçok yerde adalet para sayesinde sağlanıyor. güçlü güçsüz olanı eziyor. bu basit örnekle anlattığım durumda adaletten nasıl söz edebiliriz?
    0 ...
  37. 5.
  38. insanlar arasında olmadığını düşünüyorum.
    Ama ilahi adalet'e sonuna kadar güvenen ve inanan biriyim.
    Çünkü; hakîm'in kendisi şahit.
    9 ...
  39. 4.
  40. Bence var ama çok incelikli bakmak lazım bu başlığı görünce aklıma şu geldi:
    HZ MUSA iLE HIZIR AS KISSASI

    "Musa (a.s.) Beni israil'e hutbe irad etmek üzere ayağa kalktı. Kendisine,

    "-insanların en bilgini kimdir?" diye soruldu:
    "-Benim" diye cevap verdi.
    Cenab-ı Hak,
    "Allahulalem (yani en iyi bilen Allah'tır)" demediği için Musa'yı azarladı. Ve:
    "iki denizin birleştiği yerde bulunan bir kulum senden daha alimdir" diye ona vahyetti.
    Hz. Musa (a.s.):
    -"Ey Rabbim ben onu nasıl bulabilirim? diye sordu. Kendisine:
    -"Bir zenbile bir balık koy, onu sırtına al. Balığı nerede yitirirsen o zat oradadır" dendi.

    Dendiği gibi yaparak yola çıktı. Kendisiyle beraber, hizmetçisi olan Yuşa ibnu Nûn da yola çıktı. Beraberce yürüyerek bir kayanın yanına geldiler. Hz. Musa ve hizmetçisi dinlenmek üzere orada yattılar. Balık kımıldayarak zenbilden çıkıp denize kaydı. Allah ondan suyun akıntısını tuttu. Öyle ki su kemer gibi oldu. Balık için bir kanal meydana gelmişti. Hz. Musa (a.s.) ve hizmetçisi bu manzaraya şaşırdılar. Günlerinin geri kalan kısmı ile o gece boyu da yürüdüler. Musa'nın arkadaşı ona, balığın gitmesini haber vermeyi unutmuştu.

    Sabah olunca Hz. Musa (a.s.) hizmetcisine:
    "Hele sabah kahvaltımızı getir. Biz bu yolculukta yorulduk" dedi. Ama emrolunduğu yere gelinceye kadar yorulmamıştı.
    Hizmetçi:
    -"Hani bir kayanın yanına gelmiş yatmıştık ya! Ben balığı orada unuttum. Onu hatırlatmayı, bana mutlaka şeytan unutturdu. Balık denize şaşılacak şekilde sıvışıp gitmişti" dedi.
    Musa (a.s.):
    "Bizim aradığımız orasıydı" dedi ve hemen izlerinin üzerine geri döndüler.

    izlerini takiben yürüyerek kayaya kadar geldiler. Musa (a.s.) orada örtüsüne bürünmüş bir adam gördü ve ona selam verdi. Hızır (a.s.) ona:
    -"Senin bu yerinde selâm ne gezer!"
    -"Ben Musa'yım."
    -"Benû israil'in Musa'sı mı?"
    -"Evet."
    -"Sen, Allah'ın sana öğrettiği bir ilmi bilmektesin ki ben onu bilmem. Ben de Allah'ın bana öğrettiği bir ilmi bilmekteyim ki, onu da sen bilemezsin."
    -"Allah'ın sana öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder misin?"
    -"Sen benimle beraber olmak sabrını gösteremezsin. Mahiyet ve hikmetini bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin ki?"
    -"inşallah sen beni çok sabırlı bulacaksın. Hem ben senin hiç bir emrine karşı gelmeyeceğim."
    -"Öyleyse gel. Ancak, madem bana tabi olacaksın, ben sana haber vermedikçe bana hiç bir şey sormayacaksın!" dedi.
    Hz. Musa (a.s.):
    -"Tamam!" dedi.

    Hz. Musa ve Hz. Hızır (a.s.) beraberce gittiler. Deniz kıyısında yürüyorlardı. Bir gemiye rastladılar. Kendilerin gemiye almalarını söylediler. Gemi sahipleri Hızır (a.s.)'ı tanıdılar. Ve ücret istemeksizin onları gemiye aldılar.
    Hızır (a.s.), gidip, geminin tahtalarından birini deldi.
    Hz. Musa (a.s.) ona:
    -"Bak, bunlar bizi bedava gemilerine aldılar, sen gidip gemilerini deldin, adamları boğacaksın. Hiç de yakışık almayan bir iş yaptın!" dedi.
    Hızır:
    -"Ben sana, "benimle bulunmaya sabredemezsin" demedim mi?" dedi.
    Hz. Musa:
    -"Unuttuğum şey sebebiyle beni sigaya çekme. Bu iş sebebiyle bana zorluk çıkarma!" ricasında bulundu.

    Sonra bunlar gemiden indiler. Sahil boyu yürürken, çocuklarla oynayan bir yavrucak gördüler. Hızır (a.s.) yavrucağı yakaladığı gibi eliyle başını kopararak çocuğu öldürdü. Musa (a.s.):
    -"Masum bir çocuğu kısas hakkın olmaksızın niye öldürdün. Bu çok yadırganacak bir iş!" dedi.
    -"Ben sana demedim mi, sen benim beraberliğime sabredemezsin!" diye Hızır (a.s.), Musa'ya çıkıştı. Hz. Musa:
    -"Ama bu birinciden de şiddetli idi" dedi ve ilave etti: "Bundan sonra sana bir şey sorarsam, beni arkadaş etme, nazarımda bu hususta haklı sayılacaksın" dedi.

    Yola devam ettiler. Bir köye geldiler. Halktan yiyecek birşeyler istediler. Ama kimse onları ağırlamadı. Köyde yıkılmak üzere olan bir duvara rastladılar. Hızır (a.s.) eliyle şöyle göstererek: "Eğilmiş" diyordu. Onu doğrulttu.
    Hz. Musa (a.s.) ona:
    -"Bir cemaat ki, kendilerine geliyoruz, bize ilgi gösterip, ağırlamıyorlar, yiyecek vermiyorlar. Sen onlara bedava iş yapıyorsun, dilesen ücret alabilirdin!" dedi.
    Hızır (a.s.), Hz. Musa'ya:
    -"Artık birbirimizden ayrılma zamanı geldi. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin te'vilini haber vereceğim" dedi.

    Dayanamadığın işlerin yorumunu sana anlatayım:
    Gemi, denizde çalışan birkaç yoksula aitti. Onu kırarak kusurlu kılmak istedim. Çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı.
    Çocuk ise, inanmış bir anne ve babanın evladı olmasına rağmen, çok asiydi. Anne ve babasını da azdırmasından ve inkara sürüklemesinden korktuk.
    Duvara gelince, şehirde iki yetim erkek çocuğa aitti. Duvarın altında onların hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimseydi. Rabbin onların ergenlik çağına ulaşmasını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini başkalarının müdahalesi olmadan çıkarmalarını istedi.
    Ben bunları kendiliğimden yapmadım. işte dayanamadığın işlerin iç yüzü budur.
    5 ...
  41. 3.
  42. doğadan gelen üstün bir adalet var hiçbir kitapta yazmayan. yazılı olan tüm kurallar suçluyu korumak ve daha az ceza almasını sağlayabilmek adına var. suçlu ne kadar ceza alırsa alsın, haklı hiçbir zaman tatmin olmayacak.
    1 ...
  43. 2.
  44. şimdi adını hatırlayamadığım bir filozofa göre adalet yoktur diyen sokaktaki adam zannettiğinden daha doğru konuşur. çünkü adalet diye bir şey yoktur, adalet sadece bir soyutlamadır.

    (bkz: nominalizm)
    0 ...
  45. 1.
  46. cevabı merak edilen sorunun sözlüğe sorulmasıdır. sahiden sözlük adalet var mı ? neden hep masum ve mazlum insanlar için bu kavram negatif yönde işlerken lehine olunca yavaşlar ? neden hep kötü insanlar iyi şeyler kazanırken masum insanlar hep üzülür sahi bir şey daha soracağım yaşıtları koşup oynarken köşede oturan engellilerin bakışını gördünüz mü hiç ? ben gördüm öyle bir bakış ki insanın amına koyar ve sabaha kadar düşündürür sahi sözlük adalet var mı ?
    2 ...
  47. 13.
  48. Ancak Tanrı'nın adâleti var. insanoğlunun mu? Maalesef.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük