adalet var mı

entry37 galeri0
    1.
  1. Adaletin sadece bir kelimeden ibaret olduğunu anlayan insanın kendi kendine sorduğu soru.

    Sizce var mı ? Yoksa adamın dediği gibi bir çıkar yolu olmayan insanları kandırmak için söylenmiş bir söz mü ?

    Tanrı neden herkese aynı imkanları sağlamıyor ? Neden sen çok zengin değilsin ? Neden sen çirkinsin ? Neden sen gözlük takmak zorundasın ? Neden senin annen kanserle savaşıyorda diğer anneler hasta değil ? Neden bir ingiliz kadar rahat hayat sürmüyorsunda acaba terör başlamadan kardeşim askerden dönermi diye endişe ediyosun ?

    kandırılmadıkmı hep öbür dünyadada sen sefa sürersin diye ?

    Öbür dünyada sefa sürmek için bu dünyada zulüm şart mı ? ikisinde de sefa sürmemizi neden istemiyor ?

    Tanrı neden hep sana acı çektiriyor ?
    3 ...
  2. 2.
  3. "Tanrı adildir. insanın acılar çekmesinin nedeni: bazı insanların diğerlerine adil davranmamasıdır." Cevabını vereceğim soru.
    3 ...
  4. 3.
  5. Allahu Teala nın nizamında adalet vardır lakin onu uygulayabilecek ilime sahip alimleri bulmak , yetirmek zordur.
    4 ...
  6. 4.
  7. Türkiye de adalet sadece duvarlarda yazılıdır. Adalet mülkün temelidir yani adalet devletin temelidir. Devlette yönetenlerin çıkarları doğrultusunda idare edildiği için dolayısıyla sokaktaki bir vatandaşın hakkıda kendiliğinden kaybolmuş olur. Ne yazık ki bizim ülkemizde adalet hiçbir zaman kavramdan teoriden öteye geçmemiştir.
    1 ...
  8. 5.
  9. defalarca kendime sorduğum soru, sırf bu sebeple yaradanın varlığına inanıyorum, bir yerlerde adalet olmalı ama sonra biri çıkıp diyor ki adalet kelimesini insanoğlu türetti, aslında öyle bir şey yok.
    2 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. kişilerin koyduğu kurallara adalet sağlanamaz. bu acıklı münevver karabulut olayını herkes biliyordur. boynun kesti adam kaçtı sonra teslim oldu 18 yaşının dolmasını 4-5 ay kalmış. babası zengin iyi avukatları tuttu. 5-6 yıl sonra dışarıda.
    Avukatın görevi nedir? suçlunun her ne sebeple olursa olsun en az suçu almasını sağlamak ve suçsuzluğunu ispatlamak.

    Lakin şeriat olsa bu durumda hüküm bellidir. kızın ailesine kısas hakkı doğar aile isterse aff edelebilir.
    birisi size bir tokat atsa sizde ona bir tokat atsanız bu adildir. 2 atarsanız bu adeletsizliktir.
    bu adalet sistemi ile adalet gelmez.
    1 ...
  13. 8.
  14. Herkes aynı dini benimserse ( bütün gerekliliklerini yerine getirecek. Hangi din olduğu fark etmez. Budizm, islamiyet, hıristiyanlık, yahudilik vb.) Ya da herkes empati yapabilecek düzeye gelirse ancak o zaman gerçekten adalet olur.
    1 ...
  15. 9.
  16. üniversitede öyle bir bölüm var.
    0 ...
  17. 10.
  18. dünya da yok. allah böyle bir şeyi koymamış(!) donanımın içine.
    1 ...
  19. 11.
  20. Tabi ki de bu dünyada yok. Eğer her şey adil ve eşit olsaydı zaten burası sınav dünyası değil cennet olurdu.
    0 ...
  21. 12.
  22. 13.
  23. Ancak Tanrı'nın adâleti var. insanoğlunun mu? Maalesef.
    0 ...
  24. 1.
  25. cevabı merak edilen sorunun sözlüğe sorulmasıdır. sahiden sözlük adalet var mı ? neden hep masum ve mazlum insanlar için bu kavram negatif yönde işlerken lehine olunca yavaşlar ? neden hep kötü insanlar iyi şeyler kazanırken masum insanlar hep üzülür sahi bir şey daha soracağım yaşıtları koşup oynarken köşede oturan engellilerin bakışını gördünüz mü hiç ? ben gördüm öyle bir bakış ki insanın amına koyar ve sabaha kadar düşündürür sahi sözlük adalet var mı ?
    2 ...
  26. 2.
  27. şimdi adını hatırlayamadığım bir filozofa göre adalet yoktur diyen sokaktaki adam zannettiğinden daha doğru konuşur. çünkü adalet diye bir şey yoktur, adalet sadece bir soyutlamadır.

    (bkz: nominalizm)
    0 ...
  28. 3.
  29. doğadan gelen üstün bir adalet var hiçbir kitapta yazmayan. yazılı olan tüm kurallar suçluyu korumak ve daha az ceza almasını sağlayabilmek adına var. suçlu ne kadar ceza alırsa alsın, haklı hiçbir zaman tatmin olmayacak.
    1 ...
  30. 4.
  31. Bence var ama çok incelikli bakmak lazım bu başlığı görünce aklıma şu geldi:
    HZ MUSA iLE HIZIR AS KISSASI

    "Musa (a.s.) Beni israil'e hutbe irad etmek üzere ayağa kalktı. Kendisine,

    "-insanların en bilgini kimdir?" diye soruldu:
    "-Benim" diye cevap verdi.
    Cenab-ı Hak,
    "Allahulalem (yani en iyi bilen Allah'tır)" demediği için Musa'yı azarladı. Ve:
    "iki denizin birleştiği yerde bulunan bir kulum senden daha alimdir" diye ona vahyetti.
    Hz. Musa (a.s.):
    -"Ey Rabbim ben onu nasıl bulabilirim? diye sordu. Kendisine:
    -"Bir zenbile bir balık koy, onu sırtına al. Balığı nerede yitirirsen o zat oradadır" dendi.

    Dendiği gibi yaparak yola çıktı. Kendisiyle beraber, hizmetçisi olan Yuşa ibnu Nûn da yola çıktı. Beraberce yürüyerek bir kayanın yanına geldiler. Hz. Musa ve hizmetçisi dinlenmek üzere orada yattılar. Balık kımıldayarak zenbilden çıkıp denize kaydı. Allah ondan suyun akıntısını tuttu. Öyle ki su kemer gibi oldu. Balık için bir kanal meydana gelmişti. Hz. Musa (a.s.) ve hizmetçisi bu manzaraya şaşırdılar. Günlerinin geri kalan kısmı ile o gece boyu da yürüdüler. Musa'nın arkadaşı ona, balığın gitmesini haber vermeyi unutmuştu.

    Sabah olunca Hz. Musa (a.s.) hizmetcisine:
    "Hele sabah kahvaltımızı getir. Biz bu yolculukta yorulduk" dedi. Ama emrolunduğu yere gelinceye kadar yorulmamıştı.
    Hizmetçi:
    -"Hani bir kayanın yanına gelmiş yatmıştık ya! Ben balığı orada unuttum. Onu hatırlatmayı, bana mutlaka şeytan unutturdu. Balık denize şaşılacak şekilde sıvışıp gitmişti" dedi.
    Musa (a.s.):
    "Bizim aradığımız orasıydı" dedi ve hemen izlerinin üzerine geri döndüler.

    izlerini takiben yürüyerek kayaya kadar geldiler. Musa (a.s.) orada örtüsüne bürünmüş bir adam gördü ve ona selam verdi. Hızır (a.s.) ona:
    -"Senin bu yerinde selâm ne gezer!"
    -"Ben Musa'yım."
    -"Benû israil'in Musa'sı mı?"
    -"Evet."
    -"Sen, Allah'ın sana öğrettiği bir ilmi bilmektesin ki ben onu bilmem. Ben de Allah'ın bana öğrettiği bir ilmi bilmekteyim ki, onu da sen bilemezsin."
    -"Allah'ın sana öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder misin?"
    -"Sen benimle beraber olmak sabrını gösteremezsin. Mahiyet ve hikmetini bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin ki?"
    -"inşallah sen beni çok sabırlı bulacaksın. Hem ben senin hiç bir emrine karşı gelmeyeceğim."
    -"Öyleyse gel. Ancak, madem bana tabi olacaksın, ben sana haber vermedikçe bana hiç bir şey sormayacaksın!" dedi.
    Hz. Musa (a.s.):
    -"Tamam!" dedi.

    Hz. Musa ve Hz. Hızır (a.s.) beraberce gittiler. Deniz kıyısında yürüyorlardı. Bir gemiye rastladılar. Kendilerin gemiye almalarını söylediler. Gemi sahipleri Hızır (a.s.)'ı tanıdılar. Ve ücret istemeksizin onları gemiye aldılar.
    Hızır (a.s.), gidip, geminin tahtalarından birini deldi.
    Hz. Musa (a.s.) ona:
    -"Bak, bunlar bizi bedava gemilerine aldılar, sen gidip gemilerini deldin, adamları boğacaksın. Hiç de yakışık almayan bir iş yaptın!" dedi.
    Hızır:
    -"Ben sana, "benimle bulunmaya sabredemezsin" demedim mi?" dedi.
    Hz. Musa:
    -"Unuttuğum şey sebebiyle beni sigaya çekme. Bu iş sebebiyle bana zorluk çıkarma!" ricasında bulundu.

    Sonra bunlar gemiden indiler. Sahil boyu yürürken, çocuklarla oynayan bir yavrucak gördüler. Hızır (a.s.) yavrucağı yakaladığı gibi eliyle başını kopararak çocuğu öldürdü. Musa (a.s.):
    -"Masum bir çocuğu kısas hakkın olmaksızın niye öldürdün. Bu çok yadırganacak bir iş!" dedi.
    -"Ben sana demedim mi, sen benim beraberliğime sabredemezsin!" diye Hızır (a.s.), Musa'ya çıkıştı. Hz. Musa:
    -"Ama bu birinciden de şiddetli idi" dedi ve ilave etti: "Bundan sonra sana bir şey sorarsam, beni arkadaş etme, nazarımda bu hususta haklı sayılacaksın" dedi.

    Yola devam ettiler. Bir köye geldiler. Halktan yiyecek birşeyler istediler. Ama kimse onları ağırlamadı. Köyde yıkılmak üzere olan bir duvara rastladılar. Hızır (a.s.) eliyle şöyle göstererek: "Eğilmiş" diyordu. Onu doğrulttu.
    Hz. Musa (a.s.) ona:
    -"Bir cemaat ki, kendilerine geliyoruz, bize ilgi gösterip, ağırlamıyorlar, yiyecek vermiyorlar. Sen onlara bedava iş yapıyorsun, dilesen ücret alabilirdin!" dedi.
    Hızır (a.s.), Hz. Musa'ya:
    -"Artık birbirimizden ayrılma zamanı geldi. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin te'vilini haber vereceğim" dedi.

    Dayanamadığın işlerin yorumunu sana anlatayım:
    Gemi, denizde çalışan birkaç yoksula aitti. Onu kırarak kusurlu kılmak istedim. Çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı.
    Çocuk ise, inanmış bir anne ve babanın evladı olmasına rağmen, çok asiydi. Anne ve babasını da azdırmasından ve inkara sürüklemesinden korktuk.
    Duvara gelince, şehirde iki yetim erkek çocuğa aitti. Duvarın altında onların hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimseydi. Rabbin onların ergenlik çağına ulaşmasını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini başkalarının müdahalesi olmadan çıkarmalarını istedi.
    Ben bunları kendiliğimden yapmadım. işte dayanamadığın işlerin iç yüzü budur.
    5 ...
  32. 5.
  33. insanlar arasında olmadığını düşünüyorum.
    Ama ilahi adalet'e sonuna kadar güvenen ve inanan biriyim.
    Çünkü; hakîm'in kendisi şahit.
    9 ...
  34. 6.
  35. adalet diye bişey yok diye düşünüyorum. bunun nedeni ise çok basit. çünkü birçok yerde adalet para sayesinde sağlanıyor. güçlü güçsüz olanı eziyor. bu basit örnekle anlattığım durumda adaletten nasıl söz edebiliriz?
    0 ...
  36. 7.
  37. Yazılı hiç bir hukuk sistemi yüzde yüz adil değildir. Cunku kanun koyucu statusundeki (buna demokrasi diyebilirsiniz, monarşi, diktatörlük v.s) o ülkenin üstünlerince yapılır. Siz mecliste hiç çiftçi,işçi, sıradan memur gördünüz mü? Sözde onların hakları ve adaletin tesisi için kanun çıkaranların hepsi gobeği yağlı zengin tabakasıdır. Ya da kadınları düşünün... Temsil oranları yüzde on civarı,aktif görev nerdeyse yok ama onlar için kanun çıkaranlar erkek... Daha yapım aşamasında eşitsizlik içeren yasaların ne kadar adil olduğu tartışılır. Mevcut sistemlerin tamama yakını muktedirlerin ya da guc sahiplerinin haklarını korumak üzerine kurgulanmıştır.
    2 ...
  38. 8.
  39. hiçbir zaman olmadı, olmayacak. boşuna aramayın.
    0 ...
  40. 10.
  41. şimdi konuyu anlatmak istemiyorum ama polisler beni okulumdan almıştı. eş zamanlı olarak evi basmışlar. hard disklerimi falan kopyalamışlardı. telefonuma da el koymuşlardı. çok saçma bir adalet sistemi var. hatta yok. allah düşürmesin bunların eline.

    olay siber idi. detayları söylemem ama adaletsiz bir sistem olduğu kesin.
    2 ...
  42. 11.
  43. 12.
  44. bir yakarış içeren başlık.
    cevabı verdim sayılır aslında.
    ''yakarış'' ile adalet saglanir mı? adaletin saglanmasi için yakarıstan fazlasına ihtiyaç vardir. en başta da ''haykırış''a.

    dünyada adaletsizlikler insanlar var olduğu sürece var olacak adaletsizlikler, haksizliklar, hak yenmeler; her dinin adaleti kutsal kabul etmesine rağmen oluyor.

    karşısında yapilan
    ali seriatinin ''adaleti ilahi adalet diyerek gökyüzüne çıkardılar ki yeryüzünde o aranmasin'' diye özetlediği seyi yapip allaha havale etmek ise o durum hz alinin necahul belaga da bahsettiği zavalliliga zahitlik maskesi gecirmektir.

    ya da yapılan adaleti hakki aramak yerine. haykirmak gerekirse eyleme dökmek hakkini istemek yerine, yakinmak ise sadece bu da zavalliliktir. bu durumda da malcom x in sanırım su sözü devreye giriyor
    ''Kimse sana özgürlüğünü vermez. Kimse sana eşitliği, adaleti ve başka hiçbir şeyi vermez. Eğer gerçekten adamsan, bunları gider kendin alırsın''

    peki burasi türkiye, burada haykirmak istemek aramak kar eder mi? pek değil.
    o halde hep sessiz mi kalmalı?
    hayır yine de haykırmalı, hakkimiz olani, adaleti istemeli ki alamazsak bile kasimizdakiler rahatsiz olsun. bilsinler ki karsilarinda zavallidan fazlasi var.
    bizim de allaha havale etmeye yüzümüz olsun.
    5 ...
  45. 14.
  46. Çocukları öldürüyorlar. Adalet var mı diye sormak bile yersiz.
    Suriyeliler , doğu gutalılar , yemenliler , afrikalılar , pakistanlılar diye üzülmüyorlar bile insanlar bu çocuklara. O kadar küçümsüyorlar ki kendi ana babalarına bile acılarını yaşattırmıyorlar. Neyse , seyma subaşı napmış?
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük