Adalet refahı sağlar. Tabii sadece birisinin eylemini yargılamak adalet değildir. Adalet hayatın her alanındadır. Mesela refahın şu anda parayla sağlandığını düşünürsek; refah seviyesini belirleyen paranın bireylere dağılımında da adalet ön plandadır. Kısacası, eğer bir ülkede adalet hayatın bütün alanlarında sağlanıyorsa orada insanların refah içinde yaşayacaklarını söyleyebiliriz.
Örnek vermek gerekirse bir kamu görevlisi ya da kamu görevlisi sayılan bir şahıs yapılacak bir işi ehil olan birisine verirse adaleti sağlamış olur. Yok vermedi diyelim ve bu ortaya çıktı mahkemeler yanlış karardan dolayı bu kamu görevlisi olan yöneticiyi cezalandırırsa yine adalet sağlanmış olur. Yok ikisi de olmazsa refah olmaz. Kamunun kaynakları dağlar denizler gibi harcanır biter. Kimse de ağzını açmaz benim adamım derse ne refah kalır ne adalet.
Ne diyorduk adaletin gözü gerçekleri görmesin diye değil yanlı davranmasın diye kapalıdır.
Refah adaletli dağıtılmadığı zaman refah olmuyor. Mesele yüzde kaç büyüdüğümüz değil.
Marx der ki burjuva devleti geliri kendi sınıfına dağıtır. Piyasa sistemi özünde sınıfsal yapının devam etmesi için kurulmuş bir sistemdir.
Konuya buradan bakarsak egemen sınıf yaratılan hasılatı kendi destekçilerine dağıtıyorsa o zaman burada adalet yok.
Adına ister vahşi kapitalizm diyelim ister " ileri demokrasi " , sınıflar arası uçurum bu düzeye gelince ıdeolojik kamplaşma esasen salt bir maskeleme aracı oluyor.
refah? kimin refahı?refah diyince belli bir azınlıgın refahıda olabilir. onlar refah icindedirler mesela. ama ya onların dısında kalanlar? adalet her seyden onemlidir. adalet varsa refahta vardır cunku her sey adilce bolusulur kimseye iltimas gecilmez.