Tanım: Adaleti sorgulayan insanların kullandıkları söz öbeği.
Sabah 8 sularında gitmemiz gereken derse, ne hikmetse gecenin verdiği yorgunlukla 10 da kalkan biri olarak apar topar hazırlanıp, şöyle bir fönden geçmiş saçlarla kendimi kapının önüne atmam bir oldu, oysaki sokağa atmam gerekirdi , gecenin verdiği küresel soğuma ile maalesef şehrimi karlara teslim etmiş olmamın ezikliğini yaşadım.
Elbet bitecek bir gün, elbet diye hayıflanırken, küçük minik adımlarla, koştururcasına durağa ilerleyip, bir taksi çevirirmişcesine durduğum otobüsüme, binip düştüm yine yollara.
Yine kuru kalabalıkla giderken kampüse , etrafımı şöyle bir keser, göz ucuyla günün üniversite hayatında olup bitenine sabah edasıyla anlam vermeye çalışırım.
bugünde yine aşık çiftlerimiz uykulu yüzlerini birbirlerine sürtüp gözlerinde ki çapakları yermişcesine yiyişmekten kendilerini alıkoyamadıklarına şahit olurken, bir takım entelektüel insanların kitap okuyuşlarına şahit oldum, arada birde hatunları kesen yiğitlerimizde yok değildi hani.
Sabah işte daha ne olsun diyebilirsiniz elbette, vira bismillah ile derslere başladık, hesap makinamın verdiği doğru sonuçlarla bir kez daha gururlanırken, sonraki ders ile devam ettik güne, derken üzerine 2 saat bi mola patlatıp, öğle yemeğinide en ucuzundan 1.5 tl ye fakültede tamamladıktan sonra,
öğlenden sonraki derslere girmeye devam etmekte yorucu oldu. Bunlar Yetmez dediler, size akşamda ders verelim biz, eyvallah dedik onuda alırız, ama takatimiz kalmamıştı derken bir ses fırla dedi poke, fırla da 2 lokma bişiler ye geç oldu.
Hemen bodyi kapıp dışarıda kafamıza göre bi alem yapalım lan dedik, lahmacun, ayran fena olmaz falan muhabbetlerini yaparken, buzlanmanın etkisiyle ucuz atlatılmış bir düşüşten son anda, verdiğimiz tahmini sadakalarla kurtuldum.
Her işte bi hayır vardır lan yürü dedi body, yürüdük.
Yine otobüsteyiz,
Sabahtan pek farkı olmamasına rahmen çiftleri daha az görüyoruz bu sefer, sürekli konuşmalar falan, kız kısmı çoğunlukta, bıdı bıdı dedikodu peşinde yardırıyorlar. Yok şöle yok böle, 10 gün sonra vizeler falan diye dert yanıyorlar, bir kısmıda akşam ne yapsak diye dudak büzüştürüp laflıyorlar.
Erkek kısmı yok mu o da var, daha beter.
hacı arkadaki kız beni kesiyor, yok soldaki yüzüğü geyiğine takmış , arkada duranı memo becermiş, klasik düşük ego lu ergenleri tekrar tanımak nasip oldu sayelerinde, şöyle bir elemanları kestikten sonra, görende herkes kapıda bekliyor nolur bi posta daha diye yalvarıyor sanacak. ulan pezevenk madem motor, al bi a2 sende sür, demek istiyor insan. Yapamıyor el vicdan diyor.
Herneyse ..
Boktan ve sıkıcı bir ortamda 20dk ayakta yolculuk işte, cehenneme hoş geldiniz.
Son sürat şehrimizde turlarken nihayet gelebiliyoruz durağa, hafif bir kayıp düşme korkusuyla adımlarımızı atıyor ve yolumuza devam ediyoruz.
Gitmemiz gereken yerle aramızda 50 metre ya var ya yok derler ya , aynen öyle bi mesafe de yürümeye devam ediyoruz ki...
o kar kıyamette, yüksek topuklu çizme sesleriyle etrafımıza baka kalıyoruz,
ulan öyle böyle de değil hani, bulunduğumuz yer götü kırık bi il lan, gidip rakı içicek bi meyhanesi yok , sen orda partiye gidiyorsun halin edavatın nedir diye sorgulamadan duramadım, ve hemen beyin uyarılması gereken bölgeleri uyarmak yerine, kendini uyarıp,
Ulan bunların vizeleri yok mu?
Ulan bunların Ailesi yok mu ?
Sorularını, peş peşe sorarak resmen mavi ekran vermesine neden olmuştur.
Neyseki, siparişlerin erken gelmesiyle beyin tekrar açlığını hatırlayıp, gözü kapatarak daldık lahmacunlara. Karnımızın doymasıyla, beyin kendini toparlamıştı birde üzerine çay, sigara yapınca değme keyfimize hani.
Erken çıkıp, eve gitmemiz gerektiğini hatırladık,
Aslında öyle acele edecek bir durumda yoktu hani,
alt tarafı vizeler var,
alt tarafı 2 puan fazla alalım diye,
olurda dönem uzamasın diye, hani.