birçok kez gamsız yaftası yediğim doğrudur. eskiden üzen bir hitaptı ama artık önemli değil çünkü bunu söyleyen insanları önemsememeyi acı bir şekilde öğrendim.
var böyleleri. gözünün yaşına bakmazlar. insanı en zayıf noktasından kavrar, işini bitirene dek bırakmazlar. yüreği taşlaşmış, insanlıktan çıkmış haldeler. onlarla mücadele edemez, yenilgiye uğratamazsınız. isteseniz de yapamazsınız. başarırsanız eğer zaten yenilmiş olan siz olursunuz bu acımasızlığa ve sizin için artık hiç bir şey eskisi gibi olmaz.
Hani derler ya, bi ilacı çok fazla kullanınca vücut bağışıklık kazanır ve hastalığı iyilestirmez diye, bunda onun gibi bi durum.
çok fazla aciya maruz kalan bünye, her acıdan bi duyarsizlik geliştirir ve sonunda acımasız denen bi insan haline dönüşür. cunku kişi acıyı hissetmemeye başlar ve karşısındaki kişinin acı çekeceğini de algilayamaz.
acımasız olmak doğru değil mi diye bi hükümde bulunmayı doğru bulmuyorum ama çıkarcılık anlayışıyla yönetilen ve tum insanların bu şekilde olduğu dünyada acımasız olmak bi tür kendini koruma/savunma mekanizması geliştirmek olarak görülebilir. tabi ki nasıl bi inisan olacağınıza yine siz karar vereceksiniz. her şeye rağmen iyiliği seçmek beraberinde acıyı getirdi de, iyi bi insan olmanın gönül rahatlığıyla yaşamaya devam edebilirsiniz.
acımasız olmak için öncesinde çokça darbe yemek gerekir.
eh tabi darbelerin toplam vektörel büyüklüğü ile bu hale gelinir.
beyinciğe kaydedilir ve kere öğrenildikten sonra unutulmayan bir şeydir. örn: bisiklet sürmeyi öğrenmek gibi.
istemsizce çalışır, otonomdur.
hem ne demişler azizim; en keskin kılıç en çok çekiç darbesi yiyendir. ♞
Bazen gerçekten gerekli olan durumdur.
Her zaman acımak, insanı gerçekten acınacak duruma düşürür.
Sırf acıyorsunuz diye başkalarının her istediğini yapanlardan olmak, onların kalıplarına ve zincirlerine bürünmeyi de beraberinde getirir. Yaşamayı engeller.
acımasız olan kişiler değil, karşı taraf bunu böyle hisseden. öyle bi haller alıyorsunuz ki karşı olarak kendini insan acımasız gaddar bişeymiş gibi hissediyor, oysa sıradan bir konuşma benim yaptığım.
Mutlu olmanın elzem öncüllerindendir. Bir insan bencil ve acımasızsa hiçbir yaratık onun canını yakamaz. Bir ilişkide acımasız bir taraf varsa onun sözü geçer. Ona göre kendisi aldatabilir ancak aldatılırsa kan çıkar. Kendisi her münasebette bulunabilir ve açıklama yapması gerekmez. Ancak hiçbir güç onun canını sıkamaz.
Düştüğün Zaman elinden tutan olmadığını görüp her defasında tek başına kalktığın zaman acımasız oluyorsun ya da acımasız olmasan bile tepkisiz kalıyorsun olaylara.
Bencilliktir.
insanlığın en kötü yanlarından birisidir acımasız olmak, merhametsiz olmak..
Her şeyi yapar işte o an insan. Basittir çünkü o acı çektirerek mutlu olan kesimdedir artık.
Eziktir, sırf kendisini insanlara anlatmak için farkında olmadan bunu yapar. Halbuki kendisine bile anlatamaz kendisini. insanların acı çekmesinden zevk alan bir ruh hastası bile olma ihtimali vardır.
herkese gülücükler dağıttığın, hoş görüyle yaklaştığın bir dünyada; kendine ufak bir mutluluğu çok görmektir.
etrafına her şeyi zehir zemberek edebilen insanlara sorun, çok mutlulardır. çünkü herkese hak ettiğini verirler. kimseye yalandan gülücük dağıtmaz, kimseyle espiri olsun iki gülelim diye boşa konuşmazlar. açık açık her şeyi yüzünüze söylerler. seninle ilgili bir sorunumu var, sana ağır geleceğini bile bile yüzüne söyler onu. vicdanı rahattır. dışarıdan herkes onu acımasız görür ama o gerçek acımasız değildir.
gerçek acımasız olan kişi, dışarıya gülücüklerini dağıtan kişidir. aman şunu söylersem bu üzülür, aman bunu yaparsam o üzülür diye kendini onun bunun için yıpratır. kimse üzülmesin kırılmasın; herkesin fikirlerine saygı duyalım gülümseyelim felsefesindedir. herkes de bu sayede onu sever. orada burada "çok anlayışlı" diye bahsederler ondan.
evet bu kişi bu yüzden acımasızdır. herkese dağıttığı gülücükler ona her gün zarar verir çünkü. bir gün en büyük acımasızlığı kendine yaptığının farkına varır. ama bu defa da ellerinden yılları kayıp gitmiştir.