"hepimiz yaralandık hayatta.neler neler gördü bedenlerimiz.içimizden ne aşklar,ne hayatlar,ne hüzünler geldi geçti köpük köpük.kah dalga dalga kıyaya vurduk öfkemizi,kah dalgalarda boğulduk.hepimiz farklıyız sandık ama aslında hep aynıydık.hayat omuzlarımıza yüklendikçe biraz daha yerin dibine çöktük,ağrıdı omuzlarımız.ama birgün paylaşacak birilerini bulduk.onların da aynı acıları yaşadığını,kalbinin aynı yerinden yaralandığını gördük ve paylaştık içimizde yıllardır biriktirdiğimiz,artık taşımanın bize ağır geldiği acıları.paylaştık ve paylaştıkça azaldı yalnızlığımız,azaldı acılarımız" başlığı.
genel olarak dogruluk payı olmayan onermedir, zira acılar insana ozgudur, kimsenin acısı tam olarak baskasınınki ile aynı olamaz, bu durumda acının paylasılması sadece insanın kendi acısını dillendirmesi olur, ki bu da insanı hafifletmek yerine daha agır bir yukun altına sokar, acılar tekrar akla gelir, yaralara tuz basılır anlatırken, gömülmeye calısılanlar eşelenir, su yuzune cıkar, daha cok acıtır bu sefer, daha cok kahreder insanı...
acılar içte yaşanır, bireye aittir, yalnızlık gibi paylasılamaz, anlatılamaz...
acı azalması diye bir şeye inanmadığım için,doğruluk payının olmadığına inandığım başlıktır.acı ya tam vardır yada hiç yoktur ve acı nasıl paylaşılır?beraber ağlayarak mı?beraber içerek mi?o dertleşmektir...ve aslında acı azalmalı mı sorusu da sorulmalıdır.acı insanı olgunlaştıran,insan yapan duygudur...acıyı sindire sindire yaşamalı ve eksiltmek için çaba sarfetmemelidir...
doğrudur. misal verelim: bir kaşık pul biberi ben çorbama döksem tuvaletten çıkamam ama yarısını arkadaşımla paylaşsam daha az yakar veya üç arkadaş paylaşsak çok hoş olur.