düşünsel bir acı fiziksel bir acıya dönüşebiliyormuş ve çok berbatmış.
fiziksel ve düşünsel olarak ikiye ayrılan hangisi daha kötü karar verilemeyen his.
yol arkadaşım. terk etmeyen varlıklarımdan biri. ben ne zaman kaçsam ondan o hep peşimden koştu. gitme diye yalvardı ama onu aldattım. küstü bana, darıldı ama asla sırtını dönmedi(!)
sevgililer gitti, sevilenler gitti, arkadaşlar gitti, dostlar gitti, kardeşim dediklerimiz gitti... gidenlerin arkasından benim yanımda hep o vardı. ağla dedi bana, ağlatıp içimdekileri dökmemi sağladı. dert ortağım oldu, derdimi dinledi. kimsenin yapmadıklarını yaptı bana(!) öyle şeyler yaptı ki içimi acıttı(!) git benden artık, canımı yakma diye yalvardım(!) çok istiyorsan sen benden git dedi. peki o zaman ben gidiyorum dedim(!) gittim, gittiğim gibi döndüm. senden nasıl giderim, her derdimde sen yanımdayken nasıl gitmemi istiyorsun(!) vefasız mıyım ben(!)
kardeşimsin artık(!) sen nereye ben oraya dedim(!)
acının bize kattığı hiçbir şey yoktur. o anımızı mahvetmekten başka hiçbir işe yaramaz ve genelde bir anla sınırlı kalmaz. bazen bir ömür sürecek şekilde kalır.
cinsiyet ayrımı yapmadan insanoğlunu öldüren tanım yapması bile zor olan nereden geldiği belli olmayan hastalık. kurtulmanın tek yolu tekrar tekrar hatırlamaktır.
acınızı insanlara farkettirmemek zorunda iseniz bu dahada beter hale getirir durumu. Ama gençseniz iki sonucu vardır ya erkenden olgunlaştırır yada psiklojiyi iyice bozarak berbat hale getirir. Kişinin bünyesine bağlı çok düşünmemek işin sırrı. Dalmayın çok derinlere ne tek acı çekensiniz nede en büyük acısı olan..