acı

entry215 galeri11 video4
    170.
  1. gittiğim her yerden az evvel çıkmış gibiyim
    nereye bakarsam bakayım bulamıyorum kendimi
    olduğum hiçbir yerde değilmişim gibi geliyor
    olmadığım her yerde de varmışım gibi...

    eliyaHu ~humbleness
    0 ...
  2. 170.
  3. acı yaşamak için gerekli.
    düşmek ve kalkıp yeniden başlamak gerekli.
    0 ...
  4. 171.
  5. acı...kalbimdeki acı tarif edilemez susarsın sadece arada susmakta cevaptır acıyı herkes farklı sekillerde yasar bazıları susarak bz-azıları dile getirerek bazıları asabi olark hepsinin canı cok yanar anlatılmıck kadr cok nefes alamazsın bazen sanki bogazında bi düğümcük var acı ekbet bi gün gecer aynı yara gibidr ilk zamanlar canını cok yakar ama sonra alısırsın acıya sonra yara kabuk tutar yaranın ustune ne kadr basarsan o kadr acır ve kanr acıda oyle onu hatırlayınca canın cok yanar.
    0 ...
  6. 172.
  7. mutluluğu isteyen herkesin bu yoldayken alacağı tat.
    2 ...
  8. 173.
  9. 176.
  10. insana güçlü olmayı öğreten şey.
    1 ...
  11. 178.
  12. "her şeyden biraz kalır, diyordu hayat. kavanozda biraz kahve, kutuda birkaç sigara, insanda biraz acı."
    3 ...
  13. 179.
  14. insanı güçlü yapan en zarif şey. Hayatı öğrettiği bile olur.
    1 ...
  15. 180.
  16. bir kadın, ''bize acıyı anlatın,'' dedi.
    o da şöyle cevap verdi:

    acı, kavrayışınızın etrafındaki kabuğu parçalayandır.
    meyvenin çekirdeği kırılmak zorunda olsa dahi, özü güneşin altında durabilir ve bu yüzden sizin de acıyı tanımanız gerekir.

    kalbiniz, hayatınızda her gün gerçekleşen mucizelere meraklı olabilseydi, tıpkı sevinçleriniz gibi acılarınızın da muhteşem olduğunu görürdünüz.
    tarlalarınıza peşi sıra vuran mevsimler gibi kabul ederdiniz, kalbinizden geçip giden mevsimleri de.
    ve kederinizin getirdiği kışları huzur içinde izlerdiniz.

    yaşadığınız acıların çoğu kendi seçimlerinizin sonucudur.
    içinizdeki doktorun hasta benliğinizi iyileştirmek için kullandığı acı iksirdir.
    bu yüzden doktora güvenin, verdiği ilacı huzur ve sükunet içinde için.

    zira eli ağır ve sert olmasına rağmen, görünmeyen'in şefkatli eliyle yönlendirilir.
    ve getirdiği tas dudaklarınızı yakıyor olsa dahi, çömlekçi'nin kutsal gözyaşlarıyla nemlendirdiği kille şekillendirilmiştir.

    şairene bir üslupla kaleme alınmış, halil cibran başyapıtı olan ermiş'ten ''acı üzerine.''

    (bkz: ermiş)
    5 ...
  17. 181.
  18. Insanın ruhuna işleyen duygu.

    Öylesine illet ki çıkmıyor derinlerden.
    Her geçen gün her yasanilanla yeniden kanatiyor kendini.
    Biri diğerini hor gormeyiversin, bir sevgisizlikle,insanlarin dusuncesizligiyle, bir dizeyle hatta bazen bir bakışla ,çocukların katledilisinde.

    En çok da çocukların katledilişinde...

    Hala katledilişinde..

    icimi kanatiyor, ruhum acıyor.
    3 ...
  19. 182.
  20. Başlık bana nedense birini hatırlattı...
    Daha fazla acı, daha fazla keder!!!
    1 ...
  21. 183.
  22. 184.
  23. Aslında acılarımız son bulmuyor. Acının rengi değişiyor, şekli değişiyor, başrol değişiyor...

    Ama son bulmuyor.
    2 ...
  24. 185.
  25. kalp kırıldığında somut olarak hissedilen soyut his.
    2 ...
  26. 186.
  27. 187.
  28. Acı çektikçe daha çok gülümsüyor insan, bir yerden sonra kahkaha atıyor hatta. Orda burda teyzelere, belki de hiç kendisinin olmayacak çocuklara selam verip laf atıyor.
    Memleket meselesi haline gelen yalnızlığımız, gençliğimizin son demlerinde bu b*kun püsürün içinde neden olduğum sorulup duruluyor mesela. Herkesin hayali şehirde yaşamakken sen neden burdasın diye soruyorlar. Macerayı severim der geçerim, zorluk olmadan ben yokum vs diyr vasat cevaplar veriyorum ama sonra içten içten yaşlar akıyor bir yerlere. Ulan diyorum sen herşeyden kaçtın ya?!
    Eskiden iki nefesimin arasında, önünde arkasında hep birilerini düşünürdüm o kadar düşünürdüm ki kendimin bir önemi yoktu. Artık biraz daha mı önemli hale geldim yoksa yaşlanıyor muyum bilemiyorum tabi de bilememek de üzücü bazen.

    Biri elimden tutsun istiyorum son zamanlarda. Başını yaslıyım omzuna. Gözlerimizi kapattığımız yerlerde olalım. Sevmek insanı güzelleştirir, aşk da mükemmelleştirir, herşeyin karşılıklı olanı kabuldür.
    Çok arsız insanlar var be ve benim yüzüme nasıl bakıyorlar anlayamıyorum.

    Çok acı çektim, gerçekten, toparlandık daha az aklımızda ama dalıp gidiyorum işte gözlerim tavanda boş boş bakıyor.

    Bu gezegeni sevmiyorum.
    1 ...
  29. 188.
  30. 189.
  31. Yazdığım şiirleri ve onca yaşanmışlıkları unutun. Bu acı, şiirlerden ve yaşanmışlıklardan çok daha öte.
    1 ...
  32. 190.
  33. ruh ikizim olan bitki, acıdır seveni vardır. acılara özgürlük!
    0 ...
  34. 191.
  35. insan medeniyeti geliştikçe hep daha fazla acı yarattı.

    Hakikat: Gelişim arttıkça, acı artar. Gelişimin amacı acıyı azaltmak değildir. Gelişimin tek amacı vardır: Güç.

    Güç ise kendi kendinin amacı olabilecek tek şeydir. Öyleyse güçlenmek için her yol meşrudur.

    işte bir ahlak temellendirmesi.
    0 ...
  36. 192.
  37. Şu anda tarifi imkansız bir acı çekiyorum.

    Eminim insanların %90'ı bu tip acıların varlığından dahi bihaberdir.

    Her şeyim var fakat sefalet içindeyim. Adeta yanmaktayım. Yanıyorum.

    Aklım olmazların zoru içinde. Ruhum bedeni terk etme niyatiyle yayından fırlamış bir ok...

    Sonumun ne olacağına dair en ufak bir fikrim yok, zaten sonunu düşünecek vaktim hiç olmadı. Beni yakalayan ruhsal fırtınanın esareti altında her gün başka cephede çarpışmaktayım. Saadete dairse hiç umudum olmamıştı zaten.

    Kan, yara, ve fiziksel acıyla betimlenemeyecek bir acı bu. Geçmişimle savaş halindeyim. Bugünümle savaş halindeyim.

    Her an her dakika savaş halindeyim. Bu acı ben yaşarken bitemez. Öyleyse ölüp tekrar dirilmem lazım.
    2 ...
  38. 193.
  39. insanın neresi acıyorsa canı oradadır.
    0 ...
  40. 194.
  41. 195.
  42. bir süre sonra mide bulandırır ve kusmak istersiniz.
    1 ...
  43. 196.
  44. ben kökümden kurudum, daha yeşeremem ki.
    gözü elde olana, ''benimsin'' diyemem ki
    artık kendi kendime ben ümit veremem ki.
    birgün gerçek seveni bende bulurum belki.
    küsüyorum feleğe, düştüm bitmez çileye.
    artık bana fırsat yok kahkaha ile gülmeye.
    bana yemin edenler sözünde durmadı ki,
    sende git sende unut, kimler unutmadı ki?
    inanamam rüyama, ben küsmüşüm dünyama.
    yeter ki, sen mutlu ol. sakın bana acıma.

    böyle acı çok çektim, sanma ki dayanamam
    acıyanım sen olma, kandırma inanamam.
    bana her defasında haramdan bahsederdin,
    ''bilmediğim şahısla ben evlenemem'' derdin.
    benim geçim kaynağım, kavaldan, davuldan.
    müslüman koca buldun, başı kalkmaz kumardan.
    bir baktım, kahvehanede zavallının birisi,
    '' otur yanıma dedi, senin yüzde ellisi.''
    mecbur, parası bitmiş. para dileniyordu.
    tanımak istese bile, beni tanıyamıyordu.

    kız, bu muydu annenin milyoner eniştesi?
    o akşam geldiğinde, nasıldı neşesi?
    işte o akşam senden para istemedi mi?
    sen param yok deyince, doğru de demedi mi?
    o mutluluk, o neşe demek o akşam bitti.
    aradın mı acaba haram yiyen selim'i?

    kumar kağıtlarıyla kim vururdu kafana?
    ben sana suç bulmuyorum, yazık olsun annene.
    hani seni alırken altınlara sarmıştı,
    senin karşılığında, annen köşk yaptırmıştı.
    senin karşılığında, annene köşk yaptırmış!
    annen köşkte oturur, bacak bacak üstüne,
    ağlanacak haline, güldürdün beni yine...
    hani bileziklerin? nerede küpelerin?
    hani o eski düzen, o neşeli evlerin?
    hani o güllerin, o cibinliklerin?
    çöreklenmiş koynuna, geziyorsun elleri.

    inci boncuklarıyla süslenmiş gelinlikler,
    hadi şimdi göreyim, nerde seni sevenler?
    o dolu filelerin, birden nasıl boşaldı?
    ben yine acıyorum, sanma selim hoşlandı.
    gülüm, kuyumcularda bozuldu altınların
    kahvelere taşınmış yemek masaların.
    hani beni taşlardın, yoktu benden kötüsü!
    seccadeleri bile oldu masa örtüsü!
    müslümansın, tövbe de allah adamı yakar.
    hani kocanda namus, neresinde ar?

    kız kocanın yaşları bir dolu akar.
    bundan böyle o adam pencereden çok bakar.
    saksı da boynu bükük kız gelinlik güllerin
    kahveye perde oldu, gördüm gelinliklerin.
    kahvede dün oturdum beyinin masasına
    baktım ismin yazılı, örtünün ortasında.
    birgün kumarhanede karıştırdım defteri
    deftere başlık yapmış kocanın resimleri.
    hiç düşünmedin mi tez biter hazır para.
    beyin kayıplarda, duyuyorum ara sıra.

    beyinin adını kayıp ilanı verdim.
    parası çok kaçmıştır, dış devlete söyledim.
    otuz altı gün oldu, demek eve gelmedi?
    mektup yazmıştır ama postacı getirmedi.
    postacı da alıştı ondan rüşvet yemeye
    gören başladı artık yüzüne tükürmeye
    yaklaş azacık dedim, sana bişey diyeyim.
    kocan kayıp değilmiş, müjdeni de vereyim.
    ceketini buldular, cepte kumar kağıdı.
    beyoğlu sokağında dilencilik yapardı.
    ben onu zor tanıdım, o beni tanımadı.
    kaç para boya dedim? içinden mırıldandı.
    sandığının üstünde boya, simit parçası
    çamur, yağ pislik dolu pantolonun paçası.

    bir ekmek parasına dedi boyayacağım
    memnun olursun dedi, bol cila vuracağım.
    bağırıyordu kocan, parlamazsa para yok!
    ekmek gözünü tutsun, sana bir simitte çok.
    zamanında ekmeği atardın bayat diye
    attığın ekmeği ekmekleri köpeklerle paylaşır
    ne bulursan atardın ben zenginim diye
    senin çöplerin için bezmişti belediye.

    annen durduğu köşke kiracılar alırmış
    annen kiracısına, hizmetçilik yaparmış.
    r a z ı o - l u y o r m u s u n - g e c e - k o n d u l a r ı m a ?
    görmek istemiyorum, girme rüyalarıma
    bir zamanlar bey diye hitap edilen adam
    içimi döküyorum, acıyorum sana sevdam
    cami kapılarından geri gelmeyeceğim
    küsme az dinle beni,
    bak, ben ne diyeceğim?
    bir zaman fakirlere para dağıtıyormuş
    bak allahın işine
    şimdi de topluyormuş
    en çok güldüğüm taraf
    hani altın dişi?
    dişi de satmış yemiş.
    bilmem allahın işi.

    sg.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük