yalnızlığın bahanelerden ibaret olduğu boktan hayatlarda yeni trendimiz oldu bu durumda. akşam bi zeki müren dinleyip, sigara yakan yalnız kesildi başımıza. sahilde el ele gezen sevgililere imrenen herkes yalnız oldu. bu bir yarış değil aslında biz yalnız değiliz. biz derken çekirgelerin ve kuşların çıkardığı sesten bahsediyorum.
zevk alıyoruz acılarımızdan hepimiz şizofrenim... eminde değilim aslında hafif esen bir meltemin dokunuşu beni bu hale sokmuştur. eylülde dökülen kurumuş yapraklar esen rüzgarla oyun oynuyorlar. şu martıya söylesem bana uçmayı öğretir mi acaba. velhasıl kelam kimse yalnız değil, acılarımızı seviyoruz ondan. karanlık odamda bir parça ışık hüzmesi bulup gölgemle konuşan ben bile yalnız değilim aslında...
acı çekmek zevk işi değildir. hayatın sürekli istemediğin şekilde giderse önce buna üzülürsün. çıkar yol ararsın, nasıl mutlu olacağını bulmaya çalışırsın. bu olay hayatın güzelleşene kadarda gitmez. ve hayatın güzelleşmezde. ondan sonra beynin sana akıl oyunları yaparak acıdan zevk alıyormuşsun gibi gösterir. çünkü kötü durumlardan kurtulmanın tek çözümü budur. yoksa kimse acı çekmekten filan zevk almaz. daha güzel bir hayatın olsa acı çekmemek için her şeyi denersin yoksa.
acı çekmek olgun bir yürek ve düşünceli bir beyin için kaçınılmazdır. mutluluk aptallıktadır. zira düşünebilen ve farkındalık sahibi olan her insan etrafında acı çekmesini gerektirecek birçok örnek ile hergün karşılaşacak ve bunu tüm detaylarına varana kadar düşünecektir.
aptal insan ise bunların hiçbirisini kafaya takmayıp sadece kendi sikinin keyfinde olduğundan üzülecek pek birşey bulamayacaktır hayatı boyunca. anlamsızca mutlu mutlu dolaşacaktır. işin garip tarafı birçok kişi onları tercih edecektir. düşünceli insan yalnız kalacaktır. sürekli yalnız kaldığından düşünmeye çok daha fazla vakit ayırıp kendisini daha fazla geliştirmiş olacaktır. kendisini geliştiren kişi etrafındaki aptallar ile anlaşıp mutlu olamayacağından bu yalnızlık kendi gibi toplumdan soyutlanmış birisini bulana kadar devam edecektir. ancak böyle kişiler binde bir çıkar ve genellikle kendi kabuklarında yaşadıklarından birbirine ulaşamazlar. ah bir ulaşabilseler birbirlerini ne de çok mutlu edip anlayacaklar. anlaşılmaktır onları en çok mutlu edecek şey.