ağzının tadını biliyordur. acı ve tuz yemeklerde daha fazla lezzet elde edebilmek için kullanır. yemekleri ile ünlü olan çoğu yerde biber ve türevleri bol bol kullanılmaktadır. ağzının tadını bilen yemekleri zevkle yiyen birimi mazoşisttir yoksa yeme eylemini zorunluluk olarak yerine getiren ve yediği yemeklerden daha fazla lezzet alabilmek dururken ''ay ben yanarım'' diye korkup tuzun verdiği lezzetle yetinen mi?
ölçüm cetveli olarak acıyı seçmiş insandır. ne kadar acı o kadar hakketme felsefesi genelde doğu kültürünün yansımasıdır. çünkü bu coğrafyada nedense hep acı çekmek ve çektirmek prim yapmıştır.
belki de eskiden acı başarının bedeliydi ve haklıydı, ama artık bedel değil öne sürülen bir caka bir imaj oldu, bayağılaştı. insan da cahilleşip emeğe değil de neticeye talip olunca göstermelik acılar gün yüzüne çıktı.
işte acı biber yiyip övünmek de bu anlattıklarımın acı bir ifadesi olsa gerektir.
maldır..bende yiyebiliyorum ama övünmüyorum..salak mısınız oğlum biri acı yemeyle övünür,diğeri bi 70lik devirdiğiyle övünür,öbürü çayı şekersiz içer onla övünür,yiyecek içecek lan bu,sözkonusu ağız tadıysa bu nesneldir övünülecek bi durum değildir..gerçi niye yazıyosam,adam kendini övme seviyesini acı yemeye kadar indirmiş,kendi kendini gömmüş herif zavallı zaten,ben gömsem nee gömmesem ne