bir gün oynarken farketmezsiniz çiviye basarsınız canınız yanar ayapınız kanıyordur eve gidersiniz, babanızla karşılaşırsınız, noldu diye sorar, cevap verirsiniz ayağıma çivi battı diye gelen cevap çok acıdır sizin için: yeni aldığımız ayakkabıya mı?
her zaman omuzları dik ,yenilmez kahramanız olan babanızın, aile içi bazı sorunlar yüzünden omuzlarının düştüğünü, oturup kara kara düşündüğünü gördüğünüz vakit.
"seviyorum" diye açıldığın kişinin, "biz sadece arkadaşız" cevabını vermesi akabinde seni sürekli araması ve her seferinde; onu sevmene sebep olan o güzel muhabbetine devam etmesi anı örnek olarak gösterilebilen durumdur.
insanın birlikte hayaller kurduğu birinden ayrılıp , onu başkalarıyla o hayalleri yaşarken görmesi . belki de dünya üzerindeki tüm ağır işkencelerden beter. inanın bana
bu ülkede çalışan insanın asla yaranamadığını, değerli olmadığını anladığın andır. neredeki makam mevki sahibi insanlara yaranmaya çalışan onların altına yatmaya meraklı sikikler var, işte orada bize yer yok.
kalabalık bir yemek masasında sıcak çorbayı içmeye çalışmak ve ardından gelen o on saniye, geçmek bilmez yüz garip bir şekil alır, çıkaramazsın, yutamazsın. çok acı çok...
onun başkalarıyla mutlu olduğunu görmek anıdır.* başına kötü bir şey geldiğinde sakin ve soğukkanlı olup hislerinizi belli edemediğiniz, ama içinizden sarılmak gelen andır. arkadaşlığını kaybetmemek için onu sevdiğinizi söyleyemediğiniz, boğazınızda kocaman bir seni seviyorumla sadece 'iyi' diyebildiğiniz ve son olarak deli gibi merak etmenize rağmen nasıl olduğunu soramadığınız ve bununla yaşamanız gerektiği fikriyle savaştığınız yüzlerce anın her biridir.