kadıköydeki pastanelerde 3.5 ytl'ye satılan ve buna rağmen dayanamayıp aldığım, tatlı krizine girdiğim vakitlerde iki lokmada bitirebildiğim, yeri geldiğinde kırıntıları için kedimle kavga ettiğim lezzet.
ilk ısırıktan önce buruna süzülen koku ve ısırdıktan sonraki ilk ağızda dağılış, tadını alma ve küçük lokmalar halinde boğazdan geçmesi ile son bulan bir nirvanaya erişim aracıdır.
moral bozukluğunun tavan yaptığı anda bile kişiyi en mutlu insan haline dönüştürebilen süper yiyecek.
uzun uğraşlar sonunda tarifini ele geçirdiğim kurabiye.
ben uğraşamam diyenler için:
en yakın pastaneye gidilir, para karşılığında alınır*
merak edenler için:
100 gr fındık
150 gr şeker
3 yumurta beyazı
malzemeler bir cezvede iyice karıştırılır. ardından ocağa koyup kısık ateşte kıvamlanana dek pişirilir fakat dikkat etmek gerek birden dibine tutuverir. sonra bir kenara koyulur ve oda sıcaklığına gelmesi beklenir *. ardından pişirme kağıdı serilmiş tepsiye kaşık yardımıyla, çay bardağı genişliğinde yaymadan yuvarlağımsı şekilde koyulur. önceden ısıtılmış 180 derece fırına verilir ve ilk on dakika kapağı açılmaz. bakıldığında dıştan içe doğru kabarıyor gibi olur beyaz bir renge bürünür. bu safhadan sonra kürdan sokup kontrol ederek pişirilmelidir. çok dikkat etmek gerekir üzeri kızarmadan alınmalıdır. çıkarınca soğumadan spatulayla nazikçe * kazıyın ve soğuyunca çay, kahve eşliğinde yiyin. çay şekersiz olsun, zaten kurabiyede bir kova şeker var.
(bkz: yazacak birşey bulamayıp yemek tarifi vermek)
tarifi bulup yapana kadar bademle yapıldığını sanardım meğer yalanmış, ama isteyenler küçük tüplerde satılan badem aroması da kullanabilir.
eğer gerçekten hastasıysanız ve iki üç liralık fiyatları pahalı buluyorsanız, bir de ankarada oturuyorsanız, kumrular sokakta ilerlerken bir pastanede hep gözüme çarpıyor bunlardan. hem de bir liraya satılıyor. üst üste dizmişler bir sürü. yalnız tadını bilemeyeceğim.