the beatles'ın son albümünde* bulunması dolayısıyla bir veda niteliği taşır. evet, "nothing's gonna change my world," demekle çok haklıdırlar; çünkü müzik tarihinin en büyük efsanesi, en önemli fenomeni, kendisinin bile bozamadığı bir büyüyü yok etmek üzeredir. evet; müzik tarihinde, hiçbir şey the beatles'tan hiçbir zaman daha üstün olamayacaktır ve bu gerçeği hiçbir şey değiştiremeyecektir.
yıl 1970'tir. 60'lar, devrimin çocukları, çiçek çocuklar, the beatles efsanelerini de alıp, çekip gitmişlerdir, bir daha kimselerin göremeyeceği düşleri görerek ve bunları hayata geçirmeye çalışarak. ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır, across the universe'ün ardından, fonda gimme shelter duyulur ve 60'ların perdesi yavaş yavaş kapanır.
Beatles şarkılarına aşinaysanız zevkle seyredebileceğiniz bir film. Ama Beatles hayatınızın ilk gençlik dönemlerinde hayatınızda şarkılarıyla fazlasıyla yer etmişse, şarkılarının hikayesini falan bilecek kadar ilgilenmişseniz,ingilizceniz biraz olsun varsa ve 68 ruhunu yaşayamamış ama yine de hissetmişseniz tadından yenmeyecek bir film. Benim seyrettiğim en güzel müzikallerden biri ki fazla da sevmem müzikalleri. Beatles şarkılarıyla bir dönem filmi oluşturarak bir hikaye anlatmak harika bir fikir olmuş. Oyuncular sırıtmıyor,aksine cuk oturmuş. Fiziği ile Paul Mc Cartney'i anımsatan Jim Sturgess Jude rolünde, Marilyn Manson'u erkek arkadaş olarak seçmekten başka bir kusurunu görmediğim Evan Rachel Wood ise Lucy karakterinde oldukça başarılı. Zaten her iki karakterin ismi de Beatles şarkılarında geçmekte. Bununla birlikte John Lennon'un antimilitarist ruhunu temsil eden Max karakterinde Joe Anderson da akılda kalacak bir performans çıkarıyor. Hem tekrar geçmiş günlerin hatıralarına sürüklediği için hem de verdiği mesajlarla seyredilmeyi fazlasıyla hakediyor film. Film zaten aynı zamanda Beatles'ın tarihçesini de sunuyor. ilk dönem şarkılarından son dönem şarkılarına doğru film ilerliyor. Öyle ki Beatles'ın dağılma kararı aldıktan sonra Apple'ın çatısında söyledikleri "Don't Let Me Down" şarkısı da gönderme yapılarak çatıda söyleniyor. Jude'un bundan sonra söylediği "All you Need is Love" şarkısı ise hem filmin ana mesajını veriyor hem de orjinalinde olduğu gibi sonunda bir başka Beatles şarkısı olan "She Loves You" filme de Jude'un yanına gelmeye çalışan Lucy'nin ortaya çıktığı ana yedirilerek çok tatlı bir sekans oluşturulmuş. Bunlarda yetmiyormuş gibi çeşitli ufak rollerde önemli sanatçıları görmek te mümkün. Dr. Robert rolünde ki o da bir başka Beatles şarkısıdır- Bono "I am the Walrus"u söylerken, Sokaktaki bir dilenci kılığında Joe Cocker'i bunca zaman sonra görmek harika.Sonlara doğru ise hemşire olaran Salma Hayek karşımıza çıkıyor. Filme adını veren "Across the universe" şarkısı ise zenci kiliselerinde neredeyse ilahi boyutuna varacak kadar sık söylenen bir şarkı. insanın aklına ister istemez Sezen Aksu şarkıları kullanılarak yapılmış "O kadın" filmi geliyor. Ne yazık ki o bu filmin yanında oldukça basit kalıyor. Bence seyredin,içiniz ısınır.
dinlersin, mutlu olur yüzün güler, sevinçten ağlamaklı olursun.. sonra birden hüzünlenirsin.. ama hissettirdiği herşey masum duygulardır, kirlenmiş duygulara yer yoktur.. işte beatles * budur..
Birbirinden güzel beatles çalışmalarının dinlenilmeye değer başarılı yorumlarıyla izlenilmesi gereken beatles konulu romantik-müzikal film.
filmde 31 tane enfes yorumlarıyla beatles şarkısı bulunmakta. Film müzikleri standard edition ve deluxe edition olarak 2 albüm şeklinde sunulmuştur. Standart edition da 16, deluxe editon da ise film içerisinde yer alan bütün film müzikleri bulunmakta.
hendrix ve janis joplin' i düet yaparken görür gibi olduğunuz, jefferson airplain' i otobüsüyle tura çıkmış gibi gördüğünüz, lsd' nin etkisiyle dünyayı renk cümbüşüne döndürdüğünüz, paul mccartney' in şarkılarını her zamankinden daha çok anlamlandırdığınız ve hissettiğiniz bir film. dünyanın değişmek için çatırdadığı 60' ların sonunu sunan, savaş karşıtlığına ve summer of love' a renklerine yakışan bir müzikalle hasretini anlatan bir film.
