sadece avrupa birliği'ne mensup ülke öğrencilerine öğrenci indirimi uygulayan italya'nın aksine uluslararası öğrenci kartı olmadan da girişte öğrenci indirimi yapılması mümkün olan yer. şöyle ki üniversite öğrenci kimlik kartınızı gösterdiğinizde görevlinin "istanbul, galatasaray üniversitesi, futbol takımı, uefa kupası " gibi çağrışımları eşliğinde öğrenci indirimi aldığımız yerdir. galatasaray iyi ki uefa kupasını almış demek düşüyor bize de.
Yukarıdaki şehir anlamına gelmektedir. Yukarıdadır çünkü tanrıların oturacağı yer olarak inşa edilmiştir ve tanrıların oturacağı yerin en yüksekte olması gerekmektedir. Yukarı çıktığınızda tüm Atina ayaklar altında bir görünüm sergileyecektir. Çıkması biraz zordur. Yokuş oldukça diktir fakat çıkarken yeşillikler içinde muhteşem müzikli bir yoldan çıkacaksınız. Müzikli dedim evet yanlış okumadınız. 10' ar 15' er metre aralıklarla kukla oynatan veyahut keman çalan, yan flüt çalan ve daha bir sürü müzik aleti çalan insanı dinleyebiliyorsunuz. Martta veyahut nisanda dahi gitseniz güneşten kıpkırmızı olmanız mümkündür çünkü dediğim gibi en yüksek nokta. Mutlaka içinize t-shirt giyin üzerine de hırka ki çıkarabilesiniz. Ben çıktığımda sabah çok erkendi ve yoga yapan kalabalık bir gruba denk gelmiştim. Çok hoş mistik bir atmosferi var. Düşünsenize o tiyatro, o tapınaklar milattan önce 5. yüzyıldan kalma. insan bundan daha çok heyecanlandırabilecek bir şey olabileceğini sanmıyorum. Milattan önce yahu. Hala çıkmamış bir takım eserler mevcuttur. Kazı çalışmaları ve restorasyonlar hala devam etmektedir. iş makinelerini görünce şaşırmayın.
Önemli not: Mutlaka hafif bir sırt çantası hazırlayın. içerisine su şişesi koymayı sakın ama sakın unutmayın. Yoksa bit kadar şişeye 3 euro vermek zorunda kalıyorsunuz. Hatta koyduğunuz şişe buzlu olsun. Yunanistan' da o minik şişenin fiyatı 20 cent'ken gidip 3 euro vermek insana koyuyor be azizim.
yıllar 1820 ler. yunanistan büyük avrupa ülkeleri ve rusyanında gazıyla, osmanlıdan ayrılma aşamasında.
ayaklanmalar isyanlar gidiyor.
o dönemde acropolisle ilgili belki uydurma belki gerçek bir hikaye anlatılıyor.
acropolisin etrafında, yunan ayrılıkçılar ile osmanlı birlikleri arasında çatışma sürerken, yunanlılar
osmanlı garnizonunu pusuya düşürmüş etrafını sarmışlar.
çatışma uzadıkça uzamış, bizimkilerin mermisi artık bitmeye başlamış.
mermi bittikçe mermerleri sökmeye ve kurşunun içinde mermi gibi kullanmaya başlamışlar.(artık o dönemde tüfekleri dolduruyorlar mıydı neydi bilemiyorum ucundan falan).
bu yunanlılarda söylediklerine göre bizim askerlere, bu tarihi ve önemli bir yapı alın size kurşun, mermerlere
dokunmayın diye, kurşun vermişler.
yalandır gerçektir bilemem ama yunanlılar tarafından anlatılan bir hikayedir.