Vakti evvel oynamışlığım bulunan dizi. yani, oynamak derken, dur anlatıyım.
dizinin bir bölümü tarabya mado'da çekilirken, ben de arkadaşımla denize nazır, mado'nun yanındaki banklarda oturuyorum. cepte kuruş yok nabarsın çitlenbik. ben istemez miyim, sevgilimin turkuaz gözlerine bakaraktan tropik meyveli dondurma kaşıklayım? millet sevgilisinin turkuaz gözüne bakar, biz, karşı teknede şortuyla oturup bira içen amcanın sarı daşşağına. manzaraya bak.
anyway, bir süre sonra dizi setinden oğlanın teki geldi; "ya abi kamera birazdan sizi de alcak, hani çaktırmazsanız sevinirim. denize falan bakıverirsiniz." deyu yakardı.
çekim başladı. senaryo gereği, ayşegül adlı kızceğiz, bizim önümüzden yürüyor, beş metre ötemizde telefonla konuşuyor.
evet efenim, 1 hafta geçti, arkadaştan telefon: "lan olum kanal d'yi aç, bizim dizi başlıyo." bizim dizi? sahiplenmiş dürzü.
ben de merak etmişim ki açtım televizyonu, gözleri dört açıp kitlenmiş bakıyorum, ne zaman görünecez diye. arkamdan gelen kikirdemelerle kendime geldim. "bu oğlanı evlendirmek lazım gıı. çağı geldi gıı. baksana ağzını açmış da nasıl izliyo evladı yaşında kızları gıı." deyu sülalenin bütün karıları toplanmış. "lan olum manyak mısınız deli karılar? gıılayıp durmayın tepemde. hem dizide oynadım, onu bekliyodum." dediysem de inandıramadım. adım sülalede sapık gıı'ya çıktı abrakom.
neyse döndüm diziye. dizinin mado'lu sahnelerine gelince aha dedim gözükmek vaktidir. masadan kalktı ayşegül, yürürken gözüküyoruz, gözüküyoruz ama tipleri gör. setten çıkıp gelen bebenin; "denize falan bakıverirsiniz." sözünü nasıl emir telakki ettiysek artık, arkadaşım ilk insan gibi bakıyor denize. ben desen, geriye doğru kaykılmışım, suratta ürkmüş bi ifade; "haa! haaa! dev bi deniz hıyarı üzerime geliyo lan." der gibi, ama ısrarla gözleri denizden ayırmamışım.
Haa, bi de dizinin çekimi esnasında ayşegül, kostüm değiştirmek için diziye ayrılmış bi minibüs vardı, onun içine girdi, erkek kıyafetiyle çıktı. takma bıyık, kafada kasket. O bölümde erkek kılığına da girdiydi zaar. minibüsten atlar atlamaz, bununla gözgöze geldik. yürüdüğü 25 metre boyunca gülümseyerek gözüme gözüme bakıyor kız. benim de nasıl bi aptal günüme denk geldiyse, kızın suratına, "ne bakıyon gardaş" ifadesiyle baktım o yimbeş metre boyunca.
Ne etsem neylesem nerelere vursam kendimi. Facebook'ta bulup mesaj mı atsam, "hani o gün sen bıyıklıydın, hatırladın? Hani baktıydın hani. hatırladın? Bak biliyosan anlatmıyım." deyu. Ne bıyığı ne şeyi? salar üstüme vallaha, sonra uğraş dur. bi vampir tarafından ıstırıldınız.
kedinin ağzını açmadan konuşabildiği ilginç dizi. daha ilginci de selim'in tuğçe dururken mal gibi beyinsiz ayşegül'e yazmasıdır. en ilginci ise bu salak diziyi sanırım sözlükte düzenli olarak sadece ben takip ediyorum.
çok önemli edit: üzerine tez yazılabilecek, tv'deki talk show programlarında tartışılabilecek, propoganda aracı olaraka kullanılabilecek, makalelerde alıntılar yapılabilecek süper entrylerim bir köşede dururken böyle salak bir şey hakkındaki sıradan bir yazıyı girdiğim günden beri en beğenilen entryleri listemin tepesinden indirmeyen siz ilginç insanlara ne diyeyim ben? itibarımız ayaklar altında, rezil olduk sosyeteye. ahah.
yapmacık, kalitesiz, saçma senaryolu diziler arasında hemencecik yerini almış dizimsi şey.
bir diziye ancak bu kadar kalitesiz umut vaadetmeyen oyuncular alınabilir. insan izlerken kasılıyor, kusası geliyor.
artık aşmak gerekiyor sanki.. hani her konuda avrupa özentisi oluyorsunuz ya? alın bunda da olun.. bari adam akıllı birşeyler izleriz. hala küçük kızın parmağını şıklattığında kaybolduğu aptal diziler yayınlıyorsak suçu bizzat yapımda emeği geçenlerde aramalıyız.
eğer bu sektörden birileri para kazanacaksa da haketmeli.
işin daha daha ilginci de tuğçe' nin hala mal gibi beyinsiz selim' in peşinden koşmasıdır . işin 3 kat ilginci ise bu salak diziyi sanırım sözlükte düzenli olarak sadece benim ve arjen robben' in takip etmesidir..
sabrina kopyası dizi ve karakterlerin yarışacağı olası bir yarışmada ipi göğüsleyeceğinden emin olduğum dizi.
ayrıca diziyi meb in de izlemesini ve liselerdeki kılık kıyafet yönetmeliğini diziye göre değiştirmesini talep ediyorum.o ne okul eteğidir öyle,takdir ettim!biz göremedik bari kardeşlerimiz görsün.
devamlı otlak yerlerde dans partileri düzenlenen, selimin o emrahvari bakışları ile ortalıklarda gezip, basketbol oynuyoruz ayağına ilk defa basketbol topu gören insan rolünü iyi becerebildiği, müdür dilaver'in tatlı hayattan sonra burada da oyunculuk başarısını bizlere tatlı tatlı gösterdiği, tuğçe sen neden öyle selimin peşinden koşturuyorsun, gel bakalım yamacıma diye billur yazgan'a seslendiğim (ahaaa gerçek ismini bile biliyorum, ulan en çok ben izliyorum) özellikle şenay gürler için evet evet eveeet benim de izlediğim dizi.
ufak çocukarların " acemia cadıhoha izlichicem beğahnn " diye ağladıkları dizi. ayrıca bu küçük çocuklar yüzünden büyükler kahrolmaktadır. efektler berbattır ayrıca görülen bir bölümde esas kızımız okul tuvaletinde pasta yemiştir. sıkıyorsa bir devlet okulundaki tuvalette ye o pastayı dedirtmiştir.