acele karar vermek

entry6 galeri0
    6.
  1. insanın zararlı çıkabileceği bir eylemdir.

    "Köyde bir yaşlı adam varmış.. Çok fakir.. Ama kral bile onu kıskanırmış.. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki.. Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış..

    “Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost.. insan dostunu satar mı” dermiş hep..

    Bir sabah kalkmışlar ki, at yok..

    Köylü ihtiyarin basına toplanmış..

    “Seni ihtiyar bunak.. Bu ati sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yasardın. simdi ne paran var, ne de atin” demişler..

    ihtiyar “Karar vermek için acele etmeyin” demiş.. Sadece ‘At kayıp’ deyin. Çünkü gerçek bu.. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atimin kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez..”

    Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.

    Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş.. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.. Dönerken de, vadideki 12 vahşi ati peşine takip getirmiş.

    Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler..

    “Babalık” demişler.. – “Sen hakli çıktın.. Atinin kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için.. simdi bir at sürün var..”

    “Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar.. Sadece atin geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?..”

    Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden “Bu herif sahiden gerzek” diye geçirmişler..

    Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarin tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kirmiş. Evin geçimini temin eden oğul simdi uzun zaman yatakta kalacakmış.

    Köylüler gene gelmişler ihtiyara..

    “Bir kez daha hakli çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.. simdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler..

    ihtiyar:- “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye yanıt vermiş. “O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kirdi. Gerçek bu.. Ötesi sizin verdiğiniz karar.. Ama acaba ne kadar doğru.. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez..”

    Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarin kirik bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savasın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş.

    Köylüler, gene ihtiyara gelmişler..

    “Gene hakli olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..”

    “Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar.. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde.. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.”

    Lao Tzu, öyküsünü su nasihatle tamamlarmış, etrafına anlattığında:

    “Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatin küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklin durması halidir. Karar verdiniz mi, akil düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akil insani daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insani huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi baslar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”"
    1 ...
  2. 5.
  3. genç milyoner kafetaryada otururken yanına yaşlı bi adam yaklaşmış. cebinden çakmağı çıkarıp bu çakmağı servetiniz karşılığında almanızı teklif ediyorum demiş,
    bu basit çakmak karşılığında servetimi mi istiyorsun çıldırdın mı sen demiş genç milyoner.
    ama bayım bu çakmak bildiğiniz basit bi çakmak değil demiş ve çakmış çakmağı. çakmaktan bi cin çıkmış buyrun bayım benden ne istemiştiniz diye sorar, bana bi çay getir demiş yaşlı adam. saniyede masada olmuş çay. zengin adam şaşkına dönmüş sevinmiş, cebinden kalem kağıdı çıkartıp tüm servetini oracıkta vermiş yaşlı adama. doğru evinin yolunu tutmuş eve geldiğinde çakmağı yakmış cin çıkmış buyrun bayım ne istersiniz diye sormuş. zengin adam heyecan ve büyük bir mutlulukla, bana tüm servetimi geri getir, ayrıca sarışın mavi gözlü bir afet istiyorum diyince,
    cin şu cevabı vermiş;
    özür dilerim bayım ben sadece çay ve kahve yapabiliyorum.
    0 ...
  4. 4.
  5. acele karar vermeden önce kararsızlık derecenizi iyi tartmanız lazım, kararsızlık derecesinde ibre devamlı bir artış göstermekteyse acele karar vermek en doğrusu. nitekim en kötü kararı vermiş bile olsanız acele verilen karar sonucu gerçekleşecek kötü bir hadiseden kurtulmak için çok zaman kaybetmiş değilsiniz nede olsa o kararı vermek için çok beklemediniz. ama bi de karar veremediğinizi düşünün hem zaman kaybı hemde sonunda yine kötü bir karar vermekte var.
    0 ...
  6. 3.
  7. lao tzu* der ki:
    ''Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında
    karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi,
    akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl,
    insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve
    insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez.
    Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır.
    Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin
    hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.''
    2 ...
  8. 2.
  9. En doğru olan ve herkese tavsiye ettiğim bir davranıştır.
    0 ...
  10. 1.
  11. hayatın sadece küçük bir dilimine bakıp tamamı için karar vermek, ilerisi için pişman olmamıza neden olabilir. karar verdiğimiz zaman artık aklımız işlevini kaybetmiştir. başka birşey düşünemez konumuna gelmiştir, adeta durmuş bir hale gelebilir. artık bu noktadan sonra sağlık birşey geliştiremez konuma gelmiştir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük