bazen boyle bir insan oldugumu hatirliyorum. zorluyorum kendimi, "sakin ol" diyorum kendi kendime. yaya yaya, yayila yayila yapiyorum her seyi. 28 saniye falan suruyor. sonra yine devam, dur mutfaga su icmeye gitmisken bulasiklari yerlestireyim, madem oyle sunlari da cope atayim, e copu cikarayim, vs, vs... ve tum bunlar salon, mutfak, banyo, dis kapi arasinda gidip gelirken en az yol katetmek ve en hizli surede yapabilmek adina beynimin en fazla glikoz tuketerek planlanmasiyla gerceklesiyor. sanirim odalar arasinda gecis yaparken "cok gec olmadan" gerekli planlamalari yapmak icin hizli dusunmeye calistigimdan, vucudum da buna tepki olarak hizli hareket ediyor ve beynime tanimis oldugum sureyi kisaltiyor. e tabi, dogal olarak acelem varmis gibi oluyorum. sonra? sonra da yatiyorum...
benim lan bu, küçüklükten beri heyecan, sinir, stres insanı erken yaşlandırır diye düşünürüm hep. sinir stresi engelleyemesek de fazla heyecanlı olmanın önüne geçmek daha kolay. rahat olacaksın, geniş olacaksın. sürekli bu hayatta hiçbir şeyin çözümsüz olmadığını aklının bir köşesinde tutacaksın. işleri yetiştirmek, sorumluluklarını vaktinde yerine getirebilmek için bedenini harap etmeden önce kafanda zamanı iyi planlayacaksın, gerisi kolay olur.
Hayat ne s'kindedir , polyannanın tepkisiz halidir .
Hacım geç kalıyoruz koş !
Acele işe şeytan karışır . . .
ya geç kaldık mına koyayım bir koşsan olursun .
hayırlısı ajan bir daha kine artık.