çekilen acıları en içte hisseder insan. kim bizin için üzülürse üzülsün, sadece biz biliriz acının tadını. acılar yüklenir omuzlarımıza ve biz onların altında erirken, bir zaman gelir artık büyümüşüzdür. acılar belki insanı hayattan bezdirmek için bir sebeptir ama acılar adam eder insanı, büyütür, olgunlaştırır. önceleri bir çocuk gibi gülerken, acıyla yoğrulan insan acı acı güler hayata, dudaklarındaki hazin kırışıklıklarla.
dozajını ayarlayamadığından insanoğlu, acı bazen olgunlaştırmak yerine küskünleştirir. kalın bir kabuk örer çevresine, üzerine de bir resim çizer. herkes öyle bilirken, bir başkasıdır resmin altında yaşayan...
insanın kazık yemeden yada acı cekmeden aklını basına alamaması durumudur. kişinin canı öyle çok yanar ki, hem bundan sonra daha fazlasını yasamamak , hem de daha cok üzülmemek adına kendisini bi kabuğun içinde bulur. o kabuğun arkasında herseye daha guclu durabilicekmiş gibi hisseder daha mantıklı davranmaya calısır.artık büyüdüm diye düşünür taa ki baska bi acıyla canı yanana kadar..
büyümez insanoğlu..
yanlış olması yüksek ihtimale sahip önermedir. zira bir ara her evin duvarını süsleyen ağlayan çocuk, senelerdir ağlamaktadır. üç nesil büyüdü, akranları eşşek kadar oldu, torun sahibi oldu bu ise ısrarla, hala ağlamaktadır. geçen bir sahaf vitrininde arkadaşlarla gördük. hala, yorulmadan sıkılmadan ağlamakta, fakat işte hala çocuk. çocukla çocuk olunmaz diyoruz, bu önermenin de yanlışlığı ispatlanmıştır.
insanın bunu acıyı yaşarken değil çok sonra farketmesi durumudur. acıyı yaşarken sürekli kendine " neden ben" soruları sorar insan. o an ya ben bu acıyla olgunlaşıcam düşüncesi aklın ucundan bile geçmez. üzen şey çok sıcaktır çünkü. hala boğazda düğümlenir kelimeler. ya ne zaman atlatıcam der insan. ama üzüntüyü atlatınca demek yaşamamda gerekir diye düşünür bünye. o an zaten artık acının bittiği noktadır. öünkü mantık devreye girmiştir duygu bitmiştir. zaten başta mantıkla düşünülce acı diye bişey olmazdı. acıyı yaratan ve yaşatan duygudur...
Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir.
Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
Acıdan geçmeyen şarkılar da hayatlar gibi biraz eksiktir.
"armut mu lan insan, zamanı gelince olgunlaşsın?" diye çemkirdiğin yaLAN. acı hemoroidi azdırır. insanı olgunlaştırmaz. insanı olgunlaştıran tek şey; kendi düşünce sistemini kullanıp, bir şeyleri düşünmesi ve kendi gerçeklerini bulmasıdır.
şimdi dolaptan süt alıp geliyorum hemen. bir yere gitmeyin.
Acı sadece insanı kalınlaştırır. Zaten üzülünmemesi gereken şeylere üzülmemeye başlarsın yani olması gerekeni yaşarsın ha bir katkısı daha var yaşlandırır.
acıların çocuğu gibi bir kavramın gerçek dışı olduğunun göstergesidir. Acı çeken insan tez vakitte olgunlaştığına göre çocuk değildir artıkın.
(bkz: Tarihe karışan kavramlar)
bu olayda da iktisattaki azalan marjinal fayda yasasi gecerlidir, aci miktari arttikca insan gittikce olgunlasir, bir sure sonra artan aci karsisinda olgunlasma artmaya devam eder ama bu artma azalarak gerceklesir ve sonunda tepe noktaya ulasir, bu noktada acinin olgunluk uzerindeki marjinal etkisi sifir olur, bu noktadan itibaren cekilen aci insan da negatif etkiler birakir, kendine olan guvenini kaybettirebilir, hayata kusturebilir, "yeter aq, hep acilarin cocugu ben mi olmak zorundayim" diye isyana surukleyebilir, olgunluk zarar gormeye baslar.
yani ekonometri kullanarak, olgunluk=f(aci) denklemi tahmin edilmeli, bu fonksiyonun turevini alip sifira esitleyerek olgunlugu maksimum kilacak aci duzeyi bulunmali ve o kadar aci cekilmeye ozen gosterilmelidir.