abraham lincoln ün cesedinin başına gelenler

    1.
  1. tüm zamanların en görkemli 10 entelektüelinden birisinin, amerikan ulusunun büyükbabası Abraham Lincoln'ün ölümü sonrası talihsiz bedeninin başına gelenlerin tuhaf öyküsü...
    önce ölümüne bakalım: başkan tiyatro hastasıydı. iç savaşın en koyu günlerinde dahi, tiyatro izlemeye gitmiştir. gittiği tiyatronun perdesinin ardından kafasına yakın mesafeden dayanan eski bir tabancadan gelen kurşunla yaşamını yitirmişti. ama Kafasına giren kurşun, ileriki 40 yılda naaşının karşılaşacağı münasebetsizliklerden ilkiydi!
    Paskalyadan birgün önce öldürülmüştü başkan. Köleleri özgürleştirip, Afrikalılar ile amerikalıları eşitleyip, iç savaşı dindirdiğinden dolayı, çok sevilmişti. Ölümü tam anlamıyla bir yasa sahne olmuştu. amerika kan ağlıyordu.
    Resmi ölüm nedenini ortaya çıkarmak için beyaz sarayın ikinci katında kendisine otopsi yapılması gerekiyordu. ama öncesinde, diğer insanlardan daha zeki olup olmadığını anlayabilmek için, beyni çıkarılıp, tartıldı. bu aşağılayıcı uygulama esnasında, beynindeki kurşun "bing bing" şeklinde bir ses çıkararak yere düştü. Kurşunu böyle buldular.
    Öldükten 3 gün sonra, tahnit işlemi için beklediğinden, naaşı defnedilmemişti. Beyaz saraydaki tabut gelen ziyaretçilerie açılıyordu. nihayetinde, yaklaşık 5 milyon abdli sarayda tabut içerisinde rahtmeli başkanlarını gördükten sonra, yola çıkılmıştı.
    bundan sebep ilginç bir gelişmede: tabut defin için yola çıktığında, mezarının neresi olacağının belirsizliğidir. 3-4 olası mezar yerinden, evlerinin bulundugu havzaya gömülmesine karar verildi. Aile mezarlığı yaratılsın diye, kendisinden önce mefat eden oğlu mezarından çıkarılıp, onu götürecek vagona konmuştu. Naaşı mezarlığı götüren tren, gidene değin yolda 15 milyon Amerikalı tarafından ziyaret edildi. çeşitli istasyonlarda tren duruyor, tabut açık alana taşınıyor, halk kendisinin cansız bedenini gördükten sonra, yeniden yolakoyuluyordu.
    Güzergah üzerinde çok hazin bir olay daha oldu. Cenaze alayı trenden inip bir kasabadan geçerken, o sıralarda sonradan abd başkanı olacak Theodore Roosevelt in dedesi, "dede rosvelt"in evinin önden geçildi. Tam bu sırada, o meşhur evin camından dışarı bakan 2 çocuk fotolara takıldı. Bu çocuklardan birisi, Theodore Rooseveltti.. …
    dönem yetkili valisi, halktan ve yetkililerden kesinlikle naaşın fotografını çekmemelerini istiyordu. ama bir kişi bu kuralı bozup, yukarılara bir yere gizlediği makinasıyla başkanın kötü hale gelmeye başlamış naaşının fotografını çekmişti. bunu öğrenen vali, adamı hırpalamış; negatifleri ortadan kaldırmıştı ne var ki, ileride bu fotoğtaf tekrar bir kütüphanede ortaya çıkacaktı.
    insanların karşısına, heybetli duruşundan bir şey kaybetmemiş olarak çıkarılsın diye, ruj ve pudra sürülüyordu başkanın yüzüne. Ama zamanla yüzü yine de kararmaya başladı. içi doldurulan naaş, artık iyice renk değiştiriyordu.. Belki de, foto çekiminin yasaklanma sebebi de budur.
    Bu arada, trendeki mezarcılar ve doktorlar, bedenin varış gününe değin dayanamayacağına dair telgrafları d.c çekmeye başlamışlardı bile. Nihayetinde, über eneltektüel ama bir o kadar da şansız başkan defnedildi. Artık sona gelindiğini sanmıştı halk.. bir dakika! daha Rahat uyuyamayacaktı kendisi..

    Efsaneler bitmiyordu ki.. parapiskolojiye ve medyumluğa düşkün karısı merry Lincoln kabullenemediği yasını dindirmek için, onun ruhunu çağırtıyordu. iddiaya göre bunlardan birisinde, Lincoln kara dul’una şöyle yaklaştı: http://www.google.com.tr/...i:110&tx=64&ty=47
    Bir büyük aptallık daha yaşandı: kendisinin ikinci mezarlığı olan halk mezarlığına getirilmeden evvel yapılan anıt mezara tabutu sığmadı. evet, tabutu lahde sığmadı. Talihsiz başkanın naaşı bir o yana bir bu yana sürüklenip duruyordu. Daha küçük bir tabuta tıka basa sokulan başkan, nihayet mezarına kondu.

    Ama henüz asıl hazin olaylar zinciri başlamamıştı bile.. o dönemlerde, amerikada resmi bir para olmadığından, her eyalet hatta kent kendisine bir para çıkarıyordu. bu da, yüzlerce değişik para içerisinde sahtelerinin ayırt edilememesini sağlıyordu. Lincoln, getirdiği tek tip ilk abd banknotu ile, bu durumu durdurmak istedi ama kalpazanlar yine engellenemedi. yine sahtesini ürettiler. işte bu kalpazan çetelerinden birisi, lincoln’ün onlara karşı verdiği savaşta liderlerini yitirmişti. Liderlerini geri alabilmek; hapisten çıkarabilmek için, akıllarına inanılmaz bir fikir geldi.. amerikanın en büyük başkanın naaşını çalacaklardı. Onu açıp bir yere gömecek; ilgililer hapisteki dostlarını içeriden çıkarana ve 200.000 doları kendilerine verene kadar onun yerini söylemeyeceklerdi. insanlık tarihinin en tuhaf dönemlerinden birisine girilmişti. Bir grup nebbaş, fidye için bir devlet başkanının naaşını çalmışlardı. O dönemde tıp fakülteleri kadawra bulmakta zorluk yaşadığından, resmi önergeyle nebbaşlara para karşılığında mezarlıktan naaş çalmaları istendiğinden, mezar soyuculuk bir suç kapsamında da değildi.
    Bu onlar için bir intikamdı da, zira kalpazanlar için bir gizli yakalama örgütü kuran başkanın cansız bedenini çalmak demek, rakiplerini (ölmüş olsa dahi) bertaraf etmek demek olacaktı.

    nebbaşların işi kolaydı aslında.. tabutun konduğu lahdi sadece bir asma kilit koruyordu. onu kıracak ve tabutu çalacaklardı. öte yandan, amerika tarihinin katılım oranı en yükse seçimi de, 1876 da olayın yaşandığı gün yapılacaktı. ortalık mahşer yeri gibiydi. kalpazan nebbaşlar, seçimin karambolünde cesedi çalacaklardı. ilk etapta hedefleri olan farkedilmemek için iyi bir gün seçmişe benziyorlardı. olay yerine vARAN ELEMANLAR, azılı hırsızlar olmalarına karşın, asma kilidi yarım saatte ancak açabildiler.
    elemanlar tabut küçük lahde sığdırıldığından dolayı, bir türlü çıkaramıyorlardı. nihayetinde mermeri kestiler ve 250 kilo ağırlığındaki tabutu sırtlayıp, arabaya attılar.

    fakat elemanlar bir şeyi bilmiyorlardı...
    aralarında bir muhbir vardı. başkan'ın ölümünden önce kalpazanlara karşı kurduğu örgütten bir eleman bu nebbaşların arasına sızmıştı ve olayı öğrendiği gün yetkililere bildirmişti. olay günü de, bir başka trenle olay yerine dedektifler geliyorlardı bile.. kalpazan soyguncuların arasında, kendileri de hırsız olup, polis için çalışan dedektifler komplo kurmuşlardı. birbirlerini farkeden iki grup çatıştı. mezar soyguncusu kalpazanlar da, polisler de beceriksizdiler. naaş, yeniden mezarındaydı artık.

    olay duyulmasına karşın, ertesi gün gazetelerde pek sözü geçmedi. "ulusal aziz" statüsünde kutsal bir bedene sahip başkan lincoln'e yapılan bu saygısızlık, seçim gecesi yaşanan skandallar nedeniyle gündeme pek gelemedi. seçim oylarının sayımı 4 ay sürdüğünden, olay hep ard sıralarda kaldı..
    nihayetinde, başarısız soyguncular yakalanmış, tam da vatanseverliğin doruk yaptığı bağımsızlığın yüzüncü yılında, naaş yerine yeniden konmuştu. ilginçtir, amerika'nın en büyük hero'sunun naaşını çalan adamlar, sadece 1 yıl hüküm giyip, içeriden çıktılar.

    bu olay burada kapandı belki ama, cesedi lahdinden çıkarma teşebbüsleri son bulmadı.. lahit kırıldığından, tabut içerisinden sarkıyordu. bu durum da, mezarın özel bekçisinin zoruna gidiyordu. kendisi buna bir çözüm bulmak, gelenlere böyle göstermemek istiyordu. ayrıca, dönem turizm bakanı, gelecek turistlere lahdi gösterilebilecek havada olmadıklarını bildiğinden, mezarın bekçisi elemana, naaşı yerinden çıkarıp alt kata, bodruma koymasını emretti. sonra bu bekçi, lincoln'ü indirdiği bodruma gömmek istedi, ama kazdığı yerlerden su çıktığı için gömemedi. bunun üzerine, onu çer çöpün içerisinde kalmaya terketti. tam 2 yıl, tabutun üzerine konulan tahtaların altında ezildi lincoln.. üzülmek olasıydı, ama lincoln daha güvenli bir yerde tutulacağından, insanların içi de rahattı.

    nihayetinde, farklı ülkelerden gelen gönüllü korumalar, abd devletinin koruyamadığı naaşı korumak için görev aldılar. ilerleyen yıllarda, belli periyotlarla başkanın lahdi açıldı ve içerisinde olup olmadığı kontrol edildi. böylelikle başkanın başına gelen bu üzücü olaylar helezonisi son buldu..
    10 ...
© 2025 uludağ sözlük