okuduğum kitaplardan öğrendiğim kadarıyla hayatlarının merkezine saygıyı oturtmuş insanlar..
üzerinde oturduğu toprağa dahi saygı duyan, kendisine dinlenme imkanı veren bu toprak parçasına teşekkür eden ve kalkarken düzeltmeyi akıl eden bir zihnin, hayatını her anında canlı cansız her nesneye aynı saygıyı gösterdiğini düşünürsek; yaşanılan yerin ne kadar temiz ve bakir kalacağını, bu insanların ne kadar masum ve ruhsal gelişimi ileride insanlar olabileceğin kavrayabiliriz.
keşke bu hayata bakışın en azından birazını hayatımıza egemen kılabilsek..
marlo morgan'ın bir çift yürek kitabında rivayet ettigine göre bu zatlar ;
- beyinlerinin gücüyle suyu hareket ettirebilme
- hiç konuşmadan , telepati yoluyla anlaşabilme
yeteneklerine sahip insanlardır.
vakt-i zamanında * aborjinilerin üstünde tıp deneylerinin yapıldıgı söylenir.
aslında dünyada yaşamayı hak eden bir insan grubu varsa oda aborijinlerdir. elli bin yıldır ikame ettikleri avustralya'da hiçbir canlı nesline , hiçbir bitkiye zarar vermeden bugunlere kadar gelmişlerdir. günümüz insanının sürdügü metroport yaşamın tam aksini yaşamalarının bir sonucudur bu. çünkü bu insanların zenginlik , güç , mevki , iktidar , klima , kimyasal atık gibi sorunları yoktur. hayatları olabilecegin en sonu kadar softtur , yalındır. hergün ayrı filmin oynadıgı dünya monitörünün küçük bir köşesinde siyah beyaz yaşamlarına devam ederler. aborjinilerin "insanların yaşamında pasta kreması diye bir şey var. bu , onların varoluşlarının tüm dakikalarını yüzeysel, yapay , geçici , hoş lezzetli , hoş görünüşlü tasarılar yapmakla geçirdikleri ve yaşamlarının pek az zamanının sonsuz varlıklarını geliştirecek eylemlere ayırdığının bir kanıtı bizce." sözü vardır ki buda diger insanlara nasıl baktıklarının en büyük kanıtıdır.
insanın gerçek doğasının nasıl olması gerektiğini sorgulatan,düşündürten ..
avusturalya yerlisi..
soyları tükenmekte...
tanıyabilmek için (bkz: bir çift yürek) okuyun, okutun !!!