gunumuzde avustralya'da sosyal acidan sehir aborjinleri ve arazi aborjinleri olarak 2 ye ayrilmis yerli halk.
sehirde yasayanlar alkol ve uyusturucuyla hayatlarini devam ettirirler. darp, hirsizlik, uyusturucu saticiligi gibi is dallarinda profesyonellesmis bu irktan belli bi yas uzerindekileri gormek pek mumkun degildir.
hala devlet tarafindan kendilerine verilmis evlerde yasamayi, modern hayatla ilgili herseyi reddeden bu irk, bahcelerde, parklarda 10-15 kisilik gruplar yatarken gorulebilir. (60 bin yildan sonra 150 yilda cevrelerinde bir anda degisen yasam tarzina uyum saglayamamalari onlarin sucu degildir elbette.)
50 li yillara kadar sehirlerde gorulduklerinde vurulmalari serbest olan aborjinler, daha sonralarinda herkesten fazla hakka sahip olmuslardir. Kendilerine her ay bedavadan verilen parayi alkol ve uyusturucu icin harcamaya devam ediyorlar.
vaktinde kizlarina tecavuz edilerek beyazlastirma politikasi uygulanan aborjinlerinlerin mavi gozlu, sarisin ama burun yapilari hala ayni olan torunlarina sokaklarda rastlanabilir.
2. dunya savasina kadar anglo-saxon olmayanlarin ayak basmasi dahi yasak olan avustralya nedense Turkiye'ye ota boka insan haklari gozlemcisi gonderen avrupa tarafindan hic mi hic umursanmamistir.
avustralya halen vaktinde ebesini siktikleri aborjinlerin yaptigi resimleri,caldiklari enstrumanlari avustralya nin diger kitalarda tanitilmasi icin kullanmaktadir.
marlo morgan'ın bir çift yürek kitabında rivayet ettigine göre bu zatlar ;
- beyinlerinin gücüyle suyu hareket ettirebilme
- hiç konuşmadan , telepati yoluyla anlaşabilme
yeteneklerine sahip insanlardır.
vakt-i zamanında * aborjinilerin üstünde tıp deneylerinin yapıldıgı söylenir.
aslında dünyada yaşamayı hak eden bir insan grubu varsa oda aborijinlerdir. elli bin yıldır ikame ettikleri avustralya'da hiçbir canlı nesline , hiçbir bitkiye zarar vermeden bugunlere kadar gelmişlerdir. günümüz insanının sürdügü metroport yaşamın tam aksini yaşamalarının bir sonucudur bu. çünkü bu insanların zenginlik , güç , mevki , iktidar , klima , kimyasal atık gibi sorunları yoktur. hayatları olabilecegin en sonu kadar softtur , yalındır. hergün ayrı filmin oynadıgı dünya monitörünün küçük bir köşesinde siyah beyaz yaşamlarına devam ederler. aborjinilerin "insanların yaşamında pasta kreması diye bir şey var. bu , onların varoluşlarının tüm dakikalarını yüzeysel, yapay , geçici , hoş lezzetli , hoş görünüşlü tasarılar yapmakla geçirdikleri ve yaşamlarının pek az zamanının sonsuz varlıklarını geliştirecek eylemlere ayırdığının bir kanıtı bizce." sözü vardır ki buda diger insanlara nasıl baktıklarının en büyük kanıtıdır.
okuduğum kitaplardan öğrendiğim kadarıyla hayatlarının merkezine saygıyı oturtmuş insanlar..
üzerinde oturduğu toprağa dahi saygı duyan, kendisine dinlenme imkanı veren bu toprak parçasına teşekkür eden ve kalkarken düzeltmeyi akıl eden bir zihnin, hayatını her anında canlı cansız her nesneye aynı saygıyı gösterdiğini düşünürsek; yaşanılan yerin ne kadar temiz ve bakir kalacağını, bu insanların ne kadar masum ve ruhsal gelişimi ileride insanlar olabileceğin kavrayabiliriz.
keşke bu hayata bakışın en azından birazını hayatımıza egemen kılabilsek..
aborjin duasi :
her şey yeterli olsun!
seni ayakta tutmaya yetecek kadar güzelliklerle dolu bir yaşam sürmeni diliyorum.
aydınlık bir bakıs açısına sahip olmana yetecek kadar günes diliyorum.
güneşi daha çok sevmene yetecek kadar yağmur diliyorum.
ruhunu canlı tutmaya yetecek kadar mutluluk diliyorum.
yaşamdaki en küçük zevklerin daha büyükmüş gibi algılanmasına yetecek
kadar acı diliyorum.
isteklerini tatmin etmeye yetecek kadar kazanç diliyorum.
sahip olduğun her şeyi takdir etmene yetecek kadar kayıp diliyorum.
son "elveda"yi atlatmana yetecek kadar "merhaba" diliyorum.
12-13 yaşlarında iken bir gazetede okunmuştur. hayatta büyük yer etmiştir. çok da güzeldir sözlük.
ok ve yayı kullanmamış tek kavim. bunun yerine bumerank kullanmışlardır.
ayrıca aborjin kelimesi ingilizlerin bu ırka taktığı hakaret içerikli bir isimdir*.*
bir Aborjin erkek çocuğu onaltı yaşına bastığı zaman kabilesi dışına gönderilir. Aylarca doğadan geçinir. Toprağın üzerinde uyur. Meyvelerini ve etini yer. Hayatta kalır. Dost varlıkları öldürmek zorunda kalsa bile. Aborjinler buna DOLAŞMA derler.
Kuzenim perth’te yaşıyor. Bu vatandaşlara yaklaşmak pek doğru değilmiş. Alayı uyuşturucu müptezeliymiş zaten. Yazık o kıtanın yerlileri aslında onlar ne hale getirmişler insanları.