kardeş uyurken, "acaba sağlıklı nefes alıp veriyor mu?" diye düşünüp saatlerce nefesini dinlemektir abla olmak. kardeş yemek yemeden, boğazdan tek lokma geçmemesidir. yahut dışarıda bir şey yerken "bunu da kardeşime ayırayım / o'na da alayım." diye düşünmektir. kardeş ateşlendiğinde, anneyle birlikte sabahlara kadar başında beklemektir. "o'na bir şey olmasın." diye dua etmektir her zaman...
"en büyük aşkın kimdi?" sorusuna "kardeşim" yanıtını vermektir. ilk adımlarına şahit olmaktır en büyük aşkın, ilk kelimelerine, ilk anlarına...
fazla sorumluluk gerektirir abla olmak. hata yapmamaya çalışmak, yapılan hatalardan ders çıkarmak, kardeşin atacağı her adımı tahmin etmek, önlem almaya çalışmaktır. bu yüzden arkadaşlarını takip etmek de, ablaların görevi olur çoğu zaman...
söz konusu kardeş olduğunda, gerekli gereksiz tüm vazifeleri yüklenmektir abla olmak. anne-babayla kardeş arasında iletişimin köprülerini kurmak, veli toplantılarına katılmak, banyosunu yaptırmak, yemeğinin takibi, hastalandığında başında beklemek, derslerinin kontrolü, kalp kırıklarını dinlemek, tüm zorluklara rağmen güçlü olduğuna inandırmak, vs...
sonra o küçük sıpa kocaman eşek olur, üniversiteye başlar. o gün kardeşten daha da heyecanlı olmaktır abla olmak. kahvaltısını hazırlamak, okula yollamak ve kardeş eve dönene kadar defalarca aramaktır abla olmak. merak etmektir her anını...
üzgün olduğunda uyuma numarası yapmaktır bir de abla olmak. çünkü bilir canının üzüleceğini, onu da üzmek istemez...
kelimelerle ifade edilemez abla olmak.
aslında kelimelerle ifade edilemeyen abla olmak mıdır, yoksa ifadelere sığdırılamayan kardeş midir bilinmez.
ama abla olmak zor zanaat. çok zor... ve tüm zorluklara rağmen dünyanın en mükemmel hissiyatı.
hep söylüyorum, ve yineliyorum;
allah o'nu kalbimden eksik etmesin.
ayni anda erkek ve kizkardesleriniz varsa farkli algilayabileceginiz durum. kizkardeslerimle aramizda 1er yas fark olmasindan dolayi hep birlikte buyuduk. Sanki ayni yastaydik. Abla kardes iliskimiz olmadi pek. Belirli bir yasa kadar diyeyim. Sonra sonra farkediyorsun abla oldugunu, buyuk oldugunu. Ama buyukluk taslama anlaminda degil, kardesini koruma gozetme anlaminda. Mesela ayni okula baslayacaksiniz farkli siniflarda ama, anne kizkardesini sana emanet eder. Teneffuslerde yanina git, ezdirme kardesini diye tembihler. abla olmak sahiplenmektir, benimsemektir, gozunden sakinmaktir. Kardesine kalkan ellere kalkan olmaktir, onun yerine tokat yemektir. uzuntusune nesesine ortak olmaktir. cogu zaman kendini derdini unutmaktir. en derin sirlarina ortak olmaktir. fakat erkek kardesimle aramda 5 yas olmasindan dolayi kendisinin dogumundan sunnetine her bir haltini cok iyi hatirliyorum. erkek cocugu olunca daha zahmetli, daha simarik buyudugu bir gercek. fakat ayri seversin erkek kardesini. buyume sureci daha bir sancilidir. sevgilisi olacaksa o kiz olmaz, asla yaninda gormeyecegim diye annelige evrilirsin bir sure sonra. gelir senden para ister gizli gizli. seni kerata deyip kiramayip verirsin. kazik kadar olmus olsa da, yani 20li yaslardan bahsediyorum, hala odasina gidip gece ustunu ortersin. bazen cok kizarsin, öldüresiye kizarsin ama birkac saat sonra gecer sinirin. iyiligini istersin hep. o habire burnunu belalara soksa da, babanin karsisinda kendisi icin siper olursun.
abla olmak kolay bir meziyet degil. belki bu surecte cok yipranirsin fakat ablalik karsilik beklenerek yapilmaz zaten. sen anlamadan bakmissin anne yarisi gibi birsey olmussun. ellerinde buyumusse hele, dedigim gibi kazik kadar olsa da senin gozunde asla buyumez o kardes. hep cocuktur, cocuk kalacaktir. oyle bakar, ozur diler, eseklik ettim der ya. gel buraya hergele der sarilirsin. ablaysan affedersin.
tek çocuk olmam sebebiyle hiçbir zaman yaşayamayacağım duygu. kim istemezdi ki küçük bir kardeşi olsun, tombilik elleri, kukuçuk gözleri, hanimiş parmakları...
bir gün sokaktayız, kardeşim benden altı yaş küçük ama kardeşim değil kendi çocuğum gibi seviyorum onu. bisiklet almıştık daha yeni yeni öğreniyo sürmeyi ben de onu gözetliyorum düşerse yanına giderim diye. derken ilerden üç tane yarma gibi çocuk geldi. beni görmediler ama, kardeşimin yanına gittiler,
+yeni mi bu?
-evet, noldu ki?
+bize versene biz binelim.
-olmaz vermem.
+ver lan döverim seni.
vay piç, kardeşimi tehdit edersin ha! aldım elime sopayı,
*lan it oğlu it sen kimsin de kardeşimi tehdit edersin lan hüloooğğ!
diyerekten çocukların üstüne koşmaya başladım. tabi durur mu kaçtı bunlar da, en az 50 metre kovalamışımdır, tabi bu sırada bağırıyorum arkalarından,
*bu çocuğa bir şey olsun hepinizin taşaklarını keserim. gebertirim lan sizi!!
gittim kardeşimin yanına, dedim bak bu çocuklar bir daha gelirse haberim olsun.
peki dedi kafasını salladı. ertesi gün markete giderken bunlar çıktı karşıma tekrardan. çağırdım dün kovaladığım çocuğu;
*bak dedim bu senden küçük. senin buna abilik yapman gerek. ama, bir daha bu çocuğu tehdit ettiğinizi duyar ya da görürsem seni öldürürüm tamam?
+tamam bir daha yapmıcaz dedi gitti. şimdi nerde görürse beni kaçıyor garibim.
kısacası, abla olmak korumak demek bende. eğer ona bir şey olsun. yapanı bulur ben öldürürüm. çünkü o benim kardeşim değil sadece, kanım, canım, çocuğum, her şeyim...
edit: fark ettim ki, zamana ait yaşlarımızı belirtmemişim.
o zaman ben 17, kardeşim 11 yaşında idi.
bir ortanca olarak hem abla hem kardeşim.
kardeş olmak daha rahat diyorum. abla olmak sorumluluktur,
kardeşe kıyamayıp anneyle tartışıp her istediğini yaptırmaktır.
yeri gelince koyun koyuna yatmak, bazen de kızmak zorunda kalınca içinin acımasıdır.
annenin sana ve kardeşine gereksizce kızdığı şeylerin ne kadar gerekli olduğunu hissetmektir, abla olmak anne olmak demektir. o koruma içgüdüsüyle kalp kırabilmektir, ben yemeyim o yesin ben giymeyim o giysin diyebilmektir. kardeşinizi üzgün gördüğünüzde saatlerce ağlayabilmektir. Çözemeyeceğiniz dertleri olduğunda çözemediğiniz için kendinizi heba etmektir, keşke doğa üstü güçlerim olsaydı çözseydim de mutlu olsaydı diye iç geçirmektir.